“İki şey halkın gözü önünde yapılmaz” diyor siyasi gözlemciler. Bunlardan biri politikadır. Çünkü politikanın yapılış şekli normal insanlar için rahatsız edicidir.
Siyasetçinin de duyguları, zaafları, hırsları var elbette. Ancak kendi duygularını topluma farklı sunmak zorunda hissediyor genellikle. Korkularını cesaret, bencilliğini fedakarlık, çıkarlarını vatanseverlik olarak gösterebiliyor. Yoksa hiç kimse oy vermez.
Dolayısıyla kişisel hesapların, dar grup çıkarlarının, makam mevki pazarlıklarının mümkün olduğunca tenha ortamlarda konuşulması, dışarıdan işitilmemesi gerekir.
Ancak son dönemde alışık olmadığımız birtakım değişik manzaralar görülmeye başlandı. Kimi siyasetçilerimiz kendi aralarında konuşmaları gereken bazı ciddi konuları halkın gözü önünde yapıyorlar.
Al takke ver külah pazarlıkları alenen sergilendi. İttifak ortakları birbirlerine açık açık mesajlar vererek süreci yönetmeye çalıştılar. Bazı partiler de atletizmdeki tavşan rolünü oynadılar.
Günümüz konjonktüründe galiba hiçbir partinin ittifaksız bir seçim kazanma başarısı söz konusu olamıyor. İttifak halinde seçime gitmek zorunlu bir hale geldi. Bu sistem devam ettiği sürece “ittifak” kavramı artık siyasi partilerin vazgeçilmezleri arasına girmiştir.
Zannederim sistemi önerenler yüzde 50+1 şartını, “nasıl olsa CHP sağ partilerle ittifak yapamaz” düşüncesiyle getirmişti. Ama 2018 seçimi öncesinde Millet İttifakı’nın teşkili oyunun kurallarını bozdu. Gerçi bu kuralı getiren partilerden bazıları eskilerde kalmış bir düşünce ve eyleme öykünmüş de olabilirler ama bu ayrı bir yazının konusu.
Seçim nedeniyle oluşturulan ittifakların sayısı da bir hayli fazlalaştı:
Anayasa ve hükümet değişikliği için kurulduğu sanılan Cumhur İttifakı; AK Parti, MHP ve BBP ile yola çıkmıştı ama 2023 seçiminde bu ittifaka DSP, Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR’ı da dahil ettiler.
Aynı dönemlerde kurulan Millet İttifak’ı ise CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA ve Demokrat Parti’den oluşuyordu. Altılı Masa diye ünlenen bu ittifak 2023 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettikten sonra dağıldı.
Kendilerini solcu diye kabul eden ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’ Emekçi Hareket Partisi, Emek Partisi, Sosyalist Meclisler Federasyonu, Türkiye İşçi Partisi, Toplumsal Özgürlük Partisi, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden oluşuyor.
Solcu olmakla yetinmeyen partiler; Sol Parti, Türkiye Komünist Partisi, Türkiye Komünist Hareketi, Devrim Hareketi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi ‘Sosyalist Güç Birliği’ ittifakını oluşturdular.
Zafer Partisi’nin öncülük ettiği ‘ATA İttifakı’ da Adalet Partisi, Ülkem Partisi ve Türkiye İttifakı Partisi’nden oluştu.
YRP 14 Mayıs 2023 seçiminde hatırı sayılır bir oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’ı destekledi ise de milletvekili seçiminde kendi amblemi altında seçime girdi, grup kuramadı ama meclise girebildi. Bundan böyle YRP artık okların hedefi olacağını unutmamalıdır.
“Türkiye gibi, kutuplaşmanın çok derin olduğu ülkelerde seçmenin oy tercihlerini demokrasi ya da ekonomik beklentiler yanında, diğer tarafa duyulan negatif hisler de belirliyor. Yani partizan tercihler demokratik/ekonomik tercihlerin önüne geçebiliyor” diyor Dr. Bilge Yabancı.
Şimdi yerel seçimler öncesinde muhalefet cephesinde bir ittifak yok. Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin her biri 31 Mart 2024 yerel yönetimler seçimlerine münferiden katılıyor. Ancak açıklanmayan birlikteliklerin varlığı da anlaşılıyor. İktidarda bulunan Cumhur İttifakı ise dağılmadı, takım oyuncu sayısını biraz da artırdı.
İstanbul ve Ankara gibi merkezler başta olmak üzere bazı seçim bölgelerinde partiler dengeleri kendi lehine çevirmek istiyor. Çünkü başta İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Mersin, Konya ve diğer büyükşehir belediye başkanlıkları seçimleri önemli olmakla birlikte, İstanbul ve Ankara seçim sonuçlarının 2028 yılında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin işaret fişeği olacakları en çok konuşulan konular arasında. Yalnız İstanbul’daki seçmen sayısı, 11 milyon 367 bin 598 kişi.
Abartılı sözleri fazla tahripkar bulan ve hemşerimiz de olan eski bir milli eğitim müdürü sosyal medyada bir mesaj paylaştı; “Ne aşiretimize ağa, ne de militanlığımıza ideolog arıyoruz. Sadece yıldızları vaat etmeden yaşadığımız belde, yöre, kent için “insanca” yaşama öncülük edecek, güvenli ev, temiz içme suyu ve çer-çöpü toplamayı organize edecek yerel yöneticileri oyluyoruz” diye yazmış yerel seçimlere bakışını.
Her aday kendi il, ilçe ve beldesinde; kırtasiyeye, gıdaya ulaşamayan çocukların, evinde ısınamayan insanların ve eşit bir şekilde okuyamayan çocukların varlığını iyi düşünerek proje üretmelidirler. Bizim önceliğimiz insan olmalıdır. İnsanları hiçbir şekilde incinmeden bu kentte insanca yaşamasının sağlanması öncelikli hedefimiz olmalıdır.