NEVZAT ÜLGER

MUHALEFET NİÇİN KAZANSIN Kİ?

Seçim sonuçları muhalefet cenahında yaygın bir karamsarlığa neden oldu. Yalnız CHP değil, bütün muhalefet kaybetti.

Temel soru; “iktidar niçin kaybetmedi” değil “muhalefet niçin kazansın ki” sorusu olmalıdır.

Evet, koskoca bir genel seçimi yeni bir şey söylemeden yalnız “Erdoğan düşmanlığı üzerine bina edilmiş” maratonu muhalefetin kazanması aklen mümkün müdür?

Birçok yanlışına rağmen iktidarın toplam oyu yüzde elliyi geçti. Demek ki halkın çoğunluğu iktidardan memnundur.

Çünkü iktidarın seçmene hitap eden bir ‘hikâyesi’ vardı. Türkiye’yi bugünün dünyasında ve geçmişten geleceğe uzanan tarihsel bakış içinde yeniden tanımlayan bir hikâye. Hem geçmişte yaptıkları, hem de “yerli ve milli” repliği üzerine oturtulan bir gelecek tasavvuru, toplumu istikrara, yani mevcut yönetimin devamından yana oy kullanmaya götürmüştür.

Neden iktidarı yeniden seçti halk? Çünkü “Türkiye’nin hakkı yenmiş, Batılı ülkeler tarafından önü kesilmiş, bağımsızlığı engellenmişti. Şimdi dünya değişmiş ve Türkiye’ye ‘kendisi olma’ şansını yeniden tanınmıştı. ‘Türkiye Yüzyılı’ bu imkânın pratiğe dönüşmesi için tutulacak yolun adı, varılacak hedefin vizyonuydu.” İşte halk bunun için iktidarı tekrar tercih etti.

Yerli ve milli repliği üzerine oturtulan bu hamle, üçüncü milenyumda Türkiye’nin yeniden şekillenip yerleşmesinin de hikâyesiydi. Özellikle son beş yılda laiklik ve milliyetçilik içerik değiştirdi. Laiklik yumuşadı, milliyetçilik etnik yapıdan “yerli ve milli” moduna geçti. Yani yeni bir ruh ve anlayış oluşuyor üçüncü milenyumda.

Muhalefetin ise bununla yarışacak alternatif bir hikâyesi yoktu ve bu hikâyeyi oluşturacak sanayi toplumu vizyonuna sahip insanları dahi en azından arkaik söylemlerden kendini alamadı. Hala 1940’ın mantalitesi hâkim bu kadrolarda.

Türkiye’deki bu yeni şekillenmeyi 2016’dan başlatmak mümkündür elbette ama 2018’de kabul edilen “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” üzerinden düşünürsek, Türkiye’nin ikinci ama anlayış yönüyle birinci yüzyılının başındayız. Yani yeni dönem yeni bir anlayışla yeniden şekillenecek.

Ülkeler ve yönetimler dünyanın aldığı yeni anlayışa göre şekillenmek ve toplumun genel kabullerine göre fikirlerini yenilemek zorundadırlar.

Son 70 yıllık sürede var olan, ancak özellikle 2016’dan sonra bir kimlik olarak oluşturulan yerli ve milli repliği var önümüzde.

Ta 1940’lı yıllarda hem Nurettin Topçu’nun Hareket dergisinde hem de onun takipçilerinin Dergâh dergisinde kullandıkları “yerli ve milli” repliğinde, yani Anadoluculuk fikrinde Anadolu’nun kendi imkânlarını harekete geçirmesi ve İslam ahlakına yer vermesi vardır.  Anadoluculuk fikri, Anadolu insanının ruh kumaşına güvenen ama bu kumaşın bir anlamda işlenmesini, eğitimini, Anadolu’nun imkânlarının belli bir seviyeye getirilmesini amaçlayan; memleketçi bir düşünce sistematiği vardır.

Şimdi muhalefet partilerine bakalım, hem bu görüşleri hem de kökü mazide olan bir atiyi işaret eden veya bunu ciddi ciddi anlayıp, topluma sunan bir siyasi yapılanma var mı?

Kimse kusura bakmasın ama izm’lerin başkentleri Ankara değildir. Hala kendisini izm’lerle tanımlayan siyasi partilerle toplumu nereye taşıyabiliriz?

Hikâyesi olmayan siyasi partilerin ufukları kasaba sınırlarını aşamaz. Hala donmuş izm’ler üzerinde yürüyen enteller daha çok muhalefet eder; çünkü işi-gücü şikâyet etmektir.

Kimse kusura bakmasın; bir eylemci/aktivist, bir siyasetçi için ancak çerez olur. Bunlarla birçok önemli/major konuyu konuşamazsınız. Bunların tek korkuları bulundukları mevkileri, koltukları kaybetme korkusudur. Siyasi partiler; kendilerini topluma tanıtıp, biraz itibar elde etmek için kurulan dernekler değildir. Koşturmak, fikir üretmek, yeni şeyler söylemek ve topluma gelecek satmak için kurulurlar siyasi partiler.

Siyasetçilerin tek amacı iktidar olmaktır. Bir siyasi partinin amacı, iktidara gelmektir. Bunun da yolu, yaşadığınız toplumun hangi sorununu nasıl ve kimlerle çözeceğinizi anlatmanız gerekir. Yani önce 85 milyonu kucaklayan bir Türkiye partisi olacaksınız. Amacınız iktidara gelmek olacak, amacınız iktidarı bloke etmek olmayacak. İktidarı bloke etmek için bir siyasi partiye gerek yok, çünkü eleştirmenler de bu işi yapabilir.

Neticede, hikâyesi olmayan muhalefetin, güçlü bir hikâye sunan iktidara alternatif olma ihtimali olamaz.  Siyasette hikayesi olanlar daima avantajlıdır.

MUHALEFET NİÇİN KAZANSIN Kİ?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin