NEVZAT ÜLGER

ÖNCE ŞANGHAY ŞİMDİ DE BRICS

Dünya yeniden şekilleniyor. “Her yüzyılın başında dünya düzeni yeniden tanzim ediliyor” diyor konunun uzmanları. 19.yüzyılda İngiltere, 20.yüzyılın ikinci yarısında ABD dünyanın jandarmasıdır. 1989 yılında komünizmin iflas etmesinden sonra 1944’ten itibaren oluşturulan “ikili” yapı çöktü. Uzun arayışlardan sonra şimdilerde yeniden ikili veya çoklu bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor.  “Batı ve diğerleri” teorisi ve iki kutuplu sistemin çöküşüyle birlikte Batı’nın tarihi zafer duygusu da yıkıldı. Gündemdeki en köşeli soru; 21.yüzyılda kim(ler) kaptan köşkünde oturuyor olacak? Çünkü mevcut sistem başta ABD olmak üzere G-7 veya G-10’a çalışıyor. Bu nedenle de yeni oluşumlar revaçta şimdilerde. Önce Şanghay, şimdi de BRICS.

Şanghay oluşumunun ardından, dünyada ikinci büyük blok olmaya namzet BRICS oluşumuna dikkat etmek gerekir.

BRICS’yi oluşturan, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika liderleri, 2023 yılında Güney Afrika’da düzenlenen 15’inci zirvede, bloğu genişletme kararı aldı.

Güney Afrika lideri, yaptığı açıklamada Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Mısır, Arjantin ve Etiyopya’nın 1 Ocak 2024’te birliğe üye olarak kabul edileceğini duyurdu.

BRICS’e katılmak için 19 ülkenin başvuruda bulunduğu bildirildi.

Bu oluşumun genişleme fikrine Çin öncülük ediyor, Rusya ve Güney Afrika da bu adımı destekliyor.

BRICS’in genişleme faaliyetleri içinde olan örgütün kapsama alanında Suudi Arabistan, Mısır ve Türkiye de var.

Suudi Arabistan, “dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı” konumunda ve “dünya petrol rezervlerinin yüzde 15’ine sahip.” Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) de kurucu üyesi. Riyad’ın katılımı BRICS’in küresel ekonomideki ‘Batı hakimiyetini’ kırmak için gerekli gördüğü parasal güce önemli katkı sağlayabilir.

Mısır, “en yüksek nüfusa sahip” (102 milyon) üç olası BRICS ülkesinden biri olabilir ve aynı zamanda Süveyş Kanalı gibi önemli bir transit geçiş noktasını elinde bulundurması da önemli bir ticari avantajdır.

Türkiye, 85 milyon nüfusu ve “jeopolitik konumu sebebiyle hem dünya siyasetinde hem de küresel ticarette vazgeçilmesi zor bir pozisyona sahip.” Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 yılında BRICS zirvesine katılması da hem Türkiye’nin yeni dönemdeki hedefleri açısından, hem de birlik açısından önemli bir harekettir. Türkiye; jeopolitiği itibariyle birlikte hareket edebilmesi her zaman mümkün gibi ortada duran büyük bir coğrafyanın (gönül coğrafyasının) kalbi konumundadır ve bu da kendisine dünyada büyük bir perestiş sağlamaktadır. Türkiye’nin bu avantajları kullanma becerisine sahip olduğunun da altını çizmek gerekir.

Öncelikle BRICS’in “Yeni Kalkınma Bankası (NBD), IMF ve Dünya Bankası ihtiyacını ortadan kaldırmak fonksiyonuna sahip olmak için kuruldu. Bu banka, birlik açısından büyük bir önem taşıyor. Gerçi Güney Afrika’daki zirveden “Dolar”ın küresel ekonomi üzerindeki hakimiyetine alternatif bir “ortak para birimi” kararı çıkmadı ama üye ülkelerin kendi aralarındaki ticarette ulusal paraların kullanılması da Dolar’ın gücünün törpülenmesi anlamına geliyor.

“BRICS; dünya nüfusunun yüzde 41’ini oluşturuyor. Küresel ticaretin yaklaşık beşte birini ve küresel hasılanın yüzde 25’inden fazlasını oluşturuyor. Satın alma gücü paritesine göre BRICS’in küresel hasıla içindeki payı ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya’dan oluşan “G-7”yi geçiyor.”

Yani rakamlar  “Gelişmiş ülkeler(G-7)” ile “Gelişen ülkeler(BRICS)” gibi iki büyük tabakanın oluşmakta olduğunu gösteriyor.

“BRICS”, dünyanın geri kalanı olarak nitelenen “Küresel Güney” için de bir ekonomik/finansal çekim merkezi. (Küresel Güney kavramı, büyük ölçüde bağlantısızlık kavramı anlamında kullanılıyor. Üç bölgeyi kapsıyor: Asya, Afrika ve Latin Amerika.) Küresel Güney ülkeleri sadece hammadde kaynağı, sadece ucuz iş gücü kaynağı ve sadece “Pazar” olmak istemiyorlar. Bu ülkeler, ABD’nin Dolar’ı ve yaptırımları “silah” olarak kullanmasından da rahatsızlar.

Elbette İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi enerji zengini ülkelerle, Brezilya, Çin ve Rusya gibi dünya demir rezervlerinin yaklaşık yarısına sahip ülkelerin birlikte hareket etmeleri “BRICS”in küresel sahnedeki temsil gücünü daha da artırır.

Son bir cümle olarak; Rusya-Ukrayna anlaşmazlığı ve yoğunlaşan Çin-ABD rekabetinin de bu genişleme hareketi ile çok yakın bir ilgisinin olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.

ÖNCE ŞANGHAY ŞİMDİ DE BRICS

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin