NEVZAT ÜLGER

SİYASET -İKTİSAT -HUKUK

Siyaset bilimi çok eskilere dayanır. Hukuk ve ekonomi yeni mi? Hepsi de insanla yaşıt.

Gerçi hukukçular, insan dünyaya gönderildiğinden beri hukuk vardır diyorlar.

Eflatun Devlet’i, Aristoteles Politika ‘yı yazdı milattan önce.

Cicero “Devlet Üstüne” düşüncelerini sıraladı.

Ortaçağ’da geçerli bilim; ilahiyat yani “tanrıbilim” ama Hıristiyanlık merkezli.

Machiavelli siyaset bilim dalını yeniden canlandıran adam; Hükümdar veya Prens kitabı ellerden düşmedi.  (1513). Makyevelizmi benimsemeyen kaç kişi var acaba?

XVI. yy’da Jean Bodin; “Cumhuriyet’ in Altı Kitabı”nı, Montesquieu; “Kanunların Ruhu”nu ve Jean-Jacques Rousseau Toplum Sözleşmesi’ni yayımladı.

XIX. yy’da en çok dikkati çeken eser; Tocqueville’nin “Eski Rejim ve Devrim” (1856]) çalışması.

Bu düşünürlerin hepsinin ortak özelliği, siyaset bilimini anlatırken edebi özelliğin ağır basması olmuştu. Siyasi teknik ve estetik bir arada.

Doğu dünyasında 630’lu yıllarda çok dinli, çok kültürlü şehir sözleşmesi var. Meclis anlamında “Ehlü’l Hal ve akd” oluşumu seçilmiş meclis. Maverdi’nin siyaset ve hukuk üzerine çalışması yayımlandı: “El Ahkamü’s Sultaniye”

XIX. yy’da, siyasete refiklik için iktisat, sosyoloji ve kamu hukuku atağa geçti.

Meydana gelen rekabetten 1945’ten itibaren modern bir siyaset bilimi doğdu. Artık gözler, dünya emperyalizme hayır diyene dek tek bir devlete, yani bir kıtaya bakacaktı; ABD’ye.

Avrupa, “Batı Fransa’nın Siyasal Güçler Tablosu” (1914) yapıtı yeni siyaset biliminin kurucusu olarak görüldü ama söz konusu bilim dalı Avrupa’da ancak İkinci Dünya savaşından sonra gelişme zemini bulabildi. Büyük devrim daha çok milliyetçilik duygularını dalgalandırmıştı.  Fransa’da “Siyasal Bilimler Özgürlük Okulu” yerine “Paris Siyasal İncelemeler Enstitüsü” kuruldu. Kahredici bir laiklik anlayışı üzerine bina edilmiş bir özgürlük anlayışı. Laiklik esas itibariyle, dinin devlet tarafından kontrole alınması anlamına kullanıyor.

Bu tarihe kadar demokrasiden bahseden yok. Tek ölçü var; iktidar savaşında, iktidarı ele geçirmek veya iktidarda kalabilmek için yapılacak her şeyin meşru kabul edilmesi.

Yeni gelişmeler, yeni tartışma konularının da doğmasına yol açtı.

Siyasetin yanına önce hukuk eklendi. Temel fark; siyaset olaylardan hareket ederken, hukuk metinlerden hareket eder. Hukuk siyasete, siyaset hukuka katkı sağladı. Hukuksal gerçekliği ve sistemleri tanımlayarak dengeli toplum oluşturmayı hedefleyen bir siyaset hedeflendi.

Siyaset dün de bugün de oldukça etkili. Çünkü rejimler ve düzenlerin değişimi veya devamı siyasete bağlı.

Tarih olmasaydı siyasal gelişimde süreklilik olur muydu?

İktisat bilimine veri sağlayan kurum siyaset olduğuna göre; toplumsal kesimlerin ideolojisini sağlayan etmen de siyaset değil midir?

İktisatçı siyasetçiye; fiyat ve istikrar konusunda, ücret hareketlerinde, piyasa hareketlerinde ve siyasal hayatı değiştirecek doneleri verir. Diğer bir ifade ile iktisadi yapılarla, sistemler veya rejimler arasındaki ilişki, toplumun sağlıklı olmak veya olmamak derecesini etkiler.

Sanayi toplumları, kamuoyu rejimleri olarak kabul edilirse, kamuoyunun tanımlanmasında, siyasal eylemin dayandığı genel iradenin nasıl kurulduğunun incelenmesinde sosyolojinin katkısı önemli bir yere oturur.

Demek ki, sosyoloji, siyasal yaşamı kendi ortamına, yani toplum ortamına yerleştirmede siyaset bilimine hem yardım eder, hem de onu etkiler.

Siyaset; hukuka, sosyolojiye, iktisada önem verdiği sürece pozitif işlev görürken, bu bilim dallarına önem vermediği sürece de değer kaybeder.

SİYASET -İKTİSAT -HUKUK

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin