NEVZAT ÜLGER
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. YAZAR
  4. TARİKAT VE MİLLİ SANAYİ

TARİKAT VE MİLLİ SANAYİ

Konu hazırlamakta olduğum “Tarikat-Siyaset İlişkisi” çalışması esnasında dikkatimi çekti.

Konuyu özellikle “Gümüşhanevi Tekkesi” üzerinden takip ederken önümüze birçok tanıdık siyasetçi, akademisyen ve sanayici geldi.

Abdurahman Harputi, Abdulaziz Bekkine, Mehmet Zahit Kotku, Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi, Erbakan, Rıdvan Dedeoğlu, Feyyaz Nemlioğlu, Sabri Ülgener ve daha birçokları.

Bu ve benzeri iktisadi konuların özellikle Nakşibendiliğin Halidiye kolu ile bağlantılı olduğunu özellikle belirteyim. Çünkü Halidiye ekolü, ricali devletle yakın ilişki kurulmasını önceliyor.

Nakşibendiliğin Halidiye kolunun İstanbul’a ve Anadolu’ya yayılmasının Abdurahman Harputi’nin Nakşibendiliğin Halidiye koluna mensubiyeti ile de bir bağlantısının olduğuna özel bir vurgu yapalım.

Abdurahman Harputi Elazığ’ın Sivrice ilçesine bağlı Cüge köyündendir. Kendisi sarayda Huzur Dersleri’nin müzakerecilerinden olup, aynı zamanda Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi’nin hocasıdır. Türk olmasına rağmen, Halid-i Bağdadi’ye bağlılığı ile doğulu oluşundan dolayı İstanbul’da ona “Kürt Hoca” diyorlar.

Gümüşhanevi dergahının kurucusu olan Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi, Gümüşhaneli bir tüccarın oğludur. 1838 yılında imzalanan (Osmanlı’ya imzalattırılan) Balta Limanı Anlaşması’nın esas hedefi Osmanlı pazarını yabancıların ele geçirmeleri üzerine kurulu olduğundan, Gümüşhanevi bunu engellemek için önce yardım sandıkları kurar, buradan da “milli iktisat” kavramı türer. “Milli İktisat” kavramının, Osmanlı’nın son 12 yılına damgasını vuran İttihat ve Terakki tarafından da benimsendiğini özellikle belirtelim. Bu anlayışın gelişmesinden sonra piyasaya yerli halkın hâkimiyeti artmıştır.

İskenderpaşa Dergahı’nın şeyhi Abdulazizi Bekkine de kazanlı bir tüccarın oğlu olduğu için ekonomik faaliyetler devamlılık kazanır. Nurettin Topçu’nun hayran kalıp, gönül dostları arasına katıldığı Seresli Hasip efendi’den sonraki tekke şeyhiydi Bekkine.

Bu arada İskenderpaşa Dergahı şeyhi olan Mehmet Zait Kotku’nun da Kafkas Türklerinden olduğunu belirtelim. Onun talimatıyla bir şirket kuruldu ve bu işleri yürütmek üzere; Necmeddin Erbakan, Rıdvan Dedeoğlu ve Feyyaz Nemlioğlu görevlendirildi. Hedef “Gümüş Motor” üretimini gerçekleştirmek.

Gümüşhanevi dergahı mensuplarının ve bu doğrultuda hareket eden çevrelerin, 1970 sonrasındaki siyasi dönüşümden faydalanarak önemli ticaret aktörleri haline geldikleri görüldü. Bunlar 1983 yılından itibaren, Turgut Özal’ın geliri tabana yayma politikasından sonra Türkiye’de TÜSİAD hegemonyasına rakip olabilecek bir konuma geldiler. Anadolu Kaplanları tabiri bunlar için kullanıldı. 2002 ve sonrasındaki iktidar dönemlerinde de büyümesini sürdüren Anadolu Kaplanları, TÜSİAD’ın tartışılmaz ekonomi hâkimiyetlerini ve belli zamanlarda hazırladıkları raporlarındaki özgül ağırlığı oldukça aşağılara çektiler.

Önemli iktisatçılarımızdan Prof. Dr. Sabri Ülgener hocamız; “Müslümanlığın kapitalizimle bağını oluşturmak adına İslam Kalvinizmi” konusunu ilk defa telaffuz eden akademisyen oldu. Ülgener’in de Gümüşhanevi dergahında doğup büyüdüğünün altını çizelim. Spot bir ifade ile “Gümüşhanevi dergahı ve onun devamı olan İskenderpaşa Tekkesi, hem dünyaya hem de maveraya gereken hassasiyeti gösterme başarısı gösteren ve bu doğrultuda ilim adamı, siyasetçi ve manevi önder yetiştiren bir mekandır.”

Türkiye bir cemaatler cenneti. Cemaat derken aklımıza yalnız dini yapılar gelmesin. Dini, etnik ve ladini birçok cemaat var ülkemizde. Daha ileri giderek söylersek siyasi partiler bile bu ülkede bir cemaat misyonu yüklenir çoğu kez. En seküler olanında bile bu olgu çok barizdir.

Bireyin gelişmediği, yok sayıldığı bir sosyolojide aslında bu çok normal bir durum. Türkiye bu kabuğu kırma yolunda ilerliyor gibi görünse de sürekli yeni cemaatler türediğinden, korkarım birey olmakta yeterli hele gelmeyebilir.

Türkiye’de Milli Görüş Hareketi’nin bu tarikatlar üzerinden rahat ve çabuk ilerlediği siyasi gözlemciler arasında kabul edilmektedir.

Her yeni faydalı değildir. Eskiye kayıtsız şartsız bağlanmak da akıllıca değildir.

TARİKAT VE MİLLİ SANAYİ
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin