Fransa’da bir genç polisin dur ihtarına uymadığı için silahla vurularak öldürülüyor. Ardından çıkan olaylar Fransa’yı geriyor. Fransa toplumu olaya Fransız kalmıyor yardım topluyor. Polisin ailesine 365 bin avro, öldürülen gencin ailesine 60 bin avro toplanıyor. Bu davranışla adeta polis vatandaşı vurmaya özendiriliyor.
Uzun süredir Fırat Üniversitesi Araştırma Hastanesi bahçesindeki ve otoparkındaki araçların park ediş biçimlerini hayretle karşılıyordum. İnsanlar ne zaman duyarlı olacak diyordum ama malesef hiç bir olumlu gelişme olmadı. Olumsuzluk gün be gün arttı.
Şimdi şehrin her yerinde araç park ederken duyarsızlık diz boyu. 2 Temmuz Pazar günü ( dün ) saat 10’da Elazığ’ın en gözde okulu Şehit Eyyüp Oğuz Ortaokulu öğrenci alımı için sınav yapıyor. Okula giden yol üzerinde araçlar park etmiş. Yaklaşık 2 km’yi aşkın bir mesafeye kadar yolun tamamı tıkalı. Birazcık gecikmiş bir öğrenci mümkün değil içeri giremez sınava kavuşamaz.
Okul yönetiminin bu konuda ön görülü olup emniyetten yol için yardım istememesi bir hata. Peki yönetim bu hatayı yaptı diye biz insanlığımızı mı kaybedeceğiz? Ben kendi çocuğunu sınava getiren bir ebeveynin başka bir çocuğun sınav yolunu kapatacak kadar vurdumduymaz ya da duyarsız oluşunu açıklayamıyorum.
Bir başka çocuğun o sınava girmesine engel olduktan sonra kendi çocuğumuz o sınavı kazansa neye yarar? Bir de evlatlarımız bu kadar duyarsız ailelerin çocuklarıyla aynı sıraları paylaşırsa geleceğimizi düşünemiyorum.
Bu arada jandarmaya haber verilir verilmez 3 dakika içinde jandarma geldi 15 dakika sonra trafik polisleri. Harput jandarmayı ve emniyeti bu konuda tebrik ediyorum.
Ülkemizde tüm siyaset vizyonu mültecilere ve göçmenlere hakaret etmek olan ve sadece onları sürmek idollü politikacıların aldığı oy oranları, sanal medyada, görsel ve yazılı basında kendilerine buldukları alan, aldıkları destek insanı değil insanlığı dehşete düşürecek kadar canavarca.
Topluma olan saygıyı yitirmemiz mi desem, komşularımıza karşı insani hassasiyetlerimizi kaybedişimizi mi? Ticaret erbabının paraya kullaşmasını mı, siyaset erbabının her şeyi algı için oynayışını mı? Hangi birini nasıl değiştireceğiz?
Aslında reel çalışan iş dünyası yine de baş göz üstüne faiz, döviz, kur korumalı mevduat, bono, repo, altın, borsa, arsa, araba tayfası var ki sırtlanların arslanların avını ellerinden almaları gibi toplumun kanını emiyorlar. Bunları da övünülecek hasletler olarak sunuyorlar. Gelir garantili işlerle kapağı iyi yere atanlar başka asalak kesim.
Bu yıl deyim yerindeyse Rabbimizin ikramı olarak bölgemizde ve şehrimizde topraktan bereket fışkırmış. Ekimler ve ekinler bol. TMO alımlar için harika fiyat verdi ama işleyişte bir sıkıntı var. Çiftçi malını zamanında rahat bir şekilde dökemiyor. Tarım Bakanımız olaya sessiz. Yahu bu ülkenin her şehrinde tarım var. Bizim değilse bir başkasının tarlası var ahırı var. Tarım Bakanı nereli olursa olsun bu ülkenin her şehrinin onda ciddi olarak alacağı var.
Diyeceksiniz ki bu konunun ahlakla canavarlıkla ne alakası var. Reel üretim değer kazanamazsa toplum fukara yaşama mahkum edilir gençlerimiz hayal peşinde koşarlar. Hayal peşinde koşan gençlik önce kara paranın sonra uyuşturucunun ve fuhuşun kollarına düşer.
Avcılar onları birer birer tuzağa çeker. Hali hazırda ülkemizde gerek eğitsel başarısızlığı, gerek zanaatsal ve sanatsal geri kalmışlığı da eklersek uyuşturucu baronları alnımızdan öper.
Korkarım ki gün gelecek bırakın ahlakı ya da erdemi canımızı korumanın dışında hiç bir şeyi dert ermeyeceğiz. Emin olun öyle bir gün geldiğinde toplumun hemen her ailesinde uyuşturucu kullanan müptela olmuş fertler var olacaklar.