RAMAZAN YILDIRIM

SEÇİME GİDERKEN 

Toklalaşmayı ya da tokalaşmamayı es geçersek Mart 2019’dan bu yana yandaş basınımız şehrimiz ya da hemşehrilerimizle ilgili hiç bir olumsuz durumu manşetlerine taşımadı. Sadece şehrimiz ya da hemşehrilerimiz mi?

Doğru şeylerin söylenmesi, alkışlanması tabiki de gerekli ama hiç bir koşulda eksik, gedik ya da yanlış yapılmış hiç bir yatırıma, olumsuz atılmış hiç bir adıma eleştirel yaklaşılmadı. Sen neciydin diye sorarsanız belki kendim hatalıydım belki eleştirdiklerim hatalıydı. Neticede karşı tarafa konumlandırıldım. Bu yüzden eleştirilerimin ve sözümün hükmü kalmadı yer yer avazım çıktığı kadar bağırdım ama şakşakçıların alkışlarında boğulmaktan kurtulamadım.

Yerel televizyonlarımız yetkililer yanlış adımı düzeltmeye eksik yatırımı tadilat ve revizeyle daha iyi daha güzel bir şekilde bu şehrin ve bu şehir insanının hizmetine sunmaya hiç yeltenmedi.

Basınımıza göre ülkemizin en gelişmiş en güzel en şanslı şehri Şehr – i Azizimiz Elazığ’ımız. Sorunlu, pürüzlü ya da çözülmemiş hiç bir meselemiz kalmamış. İnsanımız musmutlu gençlerimiz gelecekten ülkem ortalamasının çok üstünde umutlu.

Mesela Ulukent’ten Karşıyaka’ya o berbat o rezil o pis görüntüye sahip dere boyu yapılan dikey park. Şehrin doğusuna yapılmış en büyük en güzel en narin çok da gerekli harika bir adımdı. Bu parkın son derece basit bir eksiği kaldı. Benim dışımda hiç bir tv, hiç bir yerel gazete, hiç bir STK üç adet tuvaletin bu parka çok şey katacağını ağzına almadı.

BELPER – EBUAŞ ikisi de Belediyemizin şirketi. Patron aynı. Elemanlar nitelik olarak özdeş, şirketler türdeş. Hal böyleyken bu iki şirket BağKur ve SSK gibi. BELPER’in elemanları gayet mağrur EBUAŞ’ın elemanları son derece mağdur. Biri de çıkıp demiyor ki yahu bu ayrım bu gayrım niye? Ezilen personelin günahı ne ezilmeyen personelin artısı ne? Burdaki eşitsizliğin mantığı ne? İki tarafda insan.

Yeni Terminalimiz reklamlarda son derece harika, çok güzel, çok temiz. Gerçekte terminalin kurulduğu yer basık ve çukurdu hemen yanında çok güzel manzaralı kocaman bir tepelik alan vardı. Terminali o basık çukura kurduk. Terminalimiz görünsün diye parayla milyonlarca metreküp toprağı taşıyarak zoraki tepeyi kaldırdık. Halbuki medyamız biraz üstüne düşseydi az düşünen bir ekip olsaydı çukura terminal yapıp tepeyi yerinden kaldıracağımıza terminali tepeye yapıp o çukuru güzel bir ağaç park yapıp tepeden izlerdik. Şehrimize, firmalara ve yolcularımıza en güzel manzaralı yerde hizmet sunardık. Diyorum ya biz medya ve televizyonlar sadece sıvamasaydık bu böyle olmazdı.

Elazığ Belediyesinin elektrik tüketimi ayda 30 – 40 milyon ₺. Yıllık ortalama 400 – 500 milyonluk kocaman bir kambur. Şehrini seven bir Başkan Elazığ’a GES yapıp tüketimlerini bedavaya getirmez miydi? Tükettiği kadar elektriği de AKSA’ya satarak belediyeye aylık 30 – 40 milyon arası müthiş bir gelir elde etmez miydi?

Bir çok iş adamı GES yaptı. Bunlar ortalama şahıslardı. Bir Belediyeye bu işi göstermelik yapmak ya da ihmal yakışır mıydı? Yıllık en az 400 milyon ₺ tüketim 400 milyon ₺ gelir toplamda 800 milyon ₺. Bir şehre neler yapılırdı. Villa Kent için bir defa konuşan MHP’de bu konuda hep sessiz kaldı.

Maalesef bu konu da medyamızda yerel televizyonlarımızda hiç kendine yer bulmadı. Elazığ bunda da uyandırılmadı.

Bir tek Sabahattin Kaya tüm sıkıntılarına rağmen efor sarf etmiş, ayakkabı dibi aşındırmış iki EDS bir GES’le Akçakiraz’ı rahatlatmış. Mutlak olarak kendini besleyen bir Akçakiraz adına ikinci bir GES için kolları sıvamıştı. Darısı Akçakiraz’ın yeni Başkan’ına.

Nerden geldik buraya Vekil Nazırlı’nın Başkanımız’la tokalaşmamasından. Ve Elazığ adına bir tek bu kabalığı kendine vazife addeden basınımızdan. Bu mevzu günlerce konuşuldu üstelik bu mevzu da sadece birilerinin işine geldiği kadar konuşuldu. Madem bir mevzu konuşulacak o zaman hakkaniyetli olalım.

Hatırlarsak milletvekilliği temayül yoklamasında milletvekilliğine aday olmayan bir el temayülde yönlendirmeler yaptı. Sonra aday olmayan birileri ısrarla listelere dokunmaya çalıştı. Zaten milletvekilliği seçiminde  Ak Partiyi yönettiği halde Ak Partiye oy vermeyen bir güruh oluştu. Yetmedi Belediye Başkanımız Elazığ’a geldiğinde Ak Parti binasında basına malum halktan gizli son derece nahoş bir olay yaşandı.

Tüm bunlardan sonra bir el toka yapmadı. Basın bunu başta da sütunlarına taşımadı. Çünkü olayın kime yarayacağını ilk etapta anlayamadı. Elazığ Basını taki bu konuda Başkanın lehine bir mağduriyet algısı oluştuğunu aklettikten sonra başladı her platformda bu konuyu günlerce konuştu ama madem konuştu keşke olayı baştan alaydı.

Başkan bu olayda mağdur olmakta haklı mıydı? Evet haklıydı. Konuşulamaz mıydı? Tabiki konuşulabilirdi ama bu olay bile Elazığ’ın hiç bir işinde ölçüp biçerek davranmayan kesimlerin mühendislik hesaplarıyla sahaya aksettirildi. Benim için işin acı kısmı sadece buydu.

Bir memleketin kaybetmesi için iki şey lazım etkisiz muhalefet yalaka basın. Çok şükür biz de ikisinden yeterince var. Şimdi bu seçimi iyi düşünün Elazığ’ın geleceğinde gerçekte projeler mi? Ahlak mı? Algı oyunları mı? Yöneticilere pasta mı ne var?

SEÇİME GİDERKEN 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin