Hurraaa! Kınlarından çekelim kalemlerimizi! Hasan Can Kaya’ya doğrultalım kelimelerimizi! Cümlemiz cümle cümle, hece hece vuralım! Adamı perişan edip gününü gösterelim. Bir daha ne Hasan Can Kaya ne de bir başka stand-upcı Elazığ’ı anmaya, Elazığ’la ilgili espri yapmaya cesaret edemesin.
Topu topu bir espri üstelik toplu değil abaküslü. Neymiş konuğuna Elazığ’da Bilgisayar Mühendisliğini abaküsle okumuşsun demiş. O kadar güzel söylemiş ki konunun muhatabı bayan da diğer kişiler de gülmekten kırılıyorlar.
Eminim olayı çarşaf çarşaf kınayanlar da izlerken kendini gülmekten alamamış olmalarına rağmen iyi niyet ve kötü savunmayla bu bizim üniversitemize, bizim şehrimize hakarettir algısına kapılıp en kötü, en basit gardı alarak Hasan Can Kaya’ya savaş açmışlar.
Üniversitemiz cidden de hak etmediği bir eleştiriye maruz kalmış ama kesinlikle bu olayın kötü niyetle önceden tasarlandığına inanmıyorum. Bu yüzden birini hedefe oturtmaya, düşmanca bir tutuma gerek görmüyorum. Ucuz kahramanlık serüvenlerinden uzak durulması gerektiğine inanıyorum.
Hatta bu espriye katılım üniversite olarak ne kadar başarılı olsak da bilim dünyası dışında imajımızın bu olduğunu idrak etmemiz için bulunmaz bir fırsat.
Üniversitemiz, aydınlarımız ve yetkililerimiz algıdaki bu kötü durumumuzu göz önünde bulundurup şehrimizin ve üniversitemizin tanıtım programlarında bu güne kadar olandan farklı bir yol farklı bir tutum izlemeliler.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum Hasan Can Kaya’ya gard alanlar kesinlikle kötü niyetli değiller. Sadece mutsuz, umutsuz ve dar kalıp düşünceleri sayesinde savunma dürtüsüyle hınçla nahoş ve somurtkan bir tavır içine girmişler.
Herkesten ricam gülümsemeye bu kadar ihtiyaç duyduğumuz bu zamanda mutlu olmaya ve aynı zamanda kendimizi çek etmeye ortam bulmuşken toplumumuzu kamplaştırıp, kutuplaştırıp, germeyiniz.
Gülücük olamamanıza eyvallah ama bu şehrin bu toplumun bağrına göz yaşı ya da asabiyet olarak da saplanma hakkınızın olmadığını unutmayın.
Hasan Can Kaya’nın dövülmesi olayında kimseye hak vermemekle beraber Siyasetçilerin kısa yoldan rant umudu , üniversitenin kurumsal olarak tiye alınma kızgınlığı bir nebze onlara toleranslı bakmama pay bırakıyor ama diğerlerinin kınamasına çok üzüldüm. Hele Furkan Dilaver gibi televizyon programlarının genç ve başarılı sunucusu birinin bu olaya böyle bir yaklaşım sergilemesine kahroldum.
Unutmamalıyız ki Türkiye’de Karadenizliler, Elazığ’da Baskilliler komik, gülünç ve istihza içeren fıkralar ile özdeşleştirilmiş olup sürekli kendileriyle dalga geçilmektedir. Bu iki toplum da gerilmeden, gard almadan bizlere katılarak bu fıkralara kahkahayla ya da kıkır kıkır gülmekteler. Hatta zaman zaman o fıkralara bir şeyler ekleyerek ortamı daha matrak hale getirmekteler.
Bu olumlu matrak bakışları sayesinde kemiyette azınlık oldukları halde Türkiye’yi Karadenizliler Elazığ’ı Baskilliler yönetiyorlar.
Adam haber spikeri değil, adam siyasetçi değil, adam komedyen, adam stend-upcı, adam mizahçı. Bir konuyu irdelerlerken aslına astarına bakmaz. Mevzuyu nasıl, ne kadar gülünç hale sokacağına bakar. Komedyenler iftira atarak birilerini, bir yerleri küçük düşürmeye oynarlarsa bu kabul edilemez onun dışında matrak olabilecek her söz her cümle onlara mübahtır. Alamadıkları her gülücük onlar için ahtır.
Ben bu olay sonrası aydınlarımızın, siyasetçilerimizin ve üniversitemizin harra, hurra tepkiler yerine Franz Kafka’nın deyimiyle beyinlerini kullanarak mizah düellosunda Hasan Can Kaya’yı perişan etmelerini, bizim silahsız olmadığımızı ülkemize göstermelerini umuyorum.
UNESCO’ya girmek için kendimizi yırtıyoruz. Her platformda turizm diyoruz. Palu ailesiyle televizyonlara rezil oluyoruz ona hep bir ağızdan tepki göstermiyoruz ama Hasan Can Kaya’ya gelince hep bir ağızdan aslan kesiliyoruz.
Ben bu espriyi kesinlikle ilimiz ve üniversitemiz için hayırlı bir fırsat olarak görüyorum. Nitelikli esprilerle Hasan Can Kaya’yı kullanarak şehrimizde varlığını yitirmiş mizahın komedinin yükselmesini sağlamak istiyorum.
Gladyatör’ün Gıllo Ali versiyonu ulusal çapta bir proje olup Türkiye’de en az orijinal Gladyatör kadar seyredilmiştir. Bu şehrin çok güzel radyo tiyatroları vardı. Bizim nev-i şahsına münhasır mizahçılarımız var ama tüm bunlara ne şehrim ekabirleri, ne Fırat Üniversitesi olamadı yar. Bunlar da reklamsızlıktan gönlümüzde bulamadılar bir diyar.
Ben yine Franz Kafka’yla bitirmek istiyorum. Mizah dünyasında bir savaşı kazanmak için beyinlerimiz dışında hiç bir duruş, hiç bir vuruş, hiç bir silah hiç bir argüman bize olumlu katkı sağlayamaz.
Fırat Üniversitesinin hukuki dava açacağız söylemini çok talihsiz buldum. Kahroldum.
Mizah üretemiyorsunuz anladık ülkem yargısını boştan yere işgal edip komedyenlere ayak bağı olmayın lütfen.
Üniversite camiasından ricam öncelikle Fırat’la ilgili esprisini Hasan Can Kaya’nın ilk bel altı olmayan esprisi seçip ona bir ödül verin. İkincil olarak da Hasan Can Kaya’yla diyaloğa girip bu capsına karşılık Fırat Üniversitesinin kampüsünde abaküsten bu güne gelişmeleri resmeden çok kısa bir reklam filmi çekin.
Böylece siz gençliğin kalbine girin Elazığ’da ülkemizin yüreğine girsin. Son olarak da üniversitemiz ve medyamız işbirliğinde gençlerimize stand-up ortamı ve stand-up eğitimi verin.
Ben gelişim ve tepki diye buna derim. Gerisi hava cıva. Gerisi boş beleş. Beyinlerle bu şekilde kap güreş. Yoksa öbür türlü ne kadar elleşirsen elleş.