“Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum..
“Sevgili okurlarım;
“Size yapıIan en ufak bir yardımı sakın unutmayınız, yaptığınız en büyük yardımı ise hiçbir vakit hatırIamayınız. Bu duygu ve düşüncelerden yola çıkacak olursak, yardımlaşma, paylaşma, konusu kendi içinde anlam bulacaktır…Ne mutlu, yüce yaradanın ikram ettiği nimetleri başkalarıyla paylaşabilenlere.! Paylaşmak, olmazsa olmazımız ve sonuçta insani gereksinimimizdir. Bireyler olarak, toplum içinde yaşamanın bizlere yüklediği zorunlu sorumluluklardan biri de bölüşerek paylaşmaktır. Bir kişinin, sahip olduğu maddî ve manevî değerleri başkalarıyla paylaşması toplumsal barışın ve dengenin sağlanmasında çok önemli bir rolü vardır..Mutlu, olmak huzuru yakalamak için paylaşmak lazım. Paylaşılmayı bilmeyenler ise asla mutlu ve mesut olamazlar. Başka bir açıdan bakıldığında zor durumda olan insanlara yardım ettiğimizde ya da sahip olduğumuz şeyleri paylaştığımızda bir gün gelir aynı davranışı diğer insanlardan da görürüz. Paylaşma ve yardımlaşma çok güzel bir davranıştır ve toplumun bireylerini birbirine yaklaştırarak güzel ilişkiler kurulmasını sağlar. Allah; her insanı farklı bir fıtratta ve şekilde yaratmış; her birine kısmet ve nasibi değişik biçim ve oranlarda takdir etmiştir. Örneğin; Bazılarını zengin, veya fakir; bazılarını da güçsüz, veya güçlü olmasını yaratmıştır… Bu kısmet ve nasibin hem ilahî, hem de sosyolojik birçok nedenleri vardır. Allah’ ın kulları Olarak yaşadığımız coğrafyanın fakir ve zenginlerden, güçlü ve güçsüzlerden oluşması normaldir. Önemli olan; bu Zengin ve fakirin, yani bu farklı konumdakilerin birbirlerini karşılıklı gözetip kollamalarıdır. Şu ölümlü dünyada Zenginin fakiri ve yetimi gözetmesi gerektiğini, Allah’ın emri olduğunu aklından çıkarmak gerektiğini bilmeleri gerekiyor…
“Sevgili okurlarım;
“Bireyler olarak kültürümüzde bölüşüp paylaşmanın çok özel bir yeri ve anlamı olduğunu bilmekteyiz. Ancak biz ümmet bilincini tazelemek adına üzüntülerin paylaşıldıkça azaldığını, sevinç ve mutlulukların paylaşıldıkça çoğaldığını yaşamımızın en önemli olmazsa olmazı bunu uygulayan İslam dininin mensuplarıyız. Onun içindir ki; İslam dinîmiz gereği bayramlar, düğün, sünnet gibi törenlerin ayrı birer özelliği ve güzelliği vardır. Kucaklaşmanın ve Paylaşmanın yüce dinimizdeki anlam ve önemi de çok büyüktür. Birçok ayet ve hadis, paylaşmanın anlam ve önemine dikkat çeken mesajlarıyla doludur. Yüce dinimize göre veren de, alan da Allah cc dır. Allah cc tarafından görevlendirilen melekler, gün boyu verenleri, paylaşanları, gözeterek onlar için Allah’a, mallarının artması için dua ederler. Ancak aynı melekler; cimrilik yapıp vermekten, paylaşmaktan uzak duranların daha da fakirleşmesi için de dua ederler. Fakat dinimizin bir Genel kuralıda Allah için infak etmek (nafaka vermek) tir. Yine dinimize göre, zenginin malında muhtaçların da hakkı vardır. Kısaca ihtiyaç sâhiplerine elden gelen her türlü desteği sağlamak, biz müslümanların görevidir…
“Sevgili okurlarım;
“Büyük üstadların sohbetlerinde dinlediğim kadarıyla paylaşmanın en güzel örneklerini sahabeler vermişlerdir. Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde o günkü durumda yanlarına bir şeyler alarak taşınamaz bütün mal varlıklarını bırakıp, kendilerine maddî ve manevî bütün kapılarını sonuna kadar açanlara ENSAR denmesinin sebebi de budur. Fakat ENSAR yardım eden demektir. O Zaman Medine’li ensar olan ev sahiplerinin hepsi, malını mülkünü gelenlerle paylaşacak derecede çokmu zenginlerdi. Tam tersi fakirlerdi. Ancak o, günkü şartlarda bile herkes sahip olduklarını, elindekilerini hiç düşünmeden paylaşmışlardı. En fakiri, bir hurma bile olsa. Burada amaç paylaşmak kardeşliği pekiştirmek… Bu güzel yaklaşımla, Allah rızasını, mal sevgisine tercih etmek… Ne güzel bir duygu, ne güzel Bir davranış, Veren el, alan elden üstündür. Bir hurma bile olsa cenneti kazanalım. Kur anın sırrına ve emirlerine içindekilerine vakıf olalım.
“Komşusu açken tok yatmamak, konusunun ehemmiyeti Yine paylaşmaya dayanıyor. İnancımıza göre bütün Müslümanlar kardeştir. Öyleyse İslam coğrafyasında millet ve devlet olarak bütün İslam ülkelerinin paylaşma konusunda önemli görev ve sorumlulukları var olduğunu bilelim. Devlet ve millet olarak elindeki maddî ve manevî imkânları kardeşleriyle paylaşmak elbet güzel bir davranıştır. Maddi yönden ziyade, bunun bir de manevî yönü var. Başkalarının haksız, hukuksuz saldırılarına, düşmanlıklarına, eziyet ve sıkıntılarına maruz kalan kardeşlerimizin acılarını, üzüntülerini paylaşmak, yaralarını sarmaya çalışmak, uğradıkları haksızlık ve adaletsizlikleri dile getirip gidermeye çalışmak da en önemli duruştur….
“Sevgili okurlarım;
“Sevgi, merhamet ve paylaşmak gibi özelliklerin bulunmadığı toplumlarda; istismar ve huzursuzluk baş gösterir. Sevginin olmadığı yerde muhabbet de olmaz. Sevgi de paylaşmayla kuvvetlenir, beslenir. Unutmayalım ki; Bizim için önemsiz gibi görünen bir şey, başkaları için hayati bir önem taşıyabilir. Duruma ve gereğine uygun paylaşmayı sağlamak onurlu bir yaşamın olmazsa olmazıdır. Paylaşmayı en derinimizde hissedip yaşayabilmek dileği ile…. vesselam…..
“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileğiyle…
“Kul Selahaddin CANPOLAT”