SELAHADDİN CANPOLAT

“BURAM, BURAM…!”

“Çok kıymetli takipçilerim değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugünde insanı insanlığı ilgilendiren yeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum…

“Sevgili ve müstesna güzide okurlarım ;

“Üç dua vardır ki bunların kabul olmaması için şüphe yoktur. Bunlar Mazlumun duası, misafirin duası ve anne babanın çocuklarına olan duasıdır.”  Bu sebepldir ki; Anne ve babalar sadece yılda bir kez değil, Anneler ve babalar her gün her an hatırlanmalıdırlar. Bizim için her gün o büyük değerlerimizin günü olmalıdır. Çünkü onları  ne kadar çok sevdiğimizi onlara hissetirebilmeliyiz ve bizden aldıkları sevgi  ile daha mutlu olmalarını sağlamalıyız. Çünkü bu dünyada  bizi en çok seven , o elleri öpülesi analarımız ve babalarımızdır. İnsanlar, ana ve babalarına gerekse diğer insanlara karşı davranışlarında İslâm’ın koyduğu edeb ve nezâket kâidelere tâbî olurlarsa, son derece huzurlu ve gıpta edilmeye lâyık bir toplum meydana gelir. Anne sevgisini peygamber efendimiz sav Cennet annelerin ayağı altındadır” hadisinde daha güzel ve anlamlı, dopdolu göz dolduran şekilde büyük mana yüklemiştir. Bu nedenledir ki, özellikle Anne ve beraberinde de baba büyük sevgilerden birisidir, anne baba sevgisi. O kadar kutsaldır ki; bizi doğuran, büyüten, sevincimize ortak olan, dertlerimizle dertlenen bizlere emek veren annemize ve babamıza olan sevginin tarifi bile çok zordur. Anne ve babayı anlatmaya Kelimeler yetmez.

Kur’ân’ı Kerim’de ve hadis’i şeriflerde Allah’a kulluk ve itaatten hemen sonra anne ve babaya iyi davranmanın gerekliliği vurgulanmıştır. Bir insanın Allah’a şirk koşması, anne ve babasına kötü davranması Allah’a karşı yapılabilecek en büyük itaatsizliktir. Bu sebepledir ki, yaşadığımız sürece Ana ve babaya iyi davranmak yanısıra Büyüklere saygı, küçüklere sevgi dinimizin temel prensiplerindendir. Büyüklere saygı gösterme, küçüklere de merhametle muamelede bulunma hususu ile ilgili olarak Peygamber efendimiz ( sav ) şöyle buyurmaktadır. “Küçüğümüze merhamet etmeyen ve büyüğümüzün hakkını gözetmeyen bizden değildir.

“Sevgili ve müstesna güzide okurlarım ;

“Allah CC bazı günahların cezasını kıyamete kadar geciktirir. Ana ve babaya isyan bundan müstesnadır. Allah’a şirk koşmanın herhangi bir mazereti olmadığı gibi, anne ve babaya kötü davranmanın da haklı bir mazereti olamaz. Bu tür davranışların, büyük günahların en büyüğü olduğunu biliyoruz.. Peygamber efendimiz (sav) günahların en büyüğü Allah’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, yalancı şahitliği yapmak ve yalan söz konuşmak diye buyurmuştur.. Anne ve baba ile alakayı kesmek, sıla’i rahimde bulunmamak, onların kalbini kıran her türlü söz ve davranışta bulunmak ana ve babaya itaatsizlik sayılır. Bu sebeple, yapılması ve söylenmesi günah olmayan hususlarda onların sözünü dinlemek gerekir. Biz insanoğlunun önemli görevleri vardır. Bunların başında Allah’a kulluk ana ve babayı sevmek, onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek gelmektedir. Bize sayısız nimetler veren Allah’a karşı ibadet etmek nasıl farz ise, bizim dünyaya gelişimize sebep olan ana ve babamıza hürmet, saygı ve hizmette bulunmak da Allah’ın üzerimize yüklediği büyük bir görevdir. Çünkü anne ve baba, çocukların hem varlık sebebidir hem de onları sevgiyle yetiştiren büyüten ve terbiye eden insanlardır. Anne, baba, aile ve çocuğun ihtiyaçlarını temin etmek için yılmadan, usanmadan çalışırlar, yemezler yedirirler, giymezler giydirirler. Çocuğun bakımında, temizliğinde, eğitiminde ve her türlü ihtiyacının karşılanmasında anne ve babaların gösterdiği ilgi ve titizliğin derecesini kelimelere dökmek âdeta imkânsızdır. Bu fedakârlıklar karşısında bizlere düşen, anne babamıza iyi davranmak, hizmet etmek, ikram ve ihsanda bulunmak, ihtiyaçlarını karşılamak, sıkıntılı hallerinde yanlarında bulunmak, güler yüzle bakmak, tatlı dil ile konuşmaktır. Onların her zaman dualarını almak, rızalarını kazanmak, hasta ve yaşlılık hallerinde kendilerine gönülden ilgi göstermek daha fazla önem arz eder, bu davranış bize Cennet kapılarını açtıran bir davranış olur. Dünya ve âhiret mutluluğu anne ve babamıza göstereceğimiz sevgi, saygı ve ilgiye bağlıdır. Allah, kendisinden başkasına ibadet etmememizi, anaya ve babaya iyi davranmamızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ( öf..!) bile deme ve onları azarlama demektedir.  Demek ki Allah’ın rızasını kazanmanın, cennete ulaşmanın yollarından birinin, anne ve babaya hizmet edip gönlünü hoş etmekten geçtiğini hiçbir zaman unutmayacağız. Peygamber efendimiz (sav) Kim ömrünün uzamasını ve rızkının bollaşmasını istiyorsa, anne ve babasına iyilik etsin ve akrabalarına sılayı rahimde bulunsun. buyurarak onlara iyilik ve ihsanda bulunmanın hem dünyevî hem de uhrevî ne denli önemli olduğunu vurgulamıştır.

“Sevgili ve müstesna güzide okurlarım;

“Kur’ anı Kerim’de İfade edilen, “Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. O halde bakın, Annemiz bizi ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu..! annenin evlad olarak üzerimizde çok hakkı vardır. Bin bir zahmetle karnında taşıdı, biz doğunca emzirdi, sağlıklı olarak büyümemize özen gösterdi. Hiçbir fedakârlıktan kaçınmadı, çoğu zaman gece uykusunu terk etti ve evladı olarak hizmetimizi seve seve yaptı. Hele özürlü veya engelli çocukların annelerinin fedakârlığını kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Bunun için anne hakkı çok önemlidir. Babanın hakkı da elbetteki küçümsenemez. Ancak evladının yetişmesi ve geleceğini temin etmesi için elinden gelen her türlü fedakârlıkta bulunmakta, Bizleri yetiştirip büyüten anne ve babalarımıza karşı görevlerimizin başında; onlara karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak, ihtiyaçlarını gidermek, hastalık ve yaşlılık sebebiyle zor durumlarında yardımlarına koşmak, varsa sıkıntılarını ve kederlerini paylaşmak, Evlatların olmasa olmazıdır. Ancak günümüzde, evlatları için her türlü fedakârlığı yaptığı halde yalnızlığa itilmiş, zorlukların kucağına terk edilmiş, sahipsiz, gözü yaşlı anne ve babalara son zamanlarda sıkça şahit oluyoruz. Bazı evlatlar, anne ve babalarını sıcak aile ortamından, evlatlarından, torunlarından koparılıp “Huzur Evi adı verilen ( İtilmişler, terkedilmişler veya Atılmışlar ) Evine malesef ki; hapsediyorlar. Anneler ve babalar gününde, senenin bir günü kendilerine çiçek verilmekle, hediyeler takdim edilmekle, anne ve babalarını mutlu edeceklerini zannedenler, ancak kendilerini kandırıyorlar. Onları gerçekten mutlu edecek şey, aile ortamının en değerli yerinde, evlatlarıyla, torunlarıyla bir arada olmasıdır. Anne babaların sadece bir gün değil, her gün hatırlanması ve kıymetlerinin bilinmesi gerekir… Ana ve Babamızı yılın bir gününde anmak yetmez. Onlar her gün anılmalı, her zaman gereken saygı ve ilgi gösterilmelidir. Cennete giden yollardan birinin de anne ve babamıza iyi muameleden geçtiğini ve onlara yapacağımız hizmetin, Allah’ın rızasını kazanmamıza vesile olacağını unutmamalıyız. Onların kalbini kırmaktan, onlara ağır gelebilecek her türlü söz ve davranışlardan kaçınmalıyız.

“Sevgili müstesna ve güzide okurlarım ;

“Sonuç olarak;

Yaşlılara saygı göstermek, her şeyden önce dinî, insani ve vicdani bir görevdir. Anne ve babanın çocuklarına en çok muhtaç olduğu dönem yaşlılık günleridir. Ana ve babanıza nasıl davranıyorsanız çocuklarınız da size aynı şekilde davranacaklardır. Yaptığınız her iyiliği Allah bilir. Yaşlanıp kendi ihtiyaçlarını temin edemez hâle gelince ana ve babaların bütün ihtiyaçlarını temin etmek çocukların yani biz evlatların görevidir. insanoğlu herhangi bir şarta bağlı olmaksızın her bağlamda Allah’a kulluk etmesi gerekiyor ise, aynı şekilde anne ve babasına da iyi davranması gerekir. Gerçek anne ve baba sevgisinin, “annemi, babamı seviyorum”, demekten ibaret olmadığını, onlara karşı maddî ve manevî her türlü görevin yerine getirilerek bu sevginin ispat edilebileceğini unutmamamız gerekir. Bir sahabî; Ya Rasûlullah! Ana ve babamın vefatından sonra onlara yapabileceğim bir iyilik olabilir mi ?’ diye sorduğunda Peygamber efendimiz (sav) Evet, onlara hayır duâda bulunur, onlar için istiğfar eder, Allah’tan bağışlanmalarını ister, vasiyetlerini, isteklerini yerine getirir, yakınlarıyla ilgisini kesmez ve dostlarına ikramda bulunursan” bu olur diye buyurmuştur…  Allah şöyle duâ etmemizi buyurur: “Allah’ım hesabın yapılacağı gün, beni, anne babamı ve mü’minleri bağışla..! Vefatından sonra da anne ve babamıza karşı görev ve sorumluluğumuzun devam ettiğini unutmamalıyız. Onların kabrini ziyaret etmeli, kur’ an okuyup duâ etmeli ve onlar için hayırlı işler yapıp, sadaka vermeliyiz.İslâm dini anne ve babaya iyi davranmayı, onların ihtiyaçlarını karşılamayı, meşru ölçüler içerisinde isteklerini yerine getirmeyi, gönüllerini almayı ve onlara merhamet kanatlarını gererek hayır duâlar etmeyi emretmektedir. Onlarla alakayı kesmeyi, kaba ve sert konuşmayı, gönüllerini kırmayı, onlara karşı her türlü isyankâr söz ve davranışlarda bulunmayı da kesin olarak yasaklamaktadır. Aynı şekilde öncelikle aile içinde ve yakın akrabalar arasında olmak üzere büyüklere saygı gösterip küçüklere de merhametle muamelede bulunmayı ahlâkî bir sorumluluk saymaktadır. Müslüman  olarak bizlere düşen görev, anne ve babalarımıza iyi bir evlat olarak onların rızasını kazanmak ve hayır dualarını almaktır. Çünkü Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyuruyor: “Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir: Mazlumun duası, misafirin duası, anne ve babanın evladına duası.”Görülüyor ki, bilhassa yaşlandıklarında anne ve babaya bakmak, onları huzurlu ve mutlu yaşatmak, böylece hayır dualarını almak dinî bir görevdir. Mecbur kalmadıkça ve kendileri istemedikçe onları aile ortamından uzaklaştırarak huzur evlerine ve yaşlılar yurduna bırakmak doğru değildir. Anneler ve babalar ömür boyu sevgiye, saygıya, hizmet ve hürmete layık en yüce varlıklardır. Bu nedenle geçici dünya telaşı ile anne ve babalarımızı ihmal etmeyelim ki hem dünyamız hem ahiretimiz değer kazansın. Bu nedenle anne ve baba çocuğunu İslâm’a göre yetiştirmeli, onun dünyasını düşündüğü gibi âhiretini de düşünmelidir. Çocukların genel eğitimi içinde, din eğitiminin de dikkate alınması önemli bir gerçektir. Dinî eğitimle insanlar güzel ahlâk sahibi olur. Kişinin hem kendisine, annesine ve babasına hem de başkalarına faydalı olmasını sağlar ve böylece çocuk dünya ve âhirette mutlu huzurlu bir hayat yaşar. Annenizi babanızı her zaman sevin; çünkü onlar da sizi tahmin edemeyeceğiniz kadar çok seviyor… Bu arada vefat etmiş tüm anne ve babalara ALLAH rahmet eylesin mekanı mekanları cennet olsun… Tüm geçmişlerimize bir Fatiha okuyarak dua edelim.. vesselâm

“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileklerimle””

 “Kul Selahaddin CANPOLAT”

“BURAM, BURAM…!”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin