SELAHADDİN CANPOLAT

HIRS…

“Çok kıymetli takipçilerim ve değerli okurlarım , sizlere her hafta olduğu gibi bu hafta da yine insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile sizlerle tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum…

“Sevgili dostlar;

“Bazen insanlar, kendini beğenmişlik yada kibir sözcüğü yerine kulağa daha hoş gelen hırs sözcüğünü kullanarak kendilerini biraz temize çıkarmaya çalışırlar. Tabiki bu hırs bir şeyi yapmayı çok istemek ilim öğrenmek, iyilik yapmak gibi faydalı sahalarda olursa her kesin takdirini kazanmanıza sebep olur. Dünyalık para, mal kazanmak ve kötülük yapmakta olursa işte o zaman bu kötü huy önce onu taşıyana, sonra onun yakınlarına sonrada bütün insanlığa zararlı olur. Hikâyemiz böyle bir kötü duyguyu taşıyan bir tecrübesiz deneyimsiz gencin başına gelenleri konu almaktadır. Hırslı olmanın yine çok kötü bir huy olduğunu belirterek yazıma başlamak istiyorum.

“Sevgili dostlar;

“Zamanın birinde, bir oduncu evinden uzak olmayan ormanda odun keserken çalılar arasında bir yılana rastlamış. Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an yılanla göz göze gelmiş. Çobanın yaratana olan aşkı yılan bile olsa yaratılana yansımış ve yılanı öldürmeye kıyamamış. Yılan’da duygulanmış ve dile gelmiş ve demiş ki;

”Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, ben de sana iyilik edeceğim. Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve oduncuya; Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim!” demiş. Oduncu da, Bu hayvan olduğu halde bana iyilik yapar. Hâlbuki ben insanım ve asıl iyilik yapmak bana yakışır diye düşünmüş ve yılanın deliği önüne her gün bir tas dolusu süt bırakmaya başlamış. Oduncu, ailesine ve hiç kimseye olanı biteni anlatmamış. Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannediyorlarmış. Oduncu yıllar boyu her gün yılanın deliğinin önüne bir tas dolusu süt bırakır, yılanda sütünü içtikten sonra aynı tasın içine bir altın bırakır, gidermiş.

“Sevgili dostlar;

“Bir gün oduncu hacca gitmeye karar vermiş. Oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını ona anlatmış; Bak oğlum” demiş. Kör kuyunun başına git ve yılanın deliği önüne bir tas süt bırak. Yılan sütü içtikten sonra tasın içine bir altın bırakacak. Onu al ve sakın kimseye bir şey söyleme. O altını benim sana söyleyeceğim yere bırak. Oğlu önce inanmamış ama elinde bir tas dolusu sütle yılanın deliğine gitmiş. Yılan bir yabancının geldiğini görünce önce saklanmış, sonra bir tas dolusu sütün yuvası önüne konmuş olduğunu görünce ortaya çıkmış. Onun oduncunun yakını biri olduğuna kanaat getirmiş. Yılan sütü içmiş ve her zaman olduğu gibi tasın içine bir altın bırakmış. Oğlan önce inanmadığı hikâyenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış. Kim bilir daha ne kadar altın var kuyunun içinde!” diye düşünmüş. “Öyle her gün birer tane altın almak yerine ben, hepsini birden almalıyım” diye düşünmüş. Ertesi gün oğlan, süt dolu tası yılanın deliğinin önüne bırakmış, yılan gelipde sütünü içerken elinde tuttuğu kılıcı yılana sallamış. Yılan ani bir hareketle oğlanın kılıcından kurtulmak istemiş ama kılıç yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve onu oracıkta öldürmüş.

“Aradan bir müddet zaman geçipte oduncu hacdan dönünce oğlunun durumunu öğrenmiş ve çok üzülmüş. Hatalı olan oğlum olmalı! Yoksa yılan durup dururken onu sokmazdı” demiş ve yılandan özür dilemek için onun deliğinin önüne gitmiş.

“Deliğin önünde yılana seslenmiş. Biraz sonra kuyruğu kopuk bir yılan deliğin önüne gelmiş. Oduncu ona; Ne olur, her şeyi unutalım ve tekrar dost olalım!” demiş.

“Yılan ise acı acı gülümseyerek;

”Çok isterdim ama bu mümkün değil” demiş.

“Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık seninle dost olamayız”

“Sonuç olarak,

“İnsanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, ikincisini ister. İki vadi dolusu altını olsa üçüncüsünü ister. Üç vadi dolusu altını olsa diğerini ister. İnsanoğlunun gözünü, topraktan başkası dolduramaz. Allah c.c. tevbe edenin tevbesini kabul eder. “Siz bilerek veya bilmeyerek zararınız dokunan birinin dostluğuna karşı her zaman şüpheyle yaklaşın, kuyruk acılarının intikamını almak isteyebilirler..

“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileklerimle…

“Kul Selahaddin CANPOLAT”

HIRS…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin