“Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum..
“Sevgili okurlarım;
“Allah´ı sevmeyen ve Onun düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman etmiş olmaz. Müminleri Allah için seveni ve kâfirleri düşman bileni, Allah ta sever. İşte işin sırrı burada: Allah’ı sevdiğimiz için, onun kullarını da sevmek, sevebilmek… Din, dil, mezhep, ırk ayrımı gözetmeksizin hepsini “insan” oldukları için sevmek. Eğer bu duygu, bu davranış Allah için, Allah adına yapılıyor ve uygulanıyorsa, içinde inanmak vardır, güven vardır, sempati vardır, empati vardır. İnsanın saf ve temiz duygularla, içinden geldiği gibi karşısındakini Allah adına sevmesi ve o niyetle gözetip kollamasıdır sevgi. Dünya malı için, herhangi bir mevki makam için, maddi veya manevi bir çıkar için değil, sadece Allah’ ın emri olduğu için, Allah adına olmalı. Mademki işin içinde Allah’ın rızasını kazanmak varsa; siyasi ve ideolojik görüş farklılıklarını; dil, din, mezhep, etnik köken ayrılıklarını bir kenara bırakarak birbirimizi kucaklamaya, gönül birliği oluşturmaya birbirimizi bütün benliğimizle sarıp sarmalayalım; Hoşgörü, karşılaştığımız olumsuz durumlarda karşımızdaki kişinin kusurlarını görmezden gelmek onu bu davranışı sebebiyle rencide etmemek demektir. Herkes hayatta hatalar yapabilir. Ancak sağlıklı insan ilişkileri için bu hataları affetmek, onları görmezden gelmek erdem sahibi olan bir insanın barındırması gereken özelliklerin başında gelir. Günümüz şartlarında hoşgörüye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız.
“Sevgili okurlarım;
“Allah’a iman eden bir Müslüman’ın en temel özelliklerinden birisi merhametli olmaktır. Merhamet sahibi kimseler, yüce yaradanın yarattığı herşeye sevgiyle ve şefkatle yaklaşırlar. Öyle kimselerdir ki; Düşmanlarının bile cehennem ateşinde yanmalarına gönülleri razı olmaz. Bunun en güzel örneği; peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v ) dir. Efendimiz öyle bir peygamberdiki, taifte mübarek yüzüne taşlar fırlatan cahiller için cibrili emin yeryüzüne inerek; ”Emret ya resulAllah, onların altını üstüne getireyim deyince “Hayır onlar bilmiyorlar, bilselerdi böyle yapmazlardı” diyebilecek kadar fazilet ve merhamet sahibiydi. Merhamet ve şefkat, peygamberimizin yüce şahsiyetinin bir aynası gibidir. Onun kadar merhametli, şefkatli ve ince ruhlu bir peygamber yeryüzüne gelmemiştir. Kur’ anı kerimde ayette bu gerçek şöyle ifade edilir: And olsun ki, size içinizden bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır ve güç gelir. Size çok düşkündür. Bütün müminlere merhametli ve esirgeyicidir.
“Sevgili okurlarım;
“ALLAH cc çok merhametlidir rauf ve rahimdir. İnanan kullarına ‘rauf ‘ ve ‘rahim’ isimlerini tecelli etmiştir. Üstad bediüzzaman hz’leri hanımlar rehberinde bunun misalini şöyle anlatmaktadır. Evet, kadınların şefkat cihetiyle bu kahramanlıklarını hiç bir ücret ve hiç bir mukabele istemeyerek hiç bir faideyi şahsiye, hiç bir gösteriş manası olmayarak ruhunu feda ettiklerine, o şefkatın küçücük bır numunesini taşıyan bir tavuğun, yavrusunu kurtarmak için arslana saldırması ve ruhunu feda etmesi isbat ediyor… “Evet müslüman kimseler merhametli olmak için herhangi bir zorlamada bulunmazlar. Allah tarafından içlerinde olan bu duygu sayesinde yoğun bir sevgi vardır; Peygamber efendimiz s.a.v. Allahın merhametinin büyüklüğünü ve insanlardaki merhametin kaynağı olduğunu dile getirdiği bir hadislerinde şöyle buyurur: ”Allah merhametini yüz parçaya ayırdı, bir parçasını yeryüzüne indirdi. İşte bu bir parça rahmet sebebiyle yarattıkları birbirine merhamet eder. İnananların merhamet duygusu vardır. Merhamet sahibi insanlar, yumuşak huylu olurlar. Kalb kırmazlar, karşılarındaki insan hata dahi yapsa yüzlerine vurup, kişiyi küçük düşürmezler. Aksine bir insanın hatasını yüzüne vurmak, o insanı küçük düşürür. Sadece tenkit etmek amacıyla değil, doğru yolu göstermek amacıyla hatalarını telafi etmelerine yardımcı olurlar. Müminler, zor durumda olan canlıya karsı, içlerinde merhamet, acıma duygusu hissderler. Elbette ki, bu da Allah sevgisinden ileri gelir. Gerçek sevgi sadece Allah’a duyulan sevgidir ve onun yarattıklarına karşı duyulan sevgide, merhamet duygusu vardır.
“Sonuç olarak;
“Sonsuz güce sahip olan ALLAH’a karşı duyduğumuz sevgide, merhamet yoktur. Çünkü o en üstündür. Merhametli insanlar, her şartta, zor durumda olanlara yardım elini uzatırlar. Maddi ve manevi elinden ne geliyorsa, en iyisini yapmaya çalışırlar. İstemeyerekte olsa kimseyi üzmezler. Böyle bir hatada bulunsalar, içleri acır, üzülürler hemen telafi etmeye çalışırlar. Hepimize düşen insani bir görev var ki o da zengin olsun fakir olsun, güçlü olsun zayıf olsun her insan kendinden düşkün durumdakilere merhametle bakmalı ve onlara elinden gelen yardımı esirgememeli.. Vesselam…
“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileklerimle…
“Kul Selahaddin CANPOLAT”