“Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum..
“Sevgili dostlar;
“İnsanı insan yapan tevazu ve alçakgönüllülüktür. İnsanı alçaltan da kibirdir.
Kibirli insanlar, üzerine bastığı gölgeyi bile küçük görür. Eşeğe binip hava atan EGO, bir zaman sonra ata binerse aklını kaybedermiş, bu ifade kaderin bir çok cilvesi olsa gerek.. Kibir, tevazunun karşıtı olarak “kişinin kendini üstün görmesi ve bu duyguyla başkalarını aşağılayıcı davranışlarda bulunması” demektir. Gurur ise kişinin, manevi açıdan değersiz sayılan şeylere aldanıp onlarla avunması anlamına gelir. Kibir ve gurur, Allah tarafından yasaklanan hasletlerdendir. İnsanoğlunun dünyaya kapılması ve aldanması, kendini beğenmesi ve büyük görmesinin yanlış olduğu hem ayetlerde hem de hadislerde sık sık vurgulanmıştır. Büyüklük taslamaktan sakınmak ve tevazu sahibi olmak: Allah cc Kuranı Kerimde olgun müminlerin temel vasıflarını açıklarken, “Sakın yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin. ” ikazı ile bizleri büyüklük taslamaktan ve böbürlenerek yürümekten men etmektedir. Böbürlenmek Müslüman’a yakışmayan bir sıfattır. Çünkü böbürlenmek, şeytan işi ve kuruntudan başka bir şey değildir. Peygamber efendimiz (s.a.v. ) kibrin ne kadar kötü bir huy olduğunu vurgulamak üzere ;“Kalbinde zerre kadar kibir bulunduran kimsenin cennete giremeyeceğini” bildirmiştir. Kibir insanlar arasında büyüklük taslamak, kendini yükseklerde görmek, kimseyi kolay kolay beğenmemek, sürekli başkalarının kusurunu araştırmak ve başkalarını kusurlu görmek, başkalarını küçük görmek diye çoğaltabiliriz. Kibirli insanlar samimi değildirler, yaşadıkları hayatı hep bir yarışma gibi görürler, aslında onlar, emir vermeyi ve insanları horlamayı severler, eleştirilmeye tahammülleri asla yoktur. Bu hasta ruhlu EGO abideleri yani Onlar insanların kusurlarını aramaktan ve insanları incitmekten asla çekinmezler. Kendilerini eleştirenlere tahammül edemezler, hep kendilerinin doğru bildiklerini, hep kendilerinin doğru yaptıklarını, kendilerinin doğruyu söylediklerini sanırlar ve savunurlar.
“Sevgili Dostlar;
“Aslında bu duyguları ve düşünceleri taşıyan insanlar kendilerinde ne kadar yetersizlik duygular olduğunun farkına varamazlar. Bu duyguları taşıyan insanlar kendilerini büyük gösterme çabası içine girer. Kibirli insanlar çevresindeki insanlarla sürekli rekabet duygusunu yaşarlar. Bundan dolayı ise sürekli bir huzursuzluk içerisindedirler. Kibirli insanlar genelde toplum tarafından sevilmezler.
Bir gün Hz. Ömer bir yürüyüş esnasında adamın birinin büyüklenerek yürüdüğünü görür. Adama usulca yaklaşan Hz. Ömer, kibirin kendisine yakışmadığını ve asla kibirlenmemesi gerektiği söylerek uyarır. Kibrin çok günah olduğu uyarısında bulunan Hz Ömer yoluna devam eder. Öyle ise kıymetli takipçilerim, okurlarım vede Dostlar, insanlara karşı kibirli davranmamamız gerekiyor.
Çünkü ALLAH (c.c.) kendisini beğenen ve kendini övüp duran insanları sevmez. EGO, Kibir, gurur, ene, insanı küçülten bir davranış olmakla birlikte aynı zamanda kişinin kendisine de zarar veren bir özelliktir. Kibirli insanlar çevreleri tarafından da sevilmez ve bu kişiler zamanla yalnız Kalmaya mahkumdur. Çevremizle iyi geçinmek ve olumlu bir kişilik geliştirmek İçin kibirden uzak durmamız gerekmektedir. Çünkü olgun insanlar ağaç gibidir ve Meyve verdikçe başlarını aşağı eğerler. Alçak gönüllülük kibrin aksine çok güzel Bir davranıştır ve kişi bilgi sahibi olup başarılı işler ortaya koydukça Alçakgönüllü olmayı öğrenmelidir. Kibir ne kadar kötü ise alçakgönüllülük de o Kadar iyi bir özelliktir. Bu nedenle her zaman kibirden uzak durmalıyız. Kibir Sahibi kişiler toplum tarafından da sevilmeyen insanlardır. Kibir yüzünden Yalnız kalmamak için alçak gönüllü olmayı öğrenmeli ve gerek günlük hayatımızda gerekse başarılı işler ortaya koyduğumuzda kibirden uzak durmaya çalışmalıyız. Günümüzde insanları en çok sıkıntıya sokan kibir, gurur ve enaniyettir. Kibir, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi kulun bütün güzelliklerini yok eder. En büyük kibir; Allah’a karşı kibirlenmek, böbürlenmektir. İnsanları küçük görüp, büyüklük taslamak, fazileti bitirir, kibirleneni ise zelil ve rezil hale getirip alçaklaştırır.
“Sevgili dostlar;
“İnsanların yaşamlarında dikkat etmesi gereken üç şey mahvedicidir; Boyun eğilen cimrillik. Emrine uyulan nefis. İnsanın kendini beğenmesi, böbürlenmesi. İnsan, nefsini olgun ya da kusursuz gördüğünde kibrin kuyusuna düşer. İki durumda insan kendisini, diğer insanlardan daha kusursuz görür; dini konularda ve dünyevi konularda. Dini boyutu; İlim ve amel çokluğu ile kibirdir. Dünyevi boyutu ise; nesep, güzellik, kuvvet ve mal çokluğu ile olan kibirdir. İlmini, ibadetle güçlendirmeyen alim bir kişi, durmadan ilminin izzetiyle büyüklük taslar. Nefsini büyütür, halkı küçültür, onları cehaletle niteler, Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Bir kavim gelecektir. Kuran’ı okuyacaklar fakat Kuran onların boğazlarından aşağı inmeyecektir. Onlar ‘Biz Kuran’ı okuduk! Bizden daha iyi okuyan ve bizden daha fazla bilen var mıdır?’ diyeceklerdir!” Yaptığı ibadetlerin çokluğuna güvenip insanın, şeytanın pençesine yakalanmasıdır. Kim kesinlikle Allah’ın kullarından herhangi birinden, herhangi bir vesileyle üstün olduğuna inanırsa bu kimse, cehaletinden dolayı bütün amelini yenilemiş olur. Akıllı, bilgili, ve erdemli insanlar daima alçakgönüllü, ağırbaşlı ve tevazu sahibi olurlar. Bunun en güzel örneğini peygamber efendimiz ( s.a.v) vermiştir. Kibirden nefret eden efendimiz (s.a.v) bütün Müslümanlar karşısında mütevazi olmayı değişmez bir davranış kuralı olarak özenle korumuş, Müslümanlar kendisini “Anam babam sana feda olsun Ya Rasulullah” diyecek kadar çok sevmelerinde de alçak gönüllüğün büyük rolü olmuştur. Bu sebeple İslam ahlak geleneğinde tevazu, bir peygamber sıfatı olarak değerlendirilir. Allah iyi kullarının hasletlerinden söz ederken ilk olarak tevazu erdemine yer vererek şöyle buyuruyor. “ O Allah’ın kulları ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendilerini bilmez cahiller kendilerine laf attığı zaman da selam deyip geçerler. Ne gariptir ki bazı insanların sosyal statüsü ve ilmi arttığında kibri de artıyor. Oysa asilzade erdemli insanların sosyal statüleri ve ilmi arttığında tevazusu da artar. İşte ne mutlu onlara. Allah sevgisi ile kibrin bir araya gelemeyeceğini, kibrin olduğunu yerde ilahi sevgi güneşinin parlayamayacağını ifade eden Allah kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.”
“Sonuç olarak;
“Allah’ın birliğini tanımak, Allah’a ibadet etmek, anaya babaya iyi davranmak, akrabaya ve muhtaca iyilik etmek yardımda bulunmak, hem cimrilikten hem de israftan sakınmak, çocukların hayatını korumak, zinadan, fuhuştan kaçınmak, yetim malı yememek, verilen sözü tutmak, ölçüyü tartıyı tam yapmak, kul hakkı yememek, bilmediğin şeyin ardına düşmemek, bilgisiz hüküm vermemek, büyük taslamaktan sakınmak. Allah’ın yarattığı insanların biri güzel, diğeri çirkin değildir. Herkes kendi güzelliği ile övünmelidir. Bunu böbürlenerek, gururlanarak enaniyetine yenik düşerek, kerameti kendinde görmemelidir. İnsan bilmelidir ki; güzellik, makam, mevki, saltanat geçicidir. Güzellik insana belirli bir süre için ödünç verilmiştir. Günü ve zamanı geldiğinde o güzelliği veren ödüncünü geri alacaktır. Kibir ne kadar kötü ise alçakgönüllülük de o Kadar iyi bir özelliktir. Bu nedenle her zaman kibirden uzak durmalıyız. Mütevazı ve hoş görülü, kadirşinas, saygı ve sevgi çerçevesinde Yüce Rabbimizin takdirini kazanan onun rızasını alan insanlar olmamız dileğiyle. Vesselam
“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileğiyle”