“Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum..
“Sevgili dostlar;
“Toplum olarak bireyler olarak net bildiğimiz hep dilimizde olan bir söz vardır. “Bizler imtihan dünyasındayız”, “ne ekersek onu biçeriz”. Şu fani dünyada kalp kırıcı olmaktan ziyade, gönül yapıcı olmak daha anlamlıdır. Kırılan kalbi onarmak zordur; maharet insanları sevmek kalpleri fethetmektir..! Bir insan olarak çevremizde güzel anılmak, anlamlı bir iz bırakmak istiyorsak; kalpleri kapatan, karartan değil, sevgisiyle açan bir yaklaşım sergilemeliyiz.
Kalpler kör olduktan sonra, gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur. Hani genelde Sorarız, yakınırız kendimize canımızı yakanların canı yanmayacak mı diye? Öyle içimizi acıtırlar ki dost gibi görünen düşmanlar. Bir yerden sonra alışıyor insan dost gibi görünen düşmanlara üzülmüyorsun bile, insanoğlu çiğ süt emmiş, her şey beklenir. İnsanların kabiliyetsiz, beceriksiz olması bir kusur değil, ancak karaktersiz olması bir kusurdur. Dost acı söyler denir, bence acı söyleyen dost değil, doğruyu gösteren dosttur. Dostluk ve ihanet, siyahla, beyaz gibidir. İyi gününde yanında, kötü gününde senden kaçan iki yüzlüdür. İhanetin en ağırı her zaman en çok güvendiğimizden gelir. Kalbe giden yol sevgiden geçer. Kırılan bir kalp içinde, en etkili ilaç sevgidir. Sevgiyle harmanlanan bir kalp, yaşamın güzelliklerine açılan bir kapıdır…
“Sevgili dostlar;
“Gönül, bir kere kırıldı mı sevdiğine, hayat daha bir zor geliyor, parçalar yan yana gelmek bilmiyor. Ne yasanda eski havasını, tadını vermiyor hiçbir şey… Kırılan bir bardak gibi, çatlayan bir ayna gibi, hırpalanmış bir yürek gibi, eski haline döndürmek çok zor çoğu şeyi.. Telafi etmek güç, onarmaksa imkansız. Toplum da genel olarak soğuk kişilik özelliklerine sahip bir çok kişiyle karşılaşırız ve kendilerine antipatik duygular besleriz. Çünkü soğuk kişilerden bahsederken mesafeli, uzak, iletişim kurmayan, somurtan, duygularını belli etmeyen, her şeyden önemlisi gülümsemeyen kişiler aklımıza gelir.
“Sevgili dostlar;
“Bir birey olarak; ilk defa gördüğüm veya tanıştığım kişi hakkında hemen güven konusunda duruşuna bakarak karar verebiliyorum. Ön yargılı biri olmamak gerek. Ben kişilerin konuşma üslubuna, davranış biçimine, iletişim tarzına ve yüz ifadelerine çok dikkat ederim. Bunlar benim kişi hakkında düşüncelerimi yönlendirir. Negatif, kendisi ve çevresiyle barışık olmayan, kıskanç, kötü niyetli ve kötü kalpli insanlardan uzak durmak olmasa olmazlarımız arasında yer almalıdır.. Ancak bazı insanlara bakıyorum da; EGO’ su mu çok, karakteri mi yok anlamak mümkün olmuyor. Üzüntü, stres, sıkıntı, sağlık problemleri, ani olumsuzluklar yaşamımızı tehdit ederken, ruh sağlığı ve kişiliği bozuk, soğuk, bencil EGO’ su tavan yapmış insanlarla iletişim kurmak yerine pozitif, iyi niyetli, düzgün, dürüst, gülümseyen, kendine ve çevresine huzur ve mutluluk veren kişilerle olmayı seçmek gerekmektedir… Güzel bir örnek verecek olursam; “Gemi kıyıya vurmuşsa, son sözünü söylemiştir.”
Etrafımıza baktığımızda genelde Soğuk insanların arkadaş edinme, başkalarıyla birlikte dost olmak gibi kaygıları yoktur. Başkalarının düşüncelerine önem vermezler, çok fazla konuşmaz, yakınlık ihtiyacı duymazlar. Yaptığımız veya söylediğimiz şeylerin onlar için önemi asla yoktur. Soğuk ve mesafeli ilişkiler kuran insanlar, ne kadar yetkin olurlarsa olsunlar, insanlar üzerinde istedikleri etkiyi yaratamazlar. Etkili olmanın yolu, hem bilgi ve yetkinlik sahibi olmak hem de cana yakın, içten bir iletişim kurmaktan geçer. İnsanın yetkinliği kadar ilişkilerindeki sıcaklık ta önemlidir. İnsan kendini bütün varlığı ile ortaya koyduğunda içtenliği ve iyi niyeti karşı tarafa yansır, adeta sihirli bir etki yaratır. Kendi içlerinde yetkinlik ve içtenlik dengesini iyi tutturmuş insanlar, kendilerinden emin ama kibirsiz görünürler. Eleştirilere açıktırlar ve eleştirileri kendilerini geliştirmek için kullanırlar. Yine güzel bir örnek verecek olursam; “Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez”
“Sonuç olarak;
“Yüreğimizi görmeyenlere en güzel yıllarımızı harcatmayalım, biz bir çok kişinin belkide en güzel hayaliyiz değmeyenlerin hikayesi olmayalım. Soğuk yüreklerden sıcak muhabbetler beklenemez. Vesselam
“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileklerimle..