SELAHADDİN CANPOLAT

YALANLA KURULAN, ZAMANLA YIKILIR….

“Çok kıymetli takipçilerim, değerli okurlarım, sizlerle her hafta olduğu gibi, bugün de insanı insanlığı ilgilendiren yepyeni bir konu ile tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşıyorum..

“Sevgili dostlar;

“Hepimiz kendimize güvenin olmazsa olmaz olduğunu biliyoruz. Kendine güven, insanın kendisi hakkında olumlu ama gerçekçi duruşuyla olmasıdır. Güven insanda bir olgu ve sadeliktir.. Kendimize güven, diğer insanların bize güvenleriyle gelişir. Gerçeği, doğruyu, güzeli, iyiyi bulma çabamız olmalıdır. Bir kişi kişisel gelişim ve kalıcılığı yolunda ilerlemek istiyorsa öncelikle, kendisine değer vermeli, sevmeli, saygı duymalıdır. Kendi değerini bilen insan başkalarının da değerli olduğunun farkında olur. Kendine saygı duyan bir insan, başkalarına da saygı duyar. Sevgi ve emekle oluşmuş benliğimiz bizi mutluluğa götürür. Bilinçli emek ile geleceğimizi planlamalıyız. Bu da kendimize olan güveni arttıracaktır. Bazen insanlar kendilerinden beklenmeyen söz ve davranışlarda bulunurlar. Zaman zaman “Söz doğru ama, söyleyen yanlış” dediğimiz anlar olmuştur. Bazı insanlar kendilerini aşan konularda da iddialı veya ahkâm kesmeye bayılırlar. Oysa ki her zaman bilindiği gibi, herkes bildiği konuda konuşmalı, bildiği işleri yapmalı ve bilmediği konularda susmalıdır. Ama çevremize baktığımızda genelde herkes her şeyi biliyor. Kimsenin ders almaya, nasihat dinlemeye, bilgi repertuarını arttırmaya, geliştirmeye ihtiyacı yok. Sadece Yalan yanlış herkes konuşuyor, maalesef…

“Sevgili dostlar;

“Çıkarları için yalan söyleyenlerin çoğaldığı günümüzde doğruları konuşanı bulmak takdire şayan bir durum oldu. Yalan söylemek, ayıpların en büyüğü, en fenası, insanı üzen, geleceğini, mutluluğunu gölgeleyen, psikolojisini bozan, bütün kötülüklerin başıdır. Hele hele doğruyu eğri gibi göstererek, yalan söylemek gerçekten ahlaksız bir davranıştır. Ancak ucu mutlak birine uzanır. Yalan söylemek, zan altında bırakmak, göz yumulamaz, hoş karşılanamaz. Şurası da bir gerçektir ki, yalan söylemeye alışmış insandan doğruları söylemesini bekleyemezsiziniz. Yanlış anlayan insana da doğruları anlatmak onu ikna etmek çok zordur. Konuşan ne söylerse söylesin, herkes anlamak istediğini anlar. Oysa ki Her doğrunun iki yönü vardır. Birini kabullenmeden önce iki taraftan da bakmış olmak her zaman iyidir. Yalancılar genelde toplumun huzurunu kaçırırlar. Toplumda güven duygusunun zedelenmesine neden olurlar.

“Sevgili dostlar;

“Belli bir yaşa gelmiş insanlar olarak; tecrübelere dayalı olarak baktığımızda genelde şu ifade dikkatimi hep çekmiştir “Yalanla kurulan zamanla yıkılır”. Doğru, dürüst insanlar toplum içinde kendilerine en çok güvenilen insanlar olduğundan saygı, sevgi ve itibar görürler. Doğruluk ve dürüstlük her zaman iyiliği, gerçeği yardımseverliği, sevgi, saygı ve güveni doğurur. Oysa ki, “doğruluk yerine yalanı, dürüstlük yerine sahtekarlığı benimseyenler toplum tarafından mutlaka dışlanır. Sürekli yalan söyleyen ve insanları aldatan kişinin toplumda saygın bir yerinin olması düşünülemez. Kişiyle arasında güven duygusunu ortadan kaldıran yalan ve hile; aileleri parçalar, arkadaşlık, dostluk ilişkilerini zedeler. Kendi çıkarları için yalan söyleyen kişiler, karşısındakini aldatsa da içinde gizlediği gerçek sürekli onu rahatsız eder. Keşke kimse kimseyi kandırıp aldatmasa, kimse kendi çıkarları doğrultusunda birilerine haksızlık yapmasa, yaşam daha güzel olsa… Altın değerinde olan şu ifadeyi asla Unutmamalıyız, “Dürüst insanın hem beden, hem ruhu rahattır.”

“Sonuç olarak;

“Güvenin oluşabilmesi için belirsizlik durumunun olması gerekir. Güvenen insan, diğer insana değer verdiğini gösterir. İçinde yaşanılan toplumda güven düzeyi yüksek ise insanlar diğer insanlara güvenmeyi seçerler. Yalnız kendime güveniyorum, kendimi seviyorum demek bile içimize ılık, sıcak bir duygunun yayılmasına neden olur. Böylece içimizde oluşan enerjiyi olumlu yönde kullanabilir ve asıl benliğimize ulaşabiliriz. Genelde akıl bilgeliğine ulaşmak için benliğimizi sınırlayan düşünce kalıplarından kurtulmamız ve yaşamla uzlaşmamız gerekir. Bilgi kirliliğinin hızla arttığı çağımızda gerçek bilgiye bilimsel bilgiye erişme gereksinimin öncelikle doğması gerekir. Bilim yapmayan bir toplumun veya kişinin bilimsel bilgiye erişim arayışına girmesi pek beklenemez. Bilgiye erişim, bilgiyi amaca uygun kullanım için analitik düşünceye dayalı, sorgulayan bir yapıya sahip olmak gerekir. Bu yaklaşımlara sahip evrensel düşünen aydın bir birey kendine, insanlara ve bilimsel yöntemle elde edilen bilimsel bilgiye güvenecektir. Bizler güvene dayalı bir kültürün oluşması için çaba göstermeliyiz. Kararlı bir insan içindeki bilgelik sayesinde akıllıca bir seçim yapabilir. Zeki insan problemi çözen, Bilge insan ise önleyendir” Güven zor bir duygudur ve insan inandığında güvenir. Ve hep özel ve temiz olan bu duyguda kalmak ister… Vesselammm

“Bir diğer hafta başka güzel konularda buluşmak dileklerimle..

“Kul Selahaddin CANPOLAT”

YALANLA KURULAN, ZAMANLA YIKILIR….

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin