YAŞAR KURŞUN

BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ

Sağlık Bakanım, Sayın Fahrettin Koca, sağlık çalışanları için ne güzel söylemiş,

“Devlet ve Özel Hastanelerde çalışan herkesin işini severek ve güler yüzlerle hizmet etmesi,hastalara büyük moral ve güven verir”

Çok doğru söylemiş, işini çok seven ve merhametli bakanım, Sayın Fahrettin Koca…

17 Kasım 2023 Pazartesi, çok sevdiğim canısı’yı Kanser hastası olduğu için Medical Hospital Hastahanesine götürdüm.(3 haftada bir akıllı ilaç alıyor)

Yine o gün çok kalabalık olduğu için odada değil, bekleme salonunda beklemeye başladım.

O Kanser hastalarını izlemek haliyle üzüyordu beni.

Gözleri nemli bir kız kardeşimiz, Kanser olan annesinin koluna girmiş asansöre doğru gelirken, annesi birden sarsılmaya başlayınca, kızı “hemşire hanım, hemşire hanım”o titrek sesi ile  çağırdı hemşire hanımı.

Semra Orhan hemşire çok süratli bir şekilde hastanın yanına gelip,önce oturtup onunla bir anne bir abla şefkati verir gibi konuşması, hemen

tansiyonunu ölçmesi takdire şayandır.

Tansiyon aletini istediği zaman,oradaki görevi damar yolu açmak olan Gözde Çelik hemşire, çok süratli bir şekilde hemen tansiyon aletini getirmesi ve peçete istedikleri zaman hemen getirmesi harbiden takdire şayandır.

Kanser hastası olan ablamızın bu haline tepkisiz kalamayan bendeniz ayakta olanı biteni gözlemliyordum’ki, hastaların kayıt işlemini yapan Celal Barış kardeşimde hemen yerinden fırlayıp gelmesi ve hüzünlü gözlerle izlemesi görülmeye değerdi.

Annesinin o haline çok üzülmüş olan kızının ağlayan o nemli gözleri beni de duygulandırdı.

Hani derler ya, ” Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar “. Bu güzel Atasözümüze bende şunu eklerim, ” Anne ve Babaya Ağlarsa veya en çok üzülürse evlat üzülür derim”.

Benim dolan gözleri gören Celal kardeşim, abi ne olacak bu halimiz,sen duygusal ben duygusal?

Evet…

Rahmetli hacı Birgül annem hep derdi,”Oğlum senin bu merhametin ölene kadar senden gitmesin.”

Aminnnn canım annem.

Medical Hospital Hastahanesinin işini severek yapan,gülen yüzleri ile bir aile ortamında hissini hastalara veren Onkoloji servisinin çalışanların hepsini yürekten alkışlıyorum.

Buradaki çalışan arkadaşların hepisi, beş yıldız on numara…

Arkadaşlar bu dünya hiç kimseye kalmaz!

İnsanlar yapılan güzellikleri ve yapılan kötülükleri ile öldüğü zaman anılır.

Yoksa,kimse parası çoktur veya zengindir diye anılmıyor değerli okurlarımız…

Güzel yaşamak için insan olmak gerekiyor ve insanca yaşadıkça çevremizde güzel sözlerle anılıyoruz.

İşte 17 Kasım 2023 Pazartesi Medical Hospital Hastahanesi’nde gördüğüm güzel olayı ve o güzel olayın kahramanlarını isimlerini yazarak bahis ettim ve böyle güzel insanların var olduğunu bilsinler herkes istedim.

İnsan olmak mı kolay, insan olmaya çalışmak mı kolay bunu her zaman kendinize sorun değerli okurlarımız.

Şimdi okuduğum, Halife Harun Reşid ile bahçıvan arasında geçen,Bu dünya kimseye kalmaz hikayesini yazarak yazımı sonlandıracağım…

 

Halife Harun Reşid’e, o zamanın Fransa kralı bir gül fidanı hediye etmişti. Harun Reşid, o gül fidanına çok itibar göstererek bahçıvana verdi ve:

– Buna iyi bak. Bahçeye dik. Yetiştiği zaman da ilk çiçeğinden bana getir, dedi.

Bahçıvan gülü bahçeye dikti. Gül çok güzel olmuştu. Aradan zaman geçti, çok güzel bir gül açtı. Bahçıvan gülü koparmak için o tarafa doğru giderken, gülün dalına konmuş bir bülbülün yanık yanık öttüğünü görüp onu seyre daldı.

– Nasıl olsa uçar gider. Ben de ondan sonra koparırım, diyordu. Fakat yazık ki, bülbül bir hayli öttükten sonra gülü darmadağın etti. Bahçıvan çok üzülmüştü.

Ne diyecekti şimdi padişaha…

Doğru padişahın huzuruna çıkıp meseleyi anlattı ve üzüntüsünü bildirdi. Halife üzülmemesini söyledikten sonra:

– Bu dünyaya etme bulma dünyası derler. Bu dünya bülbüle de kalmaz, canın sağ olsun, dedi ve bahçıvanı affetti.

Aradan zaman geçti. Bahçıvan bir gün o bülbülü bir yılanın yutmakta olduğunu görüp doğru halifenin huzuruna çıkıp vaziyeti anlattı.

– Efendim, keramet gösterdiniz. Hakikaten dünya bülbüle kalmadı, dedi.

Padişah yine aynı sözleri tekrarlayarak:  Bu dünya yılana da kalmaz. O da bir gün belasını bulur, dedi.

Bir gün o yılan bahçe sulamakta olan bahçıvanın ayaklarına doğru hücum etti. Bahçıvan yılandan daha çabuk davranıp elindeki kürekle yılanı ortadan ikiye böldü ve öldürdükten sonra halifenin huzuruna çıkıp meseleyi anlattı.

Halife yine aynı şekilde: Bu dünya sana da kalmaz. Sen de bulursun bir gün belanı, dedi.

Olacak ya, bir suçundan dolayı padişah bahçıvana kızıp idamına karar verdi. Cellatları çağırdı, bahçıvanı ellerine vererek kellesini kesmelerini söyledi. Cellatlar adamı alıp götürdüler. Fakat hüküm infaz edilmeden önce bir isteği olup olmadığını sordular.

Bahçıvan: Var bir isteğim ama onu ancak padişaha söylerim, başkasına söylemem hiçbir mana ifade etmez, deyip padişaha götürmelerini istedi.

Bahçıvanın bu isteği cellatların çok acayibine gitmişti. Durumu halifeye haber verdiler. O da görüşmeyi kabul edip ne diyeceğini sordu.

Bahçıvan: Sultanım, mesele malumunuzdur. Bu dünya bülbüle, yılana ve bana kalmadığı gibi sana da kalmayacak. Sen beni en ufak bir sebepten cellatlara teslim ettin. Bu yalancı dünyanın sana kalacağını mı sanıyorsun. Bu dünyaya etme bulma dünyasıdır, derler diyen sendin, dedi ve söyleyeceğinin bundan ibaret olduğunu bildirdi.

Bu hatırlatma halifeye çok tesir etmişti.

Bu adamı öldürüp de elime ne geçecek? Diyerek adamı affetti. Adam da bu şekilde ölümden bir müddet için kurtulmuş oldu.

Evet..

Sözün özü,

Unutmayalım,yaptığımız işi zevkle yapmalı ve kalbimizde iyiliği,merhameti hiç kaybetmeyin bu dünya hiç kimseye kalmaz değerli okurlarımız .

Saygılarımla…

BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin