Çok değerli okurlarımız, her zaman derim işini seven ve zevkle yapan insanları çok seviyorum. Yaptığı işler ile topluma faydalı oluyorsa bir insan hep takdir edilmelidir. Elazığ’ın en çok okunan ve gündemi belirleyen Haberkent Gazetesi olarak canım, Türkiye’min her yerinde çok değerli okurlarımız var. Bu okurlarımız her zaman yanımızda oluyorlar.
Kah övgüleri, kah eleştirileri ile çalışma şevkimizi artırıyorlar.
Başkent Ankara’da değerli bir okurumuz Özlem Gürbüz, Ramazan ayının bereketi ile çok anlamlı bir yazı yollamış. Özlem kardeşim İki üniversite mezunu.
Ankara Üniversitesi / Turist Rehberliği ve Ankara Üniversitesi/Hindoloji mezunu.
Böyle yazmayı seven genç kardeşlerimize imkanlar dahilinde şans vermek gerekir diye düşünen birisiyim.
Evet bu hafta, Özlem Gürbüz kardeşimin yazısına yer vereceğim…
Ne güzel bir ay bu ay değil mi? Suç oranlarının yok denecek kadar en aza indiği bir ay. Bundan güzel daha ne olabilirdi ki! Zina, küfür, iftira, kıskançlık ve daha nice kötülüklerin bir süre de olsa durduğu veya azaldığı bir ay. Ne de kutlu bir ay…
Fakat 2020’den beri, Pandemi çıktı çıkalı eski Ramazanların tadı kalmadı. Herkes herkesten uzaklaştı gibi. İnsanlar birbirleriyle kucaklaşırken bile tereddütlü olmaya başladılar. Şüphelerle beraber mesafeler de arttı. Herkes herkese ”acaba hasta mı?” gözüyle bakar oldu. Toplum içinde hapşırırken ve öksürürken bile yanlış anlaşılmaktan korkan bir millet olduk.
Çocukluğumdaki Ramazanlar ne de güzeldi. Cıvıl cıvıldı herkes. Bir evdeki iftara iki-üç aile birden davet edilirdi. Kalabalıktık ama mutluyduk. Oysa Pandemi dönemindeki bu Ramazan ayları, yerini sadece daha az insana ve daha çok şüpheye bıraktı. Biter mi, geçer mi bu günler derken deprem felaketi ile karşılaştık. Yani anlayacağımız gibi bu sene de farklı bir felakete gözümüzü açtık. Umut ediyoruz ki bu günler de geçecek, evet geçecek ama biliyoruz ki geride bıraktığı acılar hep olduğu yerde kalacak.
Gel gelelim bu kutlu ayın yorumlanışına…
Ramazan ayında tutulan oruçlar, aslında bir nevi sözden ibarettir. Yani niyet ederek Allah’a söz vermektir ve o sözü de iftara kadar tutmaktır. Bu söz öyle bir sözdür ki, sahurdan iftara kadar harama bakmak, haram yemek, kötü söz söylemek ve kötüye işaret eden neler varsa hepsinden sakınmaktır. Sadece açlıktan ibaret değildir Oruç, nefsi de terbiye etmektir.
Bizler aslında kendimize sormalıyız; Ramazandan Ramazana mı yoksa her zaman mı Müslüman olduğumuzu hatırlıyoruz?
Oysa Ramazan ayı, Müslüman olduğumuzu hatırlatmaktan da ziyade bizleri kötü düşüncelerden alıkoyarak İnsan olduğumuzu bize hatırlatıyor.
Birbirlerine haksızlık yapan insanlardan kimileri birbirleriyle helalleşip barışırken, kimileri de sadece birbirleri ile helalleşip yollarını o şekilde ayırıyorlar. Her iki yol da doğru olandır. Sonuç itibariyle vicdan muhasebesinin de yapıldığı bir aydır Ramazan ayı. Bir insanın kalbinde ”vicdan” kavramı yer edinmişse o insan, gerçek bir insan olmayı başarmıştır.
Ramazan ayını hakkıyla geçirmemiz dileklerimle… Cümleten Hayırlı Ramazanlar olsun. Bereketli Sahurlarınız ve İftarlarınız olsun.
Saygılarımla…