Öncelikle, geçen hafta yazdığım “31 Mart Yerel Seçimleri” için büyük bir ilgili görmesi, güzel övgüler ve azıcık eleştiriler ile beni çok mutlu ettiniz değerli okurlarımız…
İnşallah, seçime bir hafta kala yine bir seçim yazısı yazacağım. Özellikle kararsız olan ve hangi partiye oy verelim diyenler için güzel bir yazı olacak.
Evet,bu haftaki yazımıza dönelim.
Yalancı şahitlik, fitne ve İftira son derece tehlikeli, toplumu tahrip edici özellikleri olan olumsuzlukların başında gelmektedir. Yalancı şahitlik, ve iftira sonucunda insanlar arasındaki sevgi ve dostluk bağları yok olur, dayanışma gücü ortadan kalkar değerli okurlarımız. İnsanlar birbirine güven duymaz olurlar. Bu güvensizlik, bir toplumun sosyal hayatını tamamen felce uğratan yıkıcı bir etki yapar maalesef.
Bile bile yalan yere şahitlik yapmakta en büyük günahlardandır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde :”Yalancı şahidlik yapan, kıyamet gününde ateş kendisine hak oluncaya kadar iki ayağı üzerinde bekleyecektir.”
Konumuz ile ilgili bir Yahudi, Yalancı şahitleri ve Müslüman arasında geçen bir olayı yazarak yazımı sonlandıracağım…
Vakti zamanında Yahudi’nin devesi kaybolur. Yahudi bir Müslümanı göstererek, “Benim devemi bu adam çaldı, şahitlerim de var” diyerek Hz. Peygamber’e (sav) başvurur. Getirdiği yalancı şahitler de dört koyu münafıktır.
İşin iç yüzünü tam manasıyla bilmeyen sevgili Peygamberimiz (s.a.v) görünüşe göre davacı olan Yahudi ve dört şahidini dinledikten sonra Müslümanın cezaya çarptırılmasına karar verir. Karar Müslümanın eli kesilecektir…
Bu karar karşısında hayretten dona kalan Müslüman hiç de yapmadığı bir şey konusunda dayanamayıp başını göğe kaldırdı ve ellerini açarak Allah’a şöyle yalvarır;
“Ey Allah’ım! Gerçek durumu sen iyi biliyorsun. Bu deveyi ben çalmadım. Bu, benimdir. Alçakça bir iftiraya kurban gitmek üzereyim.”
Ardından Hz. Peygamber’e (sav) dönerek “Ey Allah’ın elçisi! Verdiğin karar görünürde doğrudur. Fakat işin iç yüzü bu değildir. Bu durumu deveden sorarsanız gerçeği öğreneceğinizden eminim” der.
Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) deveye dönerek “Ey deve, söyle bakalım. Senin sahibin kimdir?” diye sorar. Deve dile gelerek gayet açık bir şekilde, “Ey Allah’ın elçisi! Ben aleyhinde karar verdiğiniz bu Müslümanın malıyım, sahibim odur. Yahudi’nin getirdiği kimseler de yalancı şahittirler” diye konuşur.
Bu durum karşısında duygulanan Hz. Peygamber (s.a.v.) Müslümana dönerek, “Ey Müslüman! Sen hakkında bir devenin konuşmasına sebep olabilecek kadar ne gibi iyilik işledin. Söyler misin?” diye sorunca Müslüman şu cevabı verir: “Ey Allah’ın elçisi! Ben ömrüm boyunca geceleri sana on defa salâvat getirmedikçe yatağa yatmam.”
Olayın aydınlığa kavuşması karşısında içi ferahlayan sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) sözlerini şu ibret dolu sözleriyle noktalar:
“Ey Müslüman! Şu ilahi tecelliye bak ki, bana getirdiğin salâtü selâm sayesinde bu dünyada ellerini kesilmekten kurtardı, öbür dünyada da Cehennem azabına uğramaktan kurtulmuş oldun.”
Rabbim bizleri, yalancı şahitlik, fitne, iftira ve benzeri kötülüklerden uzak duranlardan eylesin.
Saygılarımla…