Bir zamanlar bir kaç toptancısı vardı bu şehrin. Dükkan ve depolarında adım atacak yer bulamazdınız. Yürürken içeride bir şeylere çarpmamak için adım seçerdiniz, yer yer kıvrılarak geçerdiniz. Ailecek alışveriş diye bir şansınız yoktu.
Hangi mucidin eseridir bilmem ama sonrasında AVM’ler türedi. Mağazalar dekoratif ve ferah, ürünler raf raf, sunumlar gayet şık. Bir ilde bir kaç dükkanla sınırlı olan toptancılığın aksine şimdi Salıbaba ve varoşlar hariç her mahallede onlarca AVM var.
Bir üst klasman iş merkezlerini ihtiva eder. İş merkezleri AVM’lerle beraber yemek, eğlence, otel vb. sektörleri de barındırırlar.
Şimdi toptancı, AVM, iş merkezi zincirini kasaba, şehir ve metropollere uyarlayalım. Bir toptancı çok iyi, çok büyük, çok sevilen, çok işlek bir dükkan olabilir. Yapısal dinamikleri müşterinin içeriyi gezip, dolaşıp rafları incelemesine, bir sakız alacak birinin ya da bir çocuğun oraya girmesine uygun değildir. AVM’ler her yönüyle sizi cezbedebilirler ama ilanihaye alış veriş dışında bir işe yaramazlar. Sürekli de alışveriş yapılmaz. İş Merkezleri alış verişin dışında eğlenme ve konaklamaya da uygun olduklarından daha üst bir ligi temsil ederler.
Resmi olarak il ya da büyükşehir olmak için nüfus baz alınır. Reelde şehir ya da metropol olmayı eğitim ve üretim merkezleri, yollar, binalar, yapısal dinamikler, spor ve yaşam alanları, yaşam kültürü gelişimleri belirler.
Deprem ölüm ve acı dışında bize ilk defa ciddi bir şehirleşme imkanı sundu. Başkanımızın vizyonu, milletvekillerimizin bürokratlarımızın gayreti, STK’larımızın yalakalığa dur diyen azmi şehir olmak yerine büyük kasaba olmayı tercih etmemize neden oldu.
Her daim yolsuzluk sorunumuz vardı. Yöneticilerimiz bu konuda inanılmaz işler çıkarıyorlar . Yollarımız kaplanmaya, yamanmaya muhtaç buna duyarı olan yok ama yolsuzluğa yol bulup tüm vurgunları yasal kılıflara sokmakta herkes çok başarılı.
Kimi neyle suçlamaya çalışırsanız çalışın o ak çıkar siz çamurcu.
Sözcü’nün yazısında Elazığ Kent Meydanı için 42 milyona verilen ihalede eksikler için 35 milyonluk bir ikmal ihalesi daha veriliyor. Göz var nizam var 42 milyonluk bir ihalede 35 milyonluk ikmal hangi vicdanlının olurudur? Bu tarz ihalelerden şüphe duyanlar da muhalif addedilip suçlu ilan ediliyorlar?
PTT Meydanı kaç ihale oldu kaça gitti kaça bitti bunu da bir açıklayan çıkar umarım.Yine defalarca yazdığım Ellysium İş Merkezi burda firma lehine imar değişimi tam olarak firmaya ne kattı devletimize ne yarar sağladı bunu da bilmiyoruz.
Stadyum! Ellysiumu yapan firma Stadyumu da yapıyor. Ellysium bu kadar kompleks olmasına rağmen iş merkezi kısmı epey zaman önce bitti ama stadyum bir türlü bitmek bilmedi. Sürekli işler uzuyor. Hem stadyumda hem Belediyemizin ihalelerinde ihale farkları milletin cebinden alınıp firmaların kasasına hediye ediliyor.
Tüm bu işler bu haksız hak edişler yasal kılıfa uydurulmuş olduğundan işler yasal oluyor. Yasal ama vicdani ya da ahlaki değil.
İşin tuhaf kısmı bu da yetmiyor. Bürokratlarımız işin uzaması uğruna vekillerimizin himayesinde sermayedarlara kurban ediliyor.
Şimdilerde iklim kaynaklı su ve yol sorunumuz var. Yöneticilerimizin farkındalığını bilmiyorum ama şehir merkezindeki çalışmalardan kaynaklı trafik sorunu dışında bizim ciddi ciddi yolsuzluğumuz var.
Çevre yollarımızdaki trafik akışında acayip bir artış var üstelik daha da artmaya devam edecek. Bu artış beraberinde kavgaları, kazaları ve ölümleri getirecektir. Bu durum zamanla bizi acılara boğacak şehrimizi kasaba kılacaktır.
Şimdiden bu konuya dikkat çekiyorum. Araç trafiği üstel bir biçimde artmaya devam ederken yollarımızın akışkanlığını dizaynı ve yeni alternatif yolların açılması Aksaray, Hicret mahalleleri dışında yok denecek düzeyde.
İşler bütüncül düşünülememekte, olgular küçük müteahhitlik aklıyla değerlendirilmekte. Yeni caddeler açılmasına rağmen otobüs güzergahları her meskun mahalle hitap edememekte. Her yerde Ulukent’ten Karşıyaka’ya kanal boyu parkı reklamı varken kanalın hemen üstü sanki ilimiz belediye sınırları dışında. Viran, harap ve bitap durumda.
Zamanla idrak ettim ki iyi bir katlı kavşak ancak ve ancak iyi mühendislik bakış açısına sahip cesur yöneticilerin yapabileceği bir inşa faaliyetidir.
Şehir merkezinde günden güne kangrene dönen itfaiye kavşağının sürücülerin yanısıra yayalar açısından da artık çok ciddi tehlikeler içerdiğini göremeyen bir yönetim var. Üzülüyorum ve esefle kınıyorum.
Bu şehrin sorunlarını çözecek irade şehre doğu batı eksenli değil, kuzey güney, doğu batı eksenli bakabilmeli.
Her inşa yetkilisi mühendis olmak zorunda olmasa da bir yerel yönetici kesinlikle mühendislik bakış açısına sahip olabilmeli.
Hulasa biz böyle sorgusuz, sualsiz olursak yöneticilerimizin en başarılı olacağı iki alan yolsuzlukları yoluna koymak, basın ve STK’ları satın almak olacaktır.
Gözümüzü açtığımızda da bu şehrin büyük bir kasaba olduğunu, toptancılıktan hiç çıkmadığını üstelik zarar eden bir toptancı olduğunu göreceğiz. Ne AVM, ne de İş Merkezi olmayacağız. Hiç bir zaman kentlileşemeyeceğimizi, metropol olmanın hayal olduğunu idrak edeceğiz.
Bu günden Elazığ’a sahip çıkarsak, kenti batı eksenine mahkum etmeyip doğu batı, kuzey güney eksenine taşırsak, Pertek Köprüsünü de yaparsak bu şehir bir metropol olur. Doğunun birincisi Türkiye’nin bir incisi olur.