Kanal İstanbul tartışmalarının ayyuka çıktığı ve devam edeceğini düşünerekten, bu tartışmanın ateşine onun taşımayacağım. Sakarya nehrinin suyu ile söndüreceğim inşallah.
Evvela şunu belirtelim: Marmara denizi ile Karadeniz arasında İstanbul boğazının dışında bir bağlantının, T.C. Devleti açısından gerekliliği varsa ki bunu da devlet büyükleri bilir.
Cevap evet ise o zaman nasıl, ne zaman, nereden, gibi sorularla bu kanalın yapılmasına
TMMOB ve STK el ve gönül birliğiyle kollar sıvanarak çalışılmalıdır.
Şu andaki itirazlar, sanırım ki, kanal İstanbul içindir. Aklı başında bir devlet büyüğü ve siyasetçi Marmara ile Karadeniz birleşmesin demiyor ve demez!
O zaman hükümet eden büyüklerimiz. Küçüklerinin sözlerine de kulak tıkamamalıdır. Körfez ile sapanca gölü arası kuşbakışı olarak 18 km, sapanca gölü ile Sakarya nehri arasındaki kuşbakışı uzaklık 5 km’dir körfez ile Sakarya nehri arasındaki kara uzunluğu toplam
23 km. bu iki yer arasındaki en yüksek rakım ise 45 metredir. Mesafenin kısalığı ve rakımın düşüklüğü hafriyat miktarını azaltıyor.
Yani uzaklık ve rakım olarak coğrafik şartlar çok müsait. O zaman kanal İstanbul’un yerine
Körfez-Sakarya kanalı yapalım. Merhum Necip fazıl Kısakürek’in Sakarya şiirinde dediği gibi; yüzüstü çok süründün ayağa kalk Sakarya” mısrasını“Yüzüstü çok süründün, kanala dön Sakarya” şekline çevrilir.
Böylelikle İstanbul’a karayolu geçişleri kontrol altına alınmış. Körfez kirliliği Sakarya ve Karadeniz suyu ile temizlenmiş. İstanbul boğazı sadece turistik gezi gemilerinin geçiş alanı olur. Saroz körfezinden ege denizi ile Marmara denizi bağlantısı sağlanırsa ballı kaymak olur.
Saroz kanalının batısı ile Sakarya kanalının doğusu ayrı bir bölge olur ve özel statüsü olur.
Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kocaeli,
Sakarya ve İstanbul illerini kapsayan özel statülü münhasır ekonomik bölge (MEB) haline gelir.
Selametle… AKÖ
