HAC İBADETİNİ GÜNCELLEMEK, ZARURETTİR (6)

HACCIN VAKTİ (HAC AYLARI)

Yüce Allah, haccın vaktiyle ilgili şöyle buyurmaktadır: “Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda hacca niyet ederse, hac esnasında kadına yaklaşmak, günah sayılan davranışlara yönelmek, kavga etmek yoktur. Ne hayır işlerseniz Allah onu bilir…” (Bakara suresi, 197)

Görüldüğü gibi Kur’an, sadece birkaç gün değil, birkaç ay içerisinde hac ibadetinin yapılabileceğine imkan tanımaktadır. Bu aylar, çoğunlukla Şevval, Zilkade ve Zilhicce olmak üzere üç ay olarak kabul edilmektedir. Şevval ayı yerine muharrem ayını kabul edenler de olmuştur. (Bak. Zadul Mead ve Bidayetül Müçtehit ilgili mad.)

Diğer bir ayette; “Sana doğan aylardan sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için belirlenmiş vakitlerdir…(Bakara 189) derken, ayların hac için belirlenmiş vakitler olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ayetler hac ibadetinin birkaç gün içerisinde değil, birkaç ay içerisinde yapılabileceğini göstermektedir.

Başta şunu hatırlatalım ki din, problem teşkil etmek için değil, problem çözmek, hayatı düzene sokup kolaylaştırmak ve insanların mutluluğunu sağlamak için gelmiştir. Dinde zorluk değil, kolaylık esastır. O bakımdan, “ne pahasına olursa olsun, ne kadar sınırlama getirilirse getirilsin, her yıl ne kadar hac zayiatı verilirse verilsin, hacda değişiklik yapılamaz” diyerek Müslümanları geleneğe kurban vermeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Halbuki gelenek yerine yüce Allah’ın buyurdukları esas alınsa ve hac aylarında gruplar halinde Müslümanlar hacca gönderilmiş olsa, Müslümanlar kotalardan ve kuralardan kurtularak istedikleri ayda hac etme fırsatını bulacaklardır.

Evet, din/İslam; adaleti sağlamak, insanların hayatlarını düzenlemek, kolaylaştırmak ve her türlü engelleri kaldırmak için Allah tarafından indirilmiştir. Resuller dahil hiç kimsenin insanların inanç ve ibadetlerine engel olmaya, özgürlüklerini kısıtlamaya ve zorluklar çıkartmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Kaldı ki Kur’an’da, “Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez” (Bakara 185) buyrularak, her konuda kolaylıklar sağlanmasına vurgu yapılır.

Evet, hac ibadeti sosyal ve ekonomik imkanlara bağlı olduğu için, tüm koşullar ve imkânlar çağın konjonktürüne göre güncellenmesi gerekir. Allah’ın bizden istediği, “ne zaman ve nasıl” gitmemiz değildir. Bizden istenen, insanların hac ibadetini yerine getirebilmeleri için engelleri kaldırmak, gidiş dönüşleri kolaylaştırmak, maksadı hakkında bilinçlenmek, yasaklara daha dikkat etmek, M. haram ve çevresini temiz tutmak, Allah’ın ihsan ettiği nimetlerden faydalanmak ve ihtiyaç sahiplerini de yararlandırmaktır. (Hac 25-29)

Bilinmelidir ki dinde (ve dolayısıyla hacda) aslolan araçlar değil, amaçlardır. Hac ibadetinde amaç, Kabe’yi ziyaret edip Allah’ı tazim etmektir. M. Haram’a giderken, yaya veya binek araçları ile gitmek önemli olmadığı gibi, şu veya bugünde gitmek de önemli değildir. Zaten Rabbimizin de “şu ayda, şu günde evimi tavaf edin” diye bir bildirimi yoktur. Aksine, “hac belirli aylardadır” buyurarak, haccın farklı zamanlarda yapılabileceğine imkan vermiştir.

Tabi bazı kimseler, “Muhammed as ve beraberindeki Müslümanlar, 632 yılında Zilhicce ayının 9-12 günlerinde hac ibadetini yerine getirdiler; dolayısıyla bu günler dışında hacca gidilemez” diyebilirler; ancak bu iddia hiçbir kıymet ifade etmez; zira ne Allah, ne de elçisi “bu günler dışında hac edilemez” şeklinde bir beyanatları yoktur.

Kabul etmek gerekir ki “gün dayatması” milyonlarca insanın hac etmesini engellemekte ve maddi-manevi sıkıntılara sebebiyet vermektedir. Düşünün! Yüz sene sonra Çin ile Hindistan (üç milyar) Müslüman olsa ve Müslüman nüfus beş milyara çıksa, “biz, Zilhiccenin 9-12 günleri dışında kimseyi alamayız ve ancak toplam iki-üç milyon kişiyi kabul edebiliriz” mi diyeceksiniz?

Yahut, inandığınız Allah, “Zilhiccenin 9-12 günleri dışında kimseyi almayınız. Hac ibadetini yapan yapar, yapmayana yapılacak bir şey yok” der mi? Eğer öyle ise, niçin “bütün insanları hacca çağır” (22/27) demektedir?

Yine bazı kimseler, “Hac Arafat’tır” rivayetine dayanarak, hac aylarına karşı çıkabilir; ancak bu rivayet, başka aylarda haccın yapılamayacağına delil teşkil edemez. Elbette haccın rükünlerinden biri de Arafat’ta vakfedir ve bu vakfe ayetle sabittir; (Bakara suresi, 198) bu anlamda hiçbir sorun yoktur ve zaten Arafat zaten yerinde durmaktadır. Hangi ayda giderseniz gidiniz, ilk gün Arafat ’ta vakfe yaparsınız. Buna hiçbir engel yoktur.

Unutmayalım ki Allah, her konuda iddia sahiplerinden kanıt/delil ister. Dolayısıyla “Zilhiccenin 9-12 günleri dışında hac ibadeti yapılamaz” diyen bu yasaklayıcı zihniyet, iddialarını ispatlamakla yükümlüdür.

Şimdi bir kez daha düşünelim! Allah’ın kolaylık ilkesini dikkate alarak, hac ibadetinin önündeki her türlü sıkıntı ve engelleri kaldırmak mı vazifemiz, yoksa ne pahasına olursa olsun, Zilhiccenin 9-12 günlerinde ısrar ederek geleneği koruyarak Müslümanları engellemek mi? Evet, bu geleneği sürdürerek milyonlarca Müslümanı engellemek akıl tutulmasıdır ve dolayısıyla dinin amacını anlamamaktır. Unutmayalım ki sıkıntılar ancak BASİRET ile çözülür.

İnanıyorum ki Resulullah as bugün çıkıp gelse ve Müslümanların “zaman” mefhumundan dolayı hacca gidemediklerini görse, çok ama çok üzülecektir.

Selam ve muhabbetlerimle…

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
HAC İBADETİNİ GÜNCELLEMEK, ZARURETTİR (6)

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin