İSRAFTAN KAÇINMALIYIZ

Rahmet, bereket ve mağfiret iklimi olan Ramazan ayının  yarısına geldik. Ramazan ayının feyzinden faydalanmak için bu ayda yaptığımız ve yapacağımız ibadetlerin Allah indinde makbul olmasını diliyorum. Ancak insan olarak özellikle Ramazan ayında yaptığımız oruç ibadetinin yanı yaşadığımız açlık ve susuzluğun dürtüsü olarak gözümüzün her gördüğünü gönlümüz çekiyor ve alıyoruz. Akşam iftar sofrasında açılan oruç ve için bir bardak su ile bir kase çorbanın ardından gün içinde yaptığımız alışverişlerin ne kadar yanlış olduğunu görüyoruz. Ama aynı yanlışı ertesi günde yapıyoruz. Normalde iki ekmek aldığımız evimize bu ay günde dört beş adet farklı çeşitte ekmek alıyoruz. Sonuç bu ekmekler tüketilmediği için kalıyor ertesi gün yine aynı hatayı yapıyoruz.

İsraf, herhangi bir konuda aşırı gitmek, doğru ve gerçek olandan sapma, meşru sınırların ötesine geçme; imkanları ve sahip olunan değerleri, gerekli görülen yerler dışında veya gereğinden fazla harcama anlamına gelmektedir. İsraf konusunun seçilmesindeki öncelikli hususlar şunlardır:

Can, mal, çevre, ömür, zaman, vb. maddi ve manevi değerlerin kontrolsüz kullanılarak israfının önlenmesine yönelik bilgilendirme ve farkındalık oluşturmak.

Sıfır atıklı sofralar, sahip olduğumuz nimetleri ihtiyacımız ölçüsünde kullanıp, arta kalanları fakir, yoksul vb. kişilerle paylaşma üzerine bilinçlenmeyi sağlamak.

İslam’da israf, ayet ve hadislerle yasaklanmıştır.

“…Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (A’râf, 7/31).

“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere saçıp savurma. Zira böyle saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise, Rabbine karşı çok nankördür.” (İsrâ, 17/26-27)

Hz. Peygamber (s.a.s.) de; “Kibirsiz ve israf etmeden yiyiniz, içiniz, giyiniz ve sadaka veriniz.” (Buhârî, Libas, 1; Nesâî, Zekât, 66.) sözü ile israfın yasaklığını ifade buyurmuştur.

Yeme-içmede; giyim-kuşamda, zamanın ve kaynakların kullanımında ülkemizde ve dünyada çokça israf yapılmaktadır. Söz gelimi ülkemizde yıllık 214 milyar Türk Lirası gıda israfı yapılmaktadır. İnsanlar günün 8 saatini uykuda, 2 saatini TV başında geçirmekte mesai saatleri ve diğer zaman dilimlerinden kendine ve ailesine vakit ayıramamaktadır.

İslâm’a göre, evrendeki her şey Allah’a aittir. İnsanların elde ettiği mal ve mülkün hepsi O’nundur.

Yüce Allah, insanla birlikte yeryüzü ve çevresinde, bütün canlılara yetebilecek ölçüde rızık ve nimet de yaratmıştır. Kâinattaki her canlının rızkı, Yaratan tarafından lütfedilmiştir. Ayrıca yeryüzü ve çevresi yaratılanların geçimini temin etmeye elverişli bir biçimde yaratılmıştır. İnsanlar, Allah’ın kendileri için yarattığı rızık ve nimetleri, meşru yollarla elde etmek suretiyle yararlanabilirler.

Meşru yollarla elde edilen mal ve servetin harcanması veya tüketiminde de meşru ölçüler çerçevesinde hareket etme zorunluluğu vardır.

İslâm’da, harcama ve tüketim israf değil iktisat, diğer bir ifadeyle verim ekonomisi temeline oturtulmuştur.

İsraf sadece fertlerin değil, toplumların çöküşünde de en önde gelen etkenlerden birisidir. Bu bağlamda İslâm, mensuplarını kendilerine gerek fert, gerekse toplumsal bazda verilen değerlerin israf edilmemesi konusunda uyarmıştır.

İslâm’da mal yığmayı düşünen ve servetlerini tembelce ellerinde tutanlar da tasvip edilmemişlerdir. Zira böyle bir tutum, malların âtıl durumda kalmasına ve dolayısıyla da kaynak israfına sebep teşkil etmektedir. İslâm, israfın önlenmesi için kişileri manevî yönden de motive etmiştir. Verilen her nimetten sorguya çekilme yaptırımı, israfın önlenmesinde önemli bir etkendir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İSRAFTAN KAÇINMALIYIZ

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin