BEREKET NİÇİN KALMADI?

Teknoloji ve bilimin giderek hızla geliştiği ve bunlara paralel olarak üretimin kolaylaşarak çoğaldığı zamanımızda hala daha insanların önemli bir bölümünün geçim sıkıntısı içinde olmaları, hayatlarını yardımlarla veya borçlarla sürdürmeleri ele alınması gereken çok önemli bir konudur.  Gelir dağılımındaki adaletsizlik, vergilerin çokluğu, refah seviyesinin tabana yayılmaması, ekonomik dengelerin çalışanlar, sabit ve dar gelirliler ve yoksullar aleyhine bozulması ve benzeri nedenler geçim sıkıntısı için bir gerekçe gösterilse de meselenin temelinde var olan “bereketsizlik” nedense pek gündeme gelmemektedir. Bereket,  Yüce Rabbimizin bize bahşetmiş olduğu her nimet için lütfettiği bolluktur, faydadır, mutluluk ve hayırdır ki, bundan dolayı malın, evladın veya ömrün çokluğu değil bereketli olması daima arzu edilmiş ve O’ndan hep hayırlısı istenmiştir.

Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının toplumun en önemli gündemini oluşturması nedeniyle “bereket” kavramı üzerinde iyice düşünüp kendimizi ciddi bir muhasebeden geçirmemiz gerekiyor. Alış verişlerimizde, soframızda, kesemizde, bütçemizde, vaktimizde ve hayatımızda hiçbir bereketin olmadığını sıkça konuşuyor ve tartışıyoruz. Niçin hiçbir şeyin bereketi yok, neden birçok şeyin mahrumiyetini yaşıyoruz? Bu konuyla ilgili Yüce Rabbimizin ve Kutlu Elçisi (S.A.V.)’in emir ve uyarılarını dikkate alıp gereğini yerine getirirsek bu darlıktan ferahlığa çıkacağız inşallah.

Tanzimat döneminden itibaren hızla Batılılaşan toplumumuz Avrupa’nın adet ve uygulamalarıyla yavaş yavaş İslam’dan uzaklaşarak yanlış bir yola girmiş oldu ki,  bunların başında yemek ve beslenme alışkanlığı gelmektedir. Tanzimat öncesinde günde sabah ve akşam olmak üzere iki öğün yemek yiyen insanımız öğleni de ekleyerek öğünleri üçe çıkardı ve bu da beraberinde hem gıda tüketimini artırdı hem de insanların daha çok yemek yemesi nedeniyle sağlık sorunlarının artmasına neden oldu. Ayrıca önceleri toplu halde yenen yemeklerin bireysel servis edilmesi veya ayrı ayrı herkese sofra hazırlanmasıyla  hadisi şerifte belirtilen “bereket” kaçırılmış oldu. “Yemeği, toplu olarak yemekte bereket vardır.” [İbni Mace] hadisine muhalefet ederek yemeklerin bereketinden mahrum kaldık. Burada bereketi sadece bolluk olarak anlamamak lazım,  bolluk yanında yenilen şeylerin faydalı ve şifalı olması da önemlidir. Ayrıca çoğumuzun unuttuğu veya bilmediği: “ Besmele ile yenen yemek bereketli olur. “ (İbni Mace) sünnetini de terk etmemiz nedeniyle yine bereketten, faydadan ve şifadan mahrum kaldık. Bize hayatımızın her anında güzel bir örnek olarak gönderilmiş olan Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in her emrinde nice hikmetler ve faydalar vardır ki bunlara uyanlar bahtiyar, uymayanlar ise bedbaht olurlar. Yine O’nun: “Bereket, yemeğin ortasına iner. Onun için kenarından yiyin, ortasından yemeyin!”  [Tirmizi] uyarısın da dikkate almamız gerekir. Yine aynı şekilde: “Yemekten önce ve sonra, elini yıkayanın evinin bereketi artar!” sünnetini ihmal edenlerimizin de çok olduğunu üzülerek belirtelim.

Günümüzde büyük bir sıkıntı içinde olan ticaret erbabının da uyması gereken ilahi ve nebevi uyarılar vardır ki bunlardan: “Ticarette bereket vardır, ticarete yalan, hıyanet karışınca bereket gider.” [Buhari] hadisindeki uyarıya da dikkat edilmesi gerekir. Bereket için Kur’an okumanın önemini vurgulayan:  “Kur’an okunan evin bereketi artar. Kur’an okunmayan ev, bereketsiz olur. [Darimi] hadisi şerifini de dikkate alarak mutlaka her gün evimizde Kur’an okumaya önem verelim.

“Bereketsizlik sebeplerinin en büyüğü Allah’a isyan etmektir ki, Allah Resûlü (s.a.v) bir hadisinde “kul, işlediği günah sebebiyle rızıktan mahrum olur” buyurmuştur. (Ahmed bin Hanbel, Müsned )Bereketsizliğin diğer bir sebebi yalan, aldatma ve hiledir. Bir kimse yalan söyleyerek, başkalarını aldatarak görünüşte bir şeyler kazanabilir ancak bu kazanç, tıpkı şişen bir balon gibi bir zaman sonra patlamaya ve yok olmaya mahkûmdur. Allah Resûlü (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Alıcı ve satıcı [akit yaparken] birbirine doğru söyler ve [hiçbir şeyi gizlemeden açıklamaları gereken şeyleri] beyan ederlerse yaptıkları alışveriş [her ikisi için de] bereketli olur. Eğer birbirlerinden bir şeyler gizlerler ve birbirlerine yalan söylerlerse yaptıkları alışverişin bereketi ortadan kalkar.” (Buhârî, “Buyu’”, 16; Müslim, “Buyu’”, 9) Yine haksız kazanç elde etmek en büyük bereketsizlik sebeplerinden biridir. Haksız kazancın içine faiz, rüşvet ve kumar başta olmak üzere her türlü kazanç yolları girer. Rabbimiz faizin görünüşte bir artış olduğunu ama gerçekte malın bereketini tüketen bir virüs gibi olduğunu şu âyetlerde haber verir: “Allah faizi mahveder [faizli kazancı tüketir], sadakaları [ve zekâtları] ise [bereketlendirerek] arttırır.” (Bakara Suresi, 276.Ayet) Bu konuda: “Kim bir malı haklı bir sebeple elde ederse onun malı bereketlenir. Kim de haksız yolla bir mal elde ederse onun durumu yiyip yiyip doymayan kimsenin durumuna benzer.” (Müslim, “Zekât”, 121; İbn Mâce, “Fiten”, 16) hadisine de çok dikkat etmek gerekir.

Bir diğer bereketsizlik sebebi şükürsüzlüktür. İnsanlar elde ettiklerini ancak şükrederek koruyabilirler. Rabbimiz “eğer şükrederseniz size olan nimetlerimi arttırırım yok nankörlük ederseniz [şunu bilin ki] benim azabım çetindir!” (İbrahim Suresi, 7.Ayet)  buyurmuştur. Yine hırs ve tamahkârlık da bereketsizlik sebebidir. En büyük bereket sebeplerinden birisi kanaatkârlık ve tok gözlülüktür. Kanaatkâr insan neye sahip olursa olsun onunla yetinmesini bilir, başkasının elindekine göz dikmez. Öyle olunca da Allah ona elindeki nimeti bereketli kılar. Bir bereketsizlik sebebi de cimriliktir. Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve fuhşiyatı [çirkin şeyler yapmayı] emreder.” (Bakara Suresi, 268.Ayet) Bu nedenle cömertlik en büyük bereketleri beraberinde getirir ki, Rabbimizin bizi ummadığımız yerlerden hiç ummadığımız kadar rızıklandırdığına şahit oluruz da hayretler içinde kalırız.” (1)

Bir bereketsizlik sebebi de israftır ki, Yüce Rabbimiz: “ Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının. Yiyin, için ve israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (Araf Suresi, 31.Ayet) buyurarak israfı haram kılmış ve israf edenleri sevmediğini buyurmuştur. Âlemlerin Rabbi Yüce Allah sevmediği kimselerin malına, vaktine, ömrüne hiç bereket verir mi, onların işlerini hayırlı kılar mı, onlara huzur ve güven bahşeder mi, onları saadete kavuşturur mu? Hayır, hayır, hayır! Bu nedenle israftan sakınmak, bu konuda azami dikkat göstermek gerekir.” Çünkü saçıp-savuranlar, şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.” (İsra Suresi, 27.Ayet) ilahi ikazına göre israf, şeytanlıktır, şeytan ise Rabbine karşı nankörlük etmiş ve bu nedenle küfre düştüğü belirtilmiştir.

Ey Rabbimiz, bize Kur’an şuuru nasip eyle, bize Elçin (S.A.V.) ve Ashabı (R.Anhum)’nın yaşadığı hayatı örnek almayı, onların izinden gitmeyi lütfeyle, canlarımıza, mallarımıza, ömrümüze, güzel amellerimize bereket ihsan eyle. İsyandan, yalandan, haksızlıktan, şükürsüzlükten, israftan, cimrilikten, tamahkârlıktan, kanaatsizlikten ve tüm haramlara düşmekten bizleri muhafaza eyle. Âmin.

  • İslam ve İhsan internet sitesi: (Bereketin ve Bereketsizliğin Sebepleri)

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BEREKET NİÇİN KALMADI?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin