Gün geçmiyor ki yeni haber duyulmasın!
Gündem o kadar hızlı, o kadar hareketli ki! Artık bırakın yeni güne başlarken neler olacak diye merek etmeyi, anlık şaşırır olduk.
Gündemin hızına yetişmek acayip yorucu bir o kadar da stresli…
“Telefonu 5 dk. bırakayım.” diyorum, ne mümkün!
Bir bakıyorum ya bir zam haberi, ya bir siyasi söylem ya da bir dram…
Geçen aylar arka arkaya yapılan faiz indirimleri sonrası, dolar ve döviz kurundaki hareketliliklerle boğuştuk. Sonrasında ‘kur vadeli mevduat hesabı’ çözüm olarak sunuldu.
Arkasından asgari ücrete yapılacak olan zam merak konusuydu. Tahminler, yorumlar takip edilen toplantılar. Her an açıklanacak diye beklerken, bir yandan da hatırı sayılır zamlar…
Arkasından da emekli maaşlarına yapılacak olan zam gündem olmaya başladı. Ne yazık ki emeklinin beklediği zam, asgari ücrete yapılan zam kadar olmasa da bir artısı vardı. En düşük emekli aylığı 2500 TL’ye yükseltildi.
Aralık sonunda, daha asgari ücret ve emekli maaş farkları alınmamıştı ki öncesinde yapılan zamlar yetmemiş gibi,üst üste zam yağmuruna tutulduk. Hem de yılbaşına gireli daha dakikalar olmuşken!
Böylece maaşlara yapılan zamlar daha cepleri görmeden eridi gitti.
Akaryakıt, elektrik, doğalgaza yapılan uçuk zamların yanında doların yükselmesiyle artan fahiş fiyatlar yapılan ek zammı tabiri caizse solladı geçti.
Arada tabi ki gündem değiştiren açıklama ve sansasyonel magazin haberleri de olmadı değil!
Dolar kuruna bağlı, dışa bağımlılığımız üst seviyedeyken hele ki Rusya ve Ukrayna alış- verişini düşünürsek ülke ekonomisine olan etkisi ciddi boyutta.
Zaten iyi gitmeyen ekonomi çıkan savaşla birlikte daha da olumsuz etkilenmeye başladı bile.
Tabı ki etkilenecek olan yalnızca biz değiliz. Dünya piyasaları da bu savaştan nasibini alacak.
Savaş sebebiyle buğday fiyatları son 14 yılın zirve seviyesinde. Geçen yıl buğday ithalatının %90’nına yakınını Rusya ve Ukrayna’dan karşıladık.
Hem de tarım ülkesi olduğumuz halde!
Artan ithalat ve enerji maliyetlerini göz önüne alacak olursakekmek, unlu mamuller ve yağ fiyatlarında artış kaçınılmaz!
Ukrayna ve Rusya, dünyadaki toplam buğday ihracatının yüzde 30’unu, arpanın yüzde 31’ini, ayçiçeğin ise yüzde 32’sini karşılıyor.
2008 gıda krizinde dünya buğday fiyatları 352 dolar iken;şu an buğday fiyatları 346,5 dolara yükselmiş durumda.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarafından açıklanan 2020-2021 Ocak ayı verilerine göre ülkemizin ithal ettiği buğdayın %’ 78’i Rusya’dan, %’ 9’u ise Ukrayna’dan.
Arpa ithalatının yüzde 40’ı, ayçiçeğin ise %56’sı Rusya’dan. %’12’si de Ukrayna’dan yapılıyor.
Bitmedi!
Mercimek Kanada’dan, saman Bulgaristan’dan, et ise Sırbistan’ dan…
Peki, Türkiye?
Tarım ülkesiyiz ama gel gör ki tarımda bile dışa bağımlı bir ülkeyiz. Gübre, samanı bile dışarıdan ithal edecek kadar yetersiz durumdayız.
Hâlbuki,sadece tarım ve hayvancılığa ağırlık versek, kendi kendine yetecek ülke konumundayız. Buğday satarak fabrikalar kuran biz, fabrikalar satarak buğday alacak duruma geldik.
ATATÜRK;
“Buğdayını, sütünü, etini, bilimini ve sanatını kendin ürettiğin sürece
ÖZGÜRSÜN” diyor
Konu konuyu açtı, nerden nereye geldim. Sağlıcakla kalın, iyi hafta sonları.
VESSELAM…