DÜNYA İLAHİ MESAJLA KURTULACAK

Hemen herkesin şikâyetçi olduğu, kimsenin kimseyi beğenmediği, bencilliğin zirve yaptığı, kolaycılığın, konforun, rahatlığın hayat felsefesi olarak benimsendiği, doğruluğun, dürüstlüğün, çalışmanın angarya görüldüğü, ne şekilde olursa olsun iş bitirmenin, gayrimeşru yollarla başarılı olmanın, rakiplerini insafsızca saf dışı bırakmanın normal karşılandığı, vicdanların cüzdanlara hapsedildiği, bireyin çıkarının toplumun önüne geçtiği,  buna karşılık nefsani arzuların serbestçe tatmin edildiği bir dünyada yaşamaktayız. Ahtapotun kolları gibi tüm dünyayı bir mengene gibi sıkarak iyice bunaltan vahşi kapitalizm gün geçmiyor ki insanlara zulmetmek için yeni bir şeytani projeyi uygulamaya koymuş olmasın; salgın hastalık, ekonomik kriz, savaş ve fıtratı bozma.

Ülkelerin yönetimlerine, eğitim ve sağlık sistemlerine, ekonomilerine, kültürüne, siyasi hayatına, medya organlarına, tarım politikasına, hukuk yapısına, yer altı ve yer üstü zenginliklerine, savunma, ulaşım, altyapı, iletişim başta olmak üzere tüm kurumlarına doğrudan ya da dolaylı yollardan müdahale ederek kendi çıkarları doğrultusunda şekil veren, düzen kuran, uydusu yapan, zayıflatan, kendine bağımlı kılan, pazarı haline getiren ve sonuç olarak istediği gibi sömüren küresel ırkçı emperyalizm maalesef 21.asra tamamen egemen olmuş durumda.

Yüce Rabbimizin insanın yaşaması için her türlü nimeti sunduğu, zerreden kürreye kadar bir denge üzerinde yarattığı dünyayı, fıtratı bozarak, dengeleri alt üst ederek yaşanmaz hale getiren, dünyayı insanlar için adeta bir zindana, bazen de cehenneme çeviren küresel fesatçılığın merkezi Siyonizm Allah’a karşı açtığı savaşta topladığı orduları ve taraftarlarıyla batılın egemenliği için gayret etmekte iken Hakkın temsilcisi Müslümanlar ne yapmaktalar?

Hazreti peygamber (S.A.V.) ve ashabının 23 yıla yakın bir zamanda Allahü Teâlâ’nın yardımıyla Arap yarım adasına hâkim kıldığı İslam, O’nun vefatının ardından üç kıtaya yayılmaya devam etti ve Müslümanlar çok büyük ve güçlü devletler kurarak İslam medeniyetini üç kıtaya hâkim kıldılar ve insanların barış, huzur ve refahları için çalışarak hem toprakları hem de gönülleri fethetmeyi başardılar. Hazreti Ömer (R.A.) zamanında Hıristiyanların önemli merkezi Kudüs savaşmadan teslim oldu. Emevi ordusunun eşsiz komutanı Tarık b.Ziyad İspanya’yı fethederken yerli halktan büyük destek aldı. Bizans’ın zulmünden bıkmış olan Anadolu halkları Türk ordularının gelişini dört gözle beklediler. İstanbul’u fetheden Sultan Fatih çiçeklerle karşılandı. İslam’ın adaletine, emniyetine, insana verdiği değere, şefkat ve merhametine hayran kalan Anadolu, Mezopotamya,  Kafkas, Balkan, Kuzey Afrika ve Uzak doğu halkları İslam’la şereflendiler ve İslam’ın yanında yer aldılar. Ne zaman ki ümera ve ulema İslam’ın ana yasası Kur’an’ın çizgisinden saptılar, Müslümanların Rehber ve önderi Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in izini bırakarak şeytanlaşmış beşerin peşine düştülerse, işte o vakit zevalleri gerçekleşmiş oldu.

Hayat rehberi olarak Yüce Rabbimiz tarafından tüm insanlara gönderilen Kur’an, Allah’tan başkasına kulluk yapmamayı, adaleti, ana-babaya itaati, sıla-i rahimi, akraba ve komşuya iyiliği, affediciliği, merhameti, doğruluğu, küçüklere şefkati, yaşlılara hürmeti, hoş görüyü, sabırlı olmayı, cömertliği, vefayı, sadakati, cesareti,  kanaat ve şükrü, emin bir kimse olmayı, edepli ve hayâlı olmayı, Müslümanları kardeş görmeyi ve her türlü iyiliği, güzelliği, doğruluğu emretmektedir. Kur’an Allah’tan başkasına kulluk etmeyi, ana-babaya isyanı, haksız mal edinmeyi, adaletsizlik yapmayı, yalan konuşmayı, sözden caymayı, emanete ihaneti, içkiyi, kumarı, faizi, zinayı, hırsızlığı, adam öldürmeyi, cana ve mala zarar vermeyi, gıybeti, kibri, hasedi, söz taşımayı, ikiyüzlülüğü, cimriliği, korkaklığı, azgınlığı, lakap takmayı, başkasını hor görmeyi, açık-saçıklığı, malayaniyle uğraşmayı, tembelliği, asalaklığı ve türlü kötü çirkin, zararlı ve pis şeyleri ise yasaklamıştır. Şimdi Müslümanlık iddiasında olan biz İslam ümmeti namazda ve camide Kur’an okuyarak, Kur’an kursları açarak, Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma yarışmaları düzenleyerek Kur’an’a uyduğumuzu, O’nun yolundan gittiğimizi, O’nu yaşadığımızı mı zannediyoruz? Vallahi biz sadece kendimizi kandırıyoruz. Peşinden gittiğimiz, lider, şeyh, hoca, mürşit, başkan ve diğer önderlerin halleri ve ameli ne kadar Kur’an’a uyuyor düşünüp eleştirebiliyor muyuz? Bizi Allah’la, Peygamber’le, Kur’an’la, din ve mukaddesatla aldatan, ama gerçekte batıla hizmet edenlerin amellerini ne zaman Kur’an’a arz edeceğiz, ne zaman Kur’an mikyasında test edeceğiz, ne şekilde Kur’an’la hem hal olup kendimize çeki düzen vereceğiz? Eğer gökten bir emir bekliyorsak, o emir gelmiştir: “Ey örtüsüne bürünen,  Kalk ve uyar! Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir. Elbiseni tertemiz tut. Her türlü pislikten uzak dur.” (Müddessir Suresi,1-5.Ayetler) Bu ayetler her ne kadar indiğinde Hazreti Peygamber (S.A.V.)’e hitap ediyorsa da kıyamete kadar hükmü baki olan Kur’an bugün derdi, davası, hedefi İslam olan Müslümanlara hitap etmektedir. Zaman yatma zamanı değildir, cihat zamanıdır; her türlü şirkle, tağutla, zalimle, kötülükle, cehaletle mücadele etme zamanıdır, ta ki yeryüzünde Allah’ın dini hâkim oluncaya kadar. Rabbim bizlere bu şuuru nasip eylesin, Bizi Kur’an’a hadim eylesin, Elçisi’nin yolunda yürümeyi nasip eylesin. Âmin.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
DÜNYA İLAHİ MESAJLA KURTULACAK

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin