İMANIMIZI SORGULUYOR MUYUZ?

İslam’a göre iman; Allah’a ve Allah’ın bildirdiklerine inanıp güvenmek demektir. Bilindiği gibi, iman, dinin konusudur. Dinin sahibi Allah’tır. Neye ve kime inanmamız gerektiğini, nasıl bir yol/din izleyeceğimizi Allah bildirir.
Yaşadığımız bu çağda elçiler olmadığından, neye ve kime inanmamızı, nasıl bir yol/din izleyeceğimizi Allah’ın kitabından öğrenmek zorundayız. Kitap’a baktığımızda, “amentü” başlığı altında -gaybi olarak- Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine ve ahiret gününe inanmamız gerektiğini öğreniriz. (2/177)
Diğer bir ayette; “Resul de müminler de indirilene iman etti. Hepsi; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman ederek şöyle dediler: “O’nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bizi bağışla. Dönüşümüz ancak sanadır” buyrulmaktadır. (2/285)
Kur’an’da her ne kadar “beş varlık” imanın konusu olarak bildiriliyorsa da “iki” şeklinde özetlemek mümkündür; onlar da Allah’a ve kitabına (Kur’an’ın bildirdiklerine) “amenna ve sadakna” demektir; çünkü neye ve kime inanmamız ve nasıl bir hayata sahip olmamız gerektiğini Kitap söylemektedir. Dolayısıyla Allah’ın Kitabına inanan kimse, bütün bildirdiklerine de inanmak zorundadır.
Tabi, Müslümanların, sözle icmali olarak “inandım” demeleri gayet kolay. Özellikle soyut olan Allah’a, meleklere, resullere, ahiret gününe inandım” demek çok kolay; ancak Kitap’a inandım demek” öyle kolay değildir. “Kitap’a inandım” diyenler, “işittik ve itaat ettik” demeleri gerekir. “İşittik” diyebilmeleri için, Kitap’ın/Kur’an’ın ayetlerini duymaları, duymak için de okuyup anlamaları, sonra da “itaat ettik”, yani “bildirilenlere uyduk” demeleri lazım. Aksi takdirde, “ikiyüzlü” konumuna düşerler ve “Kur’an’a inandık” demelerinin hiçbir kıymeti kalmaz.
Düşünün! Bir kurumda çalışıyorsunuz. O kurumun talimatlarını bilmiyorsanız veya okuyup öğrendiğiniz halde o talimatlara uyumuyorsanız, o talimatlara “inandık, itaat ettik” diyebilir misiniz?
Evet, imanın iki temel esası vardır; Allah’a ve Kitap’ına inanıp itaat etmektir. İtaat olmadan tek başına “inandık” demek zaten bir kıymet ifade etmez. Binaenaleyh, inandıklarını iddia edenler, neye, kime ve nasıl iman ettiklerini sadece Kur’an’dan sorarak öğrenmelidirler. Yani, İmanlarını ve nasıl bir din yaşadıklarını Kur’an’ı esas alarak test etmeli ve sorgulamalıdırlar. Kur’an yerine başka kaynaklardan öğrenmeye çalışanların doğruya ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Siratul müstakim kitabı ancak Kur’an’dır.
Kur’an’a müracaat ettiğimizde, bütünüyle sorgulama-eleştirme yöntemini kullandığını görürüz. Özellikle atalarının yolunu körü körüne izleyenleri şiddetle eleştirir ve atalarının doğru yolda olup olmadıklarına bakmalarını ister.
”Onlara ‘Allah’ın indirdiğine uyun’ denildiğinde, onlar; ‘hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız’ dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğru yolu bulamamış idiyseler?” (2/170)
Ayet, açıkça doğru yolun, taklit etmekle elde edilemeyeceğini, tahkik etmekle ancak bulunacağını ifade etmektedir. Atalarının sahip olduğu yolun, doğru olup olmadığını sorgulamadan, test edip doğruluğuna kani olmadan sürdürmelerinin, doğru bir yöntem olarak kabul edilmediğinin altı çizilmektedir.
“İbrahim dedi ki: İyi ama sizin ve önceki atalarınızın neye taptığını düşündünüz mü?” (26/75)
İbrahim as da atalarının takip ettiği sapıklığı (yol ve yöntemi) eleştirerek kendilerini düşünmeye ve sorgulamaya davet etmektedir.
Bilinmelidir ki hakikatin ölçüsü, kıdemli ve asırlara dayanmış olması değil, Hak’tan gelmiş olmasıdır. İster geçmiş asırlarda belirlenmiş olsun, ister şimdiki zamanlarda belirlenmiş olsun, bir bilgi ve haberin hakikat ve doğru olup olmadığı vahiyle/kitapla –uzmanları tarafından- tespit edilmelidir. Kur’an yerine başka kaynakların ölçü kabul edildiği toplumlarda yüzlerce hurafe (batıl-sahte) inanç görmek mümkündür.
Şimdi Kur’an’ın onay vermediği birkaç batıl iman/inanca örnek vererek konuyu sonlandıralım.
1.”Amentü” diye adlandırılan paradigmada –Kur’an bildirmediği halde- “kader, hayır ve şerrin Allah’tan olduğu” imanın esaslarına eklenmiştir. Bu paradigmaya göre kader, ezelde çizilerek insanın boynuna takılan bir alın yazısıdır. İnsanın, iradesi adeta yok sayılmıştır. Bir insanı öldüren, “kader mahkümü” kabul edilerek fatura Allah’a kesilmektedir. Oysa Kur’an’da öğretilen kader, Allah’ın gelişi güzel iş yapmadığı, her şeyi bir kadere (ölçüye) bağladığı şeklinde öğretilir. Hiç bir şekilde insan iradesini sınırlandırmaz.
Yine, “hayır/iyilik ve şer/kötülük Allah’tan’dır” denilmektedir. Oysa Allah, insanların iyilik yapmasını ister. Kötülük yapmasını asla etmez. İyiliği de kötülüğü de insanlara bırakır; müdahale etmez; sadece yol/din gösterir.
2.Allah, her insanın belli bir süre sonra öleceğini ve kıyamet gününe kadar dirilemeyeceğini kaderleştirdiği (kayıt altına) halde, bazı kimselerin öldükten kısa bir süre sonra dirilip yeryüzünde dolaştıklarına inanmak, yeni bir akide icat etmektir. Bu Kur’an dışı akideye göre başta Muhammed ve İsa as olmak üzere pek çok insan öldükten kısa süre sonra canlanarak, yeryüzünde faaliyetlerine devam etmektedir.
Kur’an’ın ön gördüğü akide/inanca paralel olarak, kendilerini Müslüman kabul edenlerin hayatlarında yüzlerce batıl inanç göstermek mümkündür. Mevzuyu uzatmamak adına daha fazla örnek vermek istemiyorum; ancak bilinmelidir ki neye ve kime inanmamız, nasıl bir yol/din izlememiz gerektiği hususunda sadece Kur’an söz sahibidir. Resulullah as da Kur’an’dan öğrendiklerini öğretmiş ve yer yer bazı ayetleri açıklayarak anlaşılır hale getirmiştir.
O halde, “mümin” olduğunu iddia edenlerin, neye ve kime iman etmeleri ve nasıl bir yol/din izlemeleri gerektiğini sorgulayarak Kur’an’dan test etmeleri vaciptir. Bu vaciplik elbette herkes için kolay değildir; ancak zor da olsa herkesin imanını ve islamını kendi imkanları çerçevesinde sorgulaması, araştırması, tahkik etmesi gerekir. Aksi takdirde, “Allah’a kulluk” yerine başkalarına kulluk etmek kaçınılmaz hale gelir.
“Rabbim, bizleri imanlarının faydasını görenlerden eylesin.” (6/158)
Selam ve muhabbetlerimle…

1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
İMANIMIZI SORGULUYOR MUYUZ?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin