IRKÇILIK DÜNYAYI NEREYE SÜRÜKLÜYOR?

1789 Fransız ihtilalıyla ortaya çıkan milliyetçilik-ulusçuluk ideolojisi zamanla din birliğini ortadan kaldırarak ırkçılığa evirilmiştir. Avrupa halkları arasında hızla yayılan ırkçılık düşüncesi resmi ideolojilere dönüşerek sonuçta büyük savaşların çıkmasına neden olmuştur. Ortaçağda Papa’nın liderliğinde Haçlı orduları kurarak İslam dünyasına saldırılar düzenleyen Avrupa halkları 19 ve 20.asırlarda ırkçılığın etkisiyle birbirleriyle savaşmışlardır. 1922 yılında İtalya’da Ulusal Faşist Partisinin iktidara gelmesiyle yönetimi ele geçiren Mussolini ve 1933 yılında Almanya’da Faşist Nazilerin iktidara gelmesiyle ipleri eline alan Hitler tüm Avrupa’yı ve dünyanın önemli bir kısmını ateşe sürüklemişlerdir. Irk üstünlüğü düşüncesinin emperyalizme dönüştüğü Japonya da tüm Asya kıtasını ateşe sürüklemiş ve milyonlarca Asyalının kanına girmiştir.

Günümüz Avrupa’sında yeniden hortlayan ırkçılık hareketleri yabancı düşmanlığına dönüşerek özellikle Müslümanlar için çok tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Dünya siyasetine ve yönetimlerine yön vermeye çalışan ABD merkezli Siyonist mihraklar geçmişte olduğu gibi günümüzde de emellerine ulaşmak için ırkçılığı bir silah olarak kullanmaktadırlar. 1800’lü yıllardan itibaren Osmanlı coğrafyasını ve özellikle Anadolu’yu üst seçerek buradaki Ermeni azınlık üzerinde çalışma yapan Amerikalı misyonerler açtıkları okullarda Ermeni gençlerinin hem dini inançlarını hem de milliyet düşüncesini değiştirmiş ve onları tabi oldukları devletlerine düşman hale getirmişlerdir. Oysaki Osmanlı unsurları arasında çok mütenasip bir yere sahip olarak gayet müreffeh ve huzurlu bir hayat süren Ermeniler çıkardıkları isyanlar ve yaptıkları terör hadiseleri ile bindikleri dalı kesmiş ve darmadağın olmuşlardır. Siyonizm’in en önemli taşeronu ABD 20.asırda aynı politikaları bu kez bölgedeki Kürtler üzerinde uygulamaya koymuştur. Türkiye, Irak ve Suriye’de yaşayan Kürtler üzerinde çalışmalar yapan Amerikalı misyonerler 1960’lı yıllardan itibaren Kürtçülük ideolojisini yaymak için birçok projeyi sahneye sürmüşdür. Tarih, kültür, sanat ve edebiyat alanında çalışmalar yapan ajanlar kısa zamanda bunun sonuçlarını alarak bir ideoloji oluşturmuş ve bu yola kapılan mensuplarının bir kısmını silahlandırarak terörize etmişlerdir. 1980’li yılların başında Türkiye’ye karşı ilan edilmemiş bir savaşı başlatan ABD,  alanı genişleterek Irak ve Suriye’de de aynı zemini oluşturmuştur. Terör örgütü aynı zamanda 90’lı yıllardan itibaren illegal bir zemin oluşturmak için siyasete de el atmış,  kurdurdukları partilerle parlamentoya girmeyi de başarmıştır. Aslında sol bir ideolojiye sahip olan bu partiler Almanya ve İtalya örneğinde olduğu gibi sosyalizm ve faşizmi mezcederek dini dışlamak suretiyle insanları daha rahat kandırabilmişlerdir. Irkçılığın karşısında önemli bir engel olan din, son yarım asırda bazı zihinlerden ve gönüllerden kazınarak yerine ideolojik söylemler yerleştirilmiştir.

Emperyalistlerin Osmanlı devletini parçalamak için en çok kullandıkları araç olan ırkçılık önce Balkanlarda daha sonra Orta doğuda çok ustaca işlenmiş ve amacına ulaşmıştır. Sultan Abdülhamid’i devirerek Filistin’de bir devlet kurmak amacında olan Siyonistler üniversite gençlerinden kandırdıklarıyla kurdukları İttihat ve Terakki cemiyetine ideoloji olarak Türkçülüğü benimsetmişlerdi. Turancılık hayaline kapılan İttihatçılar aslında büyük ve çok renkli bir mozaikten oluşan Osmanlı ülkesine ne denli bir kötülük yaptıklarını anlayamadan büyük hülyalarla girdikleri I.Dünya savaşından mağlup çıkarak altı asırlık bir dünya devletinin helakine sebep olmuşlardı.

Gerek dünyada ve gerekse ülkemizde ırkçılık ve bunun doğurduğu başka ırklara düşmanlık söylem ve eylemleri giderek çok tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. ABD’de siyahlara karşı uygulanan baskı ve şiddet, Avrupa ülkelerinde yabancı düşmanlığı ve dünyanın birçok bölgesinde giderek taraftar bulan ırkçı ideolojiler yaşanmakta olan ekonomik krizlerin de tetiklemesiyle azınlık ve göçmen düşmanlığına dönüşmektedir. Son yıllarda ülkemizde birilerinin siyasi rant amacıyla ortaya attıkları Suriyeliler başta olmak üzere göçmen düşmanlığı tehlikeli boyutlara taşınmaktadır. Zorunlu nedenlerle ülkemize sığınan Suriyeli ve Afganlıları hedef gösteren söylemler bu insanlara karşı bir antipatinin oluşmasına neden olmakta ve onların geleceğini tehdit etmektedir. Kendisi de aslen göçmen olan bir aileden gelen bir partinin genel başkanının özellikle Suriyeliler aleyhine oluşturmaya çalıştığı hava,  toplumda giderek zehirlenmelere neden olmaktadır. Bu köşede defalarca yazdık, bir kez daha belirtelim. Suriyeli göçmenler iç savaştan kaçarak canlarını kurtarmak için ülkemize sığınmışlardır ve tamamına yakını çalışarak hayatını sürdürmektedir. Bizim işsizlerin beğenmediği işlerin birçoğunu onlar yapmaktadır. Rızkı veren Allah’tır, kimse kimsenin rızkını yiyemez. Onlar kendi rızıklarıyla bizim ülkemize gelmiş, ne kimsenin rızkına engel olmuş, ne de engellemişlerdir. Bu nedenle ekonomik krizi bahane ederek onları krizin sebeplerinden biri göstermek, en azından cehalettir.

Irk ayırımı bakımından en ilgi çekici din Yahudilik’tir. Yahudi teolojisi İsrâiloğulları’nı seçilmiş ırk olarak görür. Aslında günümüzde yeryüzündeki tüm ırkçılık hareketlerinin ilham ve fikir kaynağı Siyonist Yahudiliktir. Kendilerini “seçilmiş” bir kavim olarak gören bu Siyonistlere göre diğer tüm milletler onlara kölelik yapmak için yaratılmıştır. Bu nedenle onların canları ve malları kendilerine helaldir. Bu zararlı ideolojinin tek ilacı İslam’dır. İslam insanların eşitliğini kabul etmekte ve hiçbir ırkın diğerine üstünlüğünü asla kabul etmemektedir. Binlerce yıllık bir geçmişi olan ülkemiz büyük bir mozaikten oluşmaktadır. Bu mozaiğin harcı da elbette İslam’dır. Ülkemizi parçalamak isteyenler önce İslam’ı hedef seçmişlerdir. Din üzerinde tartışma başlatanlar, dinin aleyhinde çalışanlar, dini gözden düşürmeye çalışanlar ve dini bozmaya çalışanların tamamı bir yandan da ırkçılığı körüklemektedirler. Bu nedenle birlik ve beraberliğimizin temeli ve harcı olan Yüce dinimizin yeni nesillere iyi öğretilmesi ve kavratılması gerekir. 19. ve 20.asrın ideolojilerinin ne denli fos ve zararlı olduğu bugün net bir şekilde görülmektedir. İdeoloji devri bitmiştir. Tüm zamanlara ve mekânlara hitap eden evrensel ilahi mesaj olan İslam’a tüm insanlık muhtaçtır ve onlara bu mesaj acilen ulaştırılmalıdır. Rabbim hepimize ilahi mesajı idrak etmeyi, anlatmayı ve yaşamayı nasip eylesin. Âmin.

 

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
IRKÇILIK DÜNYAYI NEREYE SÜRÜKLÜYOR?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin