Yeni bir yıla girme hazırlığında olan insanlığı önümüzdeki gün ve aylarda ve hatta yılın tamamında neler bekliyor? Kehanetleriyle ünlü İngiltere’nin The Economist dergisi son sayısının kapağında çeşitli sembol yazılar ve resimlerle bu konuda ilginç mesajlar veriyor. Daha önce çıkacak birçok savaşı haber veren ve Covid-19 salgınının tüm dünyayı etkileyeceğine dair mesajlar veren ve birçok kehanetinde isabet eden dergi, çok ünlü Rothschild ailesine ait. Küresel sermayenin çok önemli bir bölümünü elinde bulunduran ünlü ve çok zengin ailelerin dünyanın geleceği hakkında ortaya attıkları fikir ve tahminler elbette herkesin dikkatini çekiyor ve bu yorumlar çok önemsenerek gündem oluşturuyor. Küresel sermayenin dünyanın geleceği hakkında ortaya attıkları bir tahmin ve kehanet midir, yoksa kendi hedef ve amaçlarını ifşa etmek midir? Bu konu her ne kadar ekonomi ve politika çevrelerince tartışılsa da var olan bir gerçek var ki, o da tüm dünyayı bir ahtapot gibi sarıp sarmalayan vahşi kapitalist sistemin tüm insanlığı köleleştirmek için her geçen gün hedefine daha da yaklaştığıdır. Yeni salgın hastalıklar, gıda ve enerji krizinde büyük artış, nükleer savaş ve doğal afetler gibi felaket senaryolarının yeni yılda sahnede olacağı kehanetinde bulunan küresel şeytanlar aslında arzu ve temennilerini dile getirmekteler.
Kovid-19 salgının gölgesinde ve baskısında geçen 2020 ve 2021 yıllarının ardından, 2022 yılının hemen başında patlak veren Rusya-Ukrayna savaşıyla dünya ekonomisi derin bir krize girmiş oldu. Gıda ve enerji krizinin tüm dünyaya yayılarak ciddi manada hissedildiği bu dönemde, her iki konuda alternatif çözüm arayışları da devam etmekte. Gıda ihtiyacının karşılanması için çeşitli projeler ileri süren küreselcilerin yapay et üretimi konusunda ısrarcı olmaları aslında problemin kaynağının neresi olduğunu çok iyi göstermekte. Bilgi ve teknolojide küresel ağlarla tekel oluşturan küresel güçler gıda konusunda da tüm insanlığı kendilerine bağımlı hale getirecek planların içerisindeler. Sağlık sektöründe de giderek tröstleşen küreselcilerin kısa sürede üreterek tüm dünyaya pazarladıkları Kovid-19 aşıları üzerindeki şüphe ve tartışmalarda sıcaklığını koruyor. Bu hafta içerisinde uğradığımız bir hastanenin kardiyoloji bölümündeki hasta yoğunluğu dikkatimizi çekti. Neredeyse her yaştan hastanın kalp rahatsızlığı şikâyetiyle başvurduğu poliklinikler ve bağlı birimleri taleplere cevap vermekte bayağı zorlanıyorlardı. Son aylarda kalp krizi sonucu hayatını kaybedenlerin sayısının giderek artması haklı olarak beraberinde birçok endişenin de doğmasına neden oluyor. Kalp rahatsızlıkları yanında beyinle ilgili şikâyetlerde de artışların olduğu konuşulmakta. İnsan bedenindeki çok önemli bu iki organla ilgili hastalıkların artma nedeni olarak Kovid-19 virüsü ya da aşısı üzerinde önemli bulgular ve tahminler yürütülmekte. Korona virüsünün beden üzerinde ne gibi hasarlar meydana getireceğinin ileriki yıllarda daha açık bir şekilde görüleceğini ve hatta virüsten korunmak için yaptırılan aşıların da bu konuda endişe ve şüpheler içerdiğini iddia eden bilim adamlarının sayısı çok ciddiye alınacak bir oranda maalesef.
Kendilerince dünyadaki kaynakların hızla artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamayacak oranda olduğunu iddia eden küreselcilerin bu nedenle dünya nüfusunu azaltma planları her alanda uygulamaya konulmuş durumda. Salgın hastalıklar, savaşlar, gıda terörü, çevre ve atmosfer kirliliği ve zorlaştırılan hayat şartlarıyla insan neslinin çoğalmasını engellemek ve bunun yanında mevcut insanlığın ömrünü kısaltmak veya sonlandırmak için planlar yapan küresel şeytanlar, bu konuda kendilerine destek ve yardım sağlayacak aktörleri de bulmakta zorlanmıyorlar. Ellerindeki medya gücüyle her gün ve her saat insanların zihnini etkileyerek esir almakta ve yönlendirmekteler. Televizyon dizileri ve programlarıyla, sosyal medya kanallarıyla gayrı meşru hayatın özendirilerek aile kurumunun ortadan kaldırılmaya çalışıldığı günümüzde birde genç nesillerin gelecekle ilgili önlerine bin bir engeller konularak evlilikten soğutulmakta. Uyuşturucu, alkol, kumar ve fuhuş bataklıklarına sürüklenmek istenen gençlere bin bir tuzaklar kurulan günümüzde ne yazık ki bu alanda suç işleyenlere de yeterli cezalar verilmiyor, işin doğrusu mevcut yasalar yetersiz kaldığından şeytanın uşakları kötüler her alanda serbestçe cirit atıyor.
İnsanlığın var olduğu ilk günden beri dünya Hak-batıl mücadelesinin sahnesi olmaya devam ediyor. İyilerle kötülerin savaştığı bu sahnede elbette Yüce Rabbimiz iyilere yardım edecek, kötüleri helak edecektir.Ancak bütün mesele iyi bir insan olmakta. Kalbi, zihni ve amelleri temiz olan insanlar çoğalırsa iyiler kazanacak aksi takdirde kötüler dünyaya egemen olacak ve hayatımızı zindana çevirecekler. Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe aslında şeytan ve taraftarları hiçbir kimseye hiçbir zarar veremezler. Fakat dünya hayatını bizim için imtihan vesilesi kılan Rabbimiz şeytanı da bir imtihan aracı olarak kıyamete kadar serbest bırakmıştır. Bu konuda Hicr Suresindeki (39-42) şu ayetleri bir kez daha hatırlayalım: “İblîs şöyle dedi: “Rabbim! Madem beni azdırıp saptırdın, yemin olsun ki, ben de yeryüzünde günahları onlara çok cazip göstereceğim ve kesinlikle onların hepsini azdırıp yoldan çıkaracağım. Ancak içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların müstesnâ! Onları azdırmaya gücüm yetmez. Allah şöyle buyurdu: “İşte bu ihlâs ve teslimiyet yolu, bana varan dosdoğru yoldur. Benim ihlâsa erdirilmiş o has kullarım ki, senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün yoktur. Senin nüfûzun ancak senin peşine takılan azgınlar üzerindedir.” Bütün mesele samimiyet ve ihlastadır ki, insanları kurtaracak olan da işte budur. Şeytan ve taraftarları ihlâssız olanları saptırsa da ihlâslı insanlara; Allah’ın emir ve yasakları konusunda titiz davranarak takvaya sarılanlara hiç bir zarar veremeyecektir. Rabbim bizi ihlaslı kullarından eylesin, insanlardan ve cinlerden olan büyük ve küçük şeytanların şer ve tuzaklarından muhafaza eylesin. Âmin.
