EBEDİYETE KADAR BAKİ KALACAK

Ülkemizin bulunduğu konum asırlardır tüm milletlerin hedefi olmasına neden olmuş. Yüce Rabbim, Türkler için öyle güzel bir toprak parçasını vatan eylemiş ki, tüm nimetlerin bulunduğu, bölgenin lideri olmayı, topraklarında binlerce yıllık medeniyeti yaşatmış. Böylesine cennet bir toprak parçası sürekli olarak birilerinin iştahını kabartmış. Sultan Alpaslan 1071 yılında Anadolu’yu fethederek bu toprakları Türkün yurdu yapmış. Aradan geçen yıllarda silahlı silahsız birçok saldırıların merkezi olmuş. Sonuçta silahlı olarak yapılan tüm saldırılarda saldırıyı yapanlara hak ettikleri karşılık verilmiş. Asırlardır Türk yurdu olan Anadolu kıyamete kadar da Türk yurdu olarak kalmaya devam edecek.

Ancak özellikle Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulan Cumhuriyet döneminde ülkemize yönelik değişik başlıklar altında silahsız olarak yapılan saldırılarda pek başarılı olamadığımız ortada. 1960’lı yıllarda dönemin iktidarına ABD’den yapılan Marshall yardımı kapsamında gönderilen süt tozlarının ilkokuldaki çocuklarımıza içirilmesinin ardından bazı sıkıntılar yaşanmış. Ardından ülkemizde kullanımına başlanan margarin türü yağlar insanların bazı hastalıklar ile tanışmasına vesile olmuş. Son dönemlerde ise genetiği değiştirilen ürünler ile yeni bilinmezlere doğru yol almaya başladık.

Ülkemiz insanlarının eskiden bildikleri hastalıklar “ince hastalık” zatürree, diş ağrısı, baş ağrısı gibi hastalıklardı. Artık günümüzde insanlar adını bilmediği birçok hastalık ile mücadele etmek zorunda. Bilmem dikkatinizi çekti mi, 2000 ve sonrası doğumlu çocuklarımızın hiperaktif olmaları tesadüf mü?

Ülkemizde şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile şeker pancarı üretimi sekteye uğratılıyor. Şeker pancarından şeker üretiminin azalması sonucunda ülkemize dışarıdan nişasta bazlı tatlandırıcılar getiriliyor. Avrupa’nın kullanmaktan kaçındığı bu tatlandırıcı ülkemiz için nedense bir sıkıntı oluşturmuyor.

Ülkemizde 2000’li yıllarda yaşanan deli dana, kuş gribi gibi salgınlar şimdi neden yok? Ülkemizde tarım ve hayvancılığı bitirme adına yapılan saldırılar olarak gördüğüm bu olaylar bugün sanki başka biçimde uygulanıyor. Endişem bu. Şarbonlu hayvanlar, glikozlu besinler ve GDO’su ile oynanmış yiyeceklerin yıllar sonra getireceği hastalıklar ile uğraşacağız.

Ben bu mesleği yaptığım süre içinde ilimize gelen tüm yetkililere özellikle “Ülkemizin bir Senaryo Merkezi var mı? Bize yapılabilecek olan saldırıları hayali olarak düşünüp buna karşı bir çalışma yapılıyor mu?” sorusunu sordum. Aldığım cevaplar beni tatmin etmedi.

Neden mi?

Ülke olarak ne zaman önemli bir proje hazırlasak bunun akıbeti çok kötü oluyor. Isparta’da düşen uçak acaba gerçekten belirtilen nedenlerden mi düştü? Yoksa içindeki bilim adamları yüzünden mi?

Bu alandaki yaşanan onlarca olay var.

Ülke olarak yaşadığımız silahsız saldırılar karşısında milli ve yerli üretimlerimizi yaparak durmak zorundayız. Yapmak sözde değil tamamen yerli ve milli üretim yaparak. Son yıllarda bu alanda mutlu edici ve sevindirici gelişmeler yaşıyoruz. Bunu çoğaltıp dışa bağımlılığımızı azalttıkça daha güçlü olacağız.

Milli birlik ve beraberliğimize helal getirmeyecek tartışmalardan, kısır çekişmelerden kaçıp, ülkemizin birliği dirliği için hepimiz üzerimize düşeni eksiksiz yaptığımızda Türkiye Cumhuriyeti muasır medeniyetler seviyesine ulaşarak kendisine silahsız olarak saldıranlara karşı daha dirayetli olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti ebediyete kadar baki kalacaktır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
EBEDİYETE KADAR BAKİ KALACAK

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin