DEPREMİN UNUTULMAZ ANLARI

Bunu kabul etmek gerekir. Deprem, Türkiye’nin acı bir gerçeğidir.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu coğrafyanın tarihi, toprağı yarıp üzerinde canlı ve cansız ne varsa içine alan; kentleri, halkı harap eden depremlerle doludur maalesef. Ama bu coğrafyanın tarihi, felaketler sonrası gösterilen dayanışma ve büyük çabalara hep sahne olmuştur.

Türkiye’nin dört bir yanında herkes bu yaşanan felaketin yasına ortak olmakla kalmamış, ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmek için benzeri az görülen bir seferberlik içerisine girmiştir.

Sadece Türkiye’de değil dünyanın dört bir yanından Türkiye’nin dostu kişi ve kurumlar afet bölgesine yardım edebilmek için sıraya girdiler. İnşallah ülkemiz kısa sürede ayağa kalkar.

Depremde sevdiklerini ve yakınlarını kaybeden insanların sözleri ise yüreğimizi acıtıyor. Adeta boğazımızda kocaman bir yumru var ve asla geçmiyor. Bu acıyı, bu felaketi herkesin hissetmemesi, etkilenmemesi mümkün değildir.

Öğle bir fotoğraf karesi vardı ki, inanan hala etkisindeyim arkadaşlar.

Evet… Bu fotoğraf iyi bakınca çok şey anlatıyor.

Bir babanın çaresiz anı... Ölen kızının elini bırakmadı - Güncel - ODATV

Bir babanın, ölen evladının elini tutması ve o eli hiç bırakmamak istememesi sizlerinde çok duygulandırdı dediğinizi duyar gibiyim.

Babalar ve anneler için evlatları ölene kadar çok değerlidir.

Zaten dünyanın en zor sanattı, anne ve baba olmaktır.

Depremde bizleri en çok etkileyen görüntüler babaların inanılmaz mücadelesi oldu.

Peki, bu vefakar babaların değeri evlatları tarafından biliniyor mu?

Yada, evlatlarda babası yaşlandığında aynı  değeri verebilirim?

Şimdi yazacağım hikayede konumuzu çok iyi anlatmış…

Bir adam, karısı, çocuğu ve yaşlı babası ile yaşamaktadır. Kadın kayınpederini istememekte, huysuzluk etmekte, evin huzurunu bozmaktadır.

Bir gün kocasına:

– Bey… bey.. Bezdim bezdim. Bir gün göremedim. Gençliğim gidiyor. Ya ayrılalım, babanla kal., ya da al babanı al da nereye getirirsen getir beraber kalalım.Yoksa ben gidiyorum.

Adamcağız  şaşkınbiraz da sitemli bir vaziyette:

-Ne diyorsun hanım, o babam babam; öldüreyim mi, atayım mı? Kimi var bizden başka bakacak, dese de karısı ısrarda ısrar ediyordu.

Adam baktı olacak gibi değil, babasını  dağa bırakmaya karar verdi.

Yanına oğlunu da alarak yola koyulurlar. Babasına da:

– Baba, torununla beraber dağa oduna gidiyoruz, istersen sen de gel” der.

Baba gelinin dırdırını dinlemektense onlarla beraber dağın yolunu tutar. Ormanın içlerine girip bir müddet gittikten sonra, oğlan babasına:

– Baba sen burada biraz dinlen. Bizde odun toplayalım, der ve oradan ayrılırlar.

Odun toplamadan, babasını orada bırakarak dönerler.

Yolda torun:

– Dedemi almadık baba.

– Dedeni oraya bıraktık. Artık ihtiyarladı orada kalacak.

Torun ısrar eder:

– Dedemi isterim…

En sonunda babasına ne dese desin fayda etmeyceğini anlayan çocuk:

– Baba, sen ihtiyarladığında ben de senin gibi  seni getirip dağa mı bırakacağım? der demez adamın aklı başına gelir.

Babasını almaya karar verir.

İhtiyar, kendisini almak için yoldan geri dönen oğluna:

– Evlâdım, sen beni  bırakıp gidemezsin. Çünkü ben babamı bırakmadım. Ölünceye kadar hizmet ettim.

Adam babasını alıp eve getirir.

Evet…

Değerli okurlarımız,

Bu dünya etme,bulma dünyası der atalarımız. Sen ne yaparsan sana da onun aynısının yapılacağını sakın unutma!

Saygılarımla

0
mutlu
Mutlu
2
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
DEPREMİN UNUTULMAZ ANLARI

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin