Üzerinde yaşadığımız yer kürenin insanlık tarihi boyunca belki de hiç şahit olmadığı zulüm ve kötülüklerin hızla arttığı bir asırda yaşamaktayız. Birkaç gün önce Uganda’dan gelen dehşet bir haber insanlık onurunun tamamen kaybolduğunu açıkça gösteriyordu. Uganda’nın Karamoja Milletvekili Faith Nakut, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bölgede aylarca süren kuraklık nedeniyle insanların hayatta kalmak için ot yediğini belirtti. Bölge insanlarının, yiyecekleri olmadığı için açlıktan hayatını kaybettiğini altını çizen Nakut, “Karamoja alt bölgesini kasıp kavuran kıtlık nedeniyle 8 Temmuz’a kadar 46 kişi açlıktan öldü, 2 bin 181 hane de ölmeyi bekliyor” dedi. İletişim ve ulaşımın çok ileri seviyede olduğu, maddi imkânların geçmiş dönemlere göre çok yüksek bir seviyede olduğu bir dönemde dünyada acından ölen insanların olması ne denli zulmün hâkim olduğu bir dönemde yaşadığımızı ispat etmektedir.
İnsanlığın apaçık düşmanı olan cinni şeytanın, zulmü ve kötülükleri yaymak için insanlar arasından kullandığı “Büyük Şeytan” diye nitelendirilen ABD, yer kürede yaşanan bütün olumsuzlukların baş sorumlusu olarak saltanatını sürdürmeye devam etmektedir. Henüz daha net bir şekilde ne olduğu kesin anlaşılmayan Kovid-19 virüsü ve salgınının neden olduğu ekonomik ve sosyal yıkımlar düzeltilmeden hiç yoktan bir savaşı körükleyerek Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasını sağlayan “Büyük Şeytan” böylece dünyayı Küreselcilerin arzu ettiği bir ortama sürüklemiş oldu. Tüm dünyada baş gösteren ekonomik kriz bir yandan yoksulları ölüme kadar sürüklerken öte yandan küresel sermayenin patronlarını hayal bile edemeyecekleri servetlere kavuşturdu. Amerikan dolarının tüm para birimleri karşısında aşırı değer kazanması küresel sermayecileri dört köşe yaparken ekonomik olarak dolara bağımlı ülkeleri kaosa sürükledi. Bunun en güzel örneği geçtiğimiz günlerde Sri Lanka’da yaşandı. Yokluk ve pahalılığın pençesinde kıvranan Sri Lanka halkı isyan ederek resmi binaları işgal edip devlet başkanı başta olmak üzere sorumluların istifasını istedi ve sonuçta Cumhurbaşkanı Rajapaksa ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Ekonomik şartlar böyle devam ederse dünyanın birçok ülkesinde yakın zamanlarda benzeri hadiselerin patlak vermesi hiç de sürpriz sayılmayacaktır. Çünkü Sri Lanka’yı bu duruma getiren sebepler doğuda ve batıda birçok ülkede üç aşağı, beş yukarı şu anda mevcuttur; yüksek enflasyon, aşırı borç stoku, ekonomik dönüşümü olmayan inşaat yatırımları, kapatılması mümkün olmayan dış ticaret açığı, sınıflar arasında gelir dağılımı uçurumu, yönetimde hanedanlaşma ve otoriteleşme, hukukun dışına çıkma, adalete olan güvenin kaybolması, ahlaki erozyon vb. toplumsal çalkantılar, tüm dünyada başını almış gidiyor.
Küresel emperyalizmin 19.yüzyıldaki maşası Rusya, İngiltere ve Fransa ile 20 ve 21. Yüzyıldaki maşaları ABD ve Çin görünürde birbirlerine hırlayıp dalaşıyor gibi görünse de aslında “it itin etini yemez” gerçeği nedeniyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde gizli pazarlıklara devam ederek Siyonizm’e hizmet etmeye devam etmektedirler. İslam âleminin başı, hamisi ve merkezi olan Osmanlı Devletini yıkmak için üç asırdan fazla çaba sarf eden bu zalim emperyalist güçler, İslam âlemini sömürmek, zayıf düşürmek, geri bırakmak, dininden uzaklaştırmak, cahil bırakmak, yoksullaştırmak, bölüp parçalamak, birbirine düşman yapmak, birbirine kırdırmak ve sonunda işgal etmek için plan üzerine plan, proje üzerine proje koymaktadırlar. Küresel emperyalizmin yani dolaylı yoldan Siyonizm’in gönüllü uşağı seksen yaşındaki Evangelist ABD Başkanı Joe Biden bu günlerde bir Ortadoğu turuna çıkarak yeni bir Siyonist stratejinin uygulaması için düğmeye basmıştır. İlk ziyaretini İsrail’e yapan Biden: “Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok” diyerek gerçek niyetini ortaya koymuştur. Körfez ülkeleri başta olmak üzere birçok Orta Doğu ülkesini ziyaret edecek olan kurnaz ve deneyimli politikacının ziyareti sonrasında İslam âlemi aleyhine, emperyalistlerin lehine ne gibi gelişmeler olacak, ileriki aylarda göreceğiz. İşbirlikçi yönetimler sayesinde İslam dünyası üzerindeki hâkimiyetini sürdüren ABD, BOP ya da gerçek adıyla BİP (Büyük İsrail Projesi)’i ilerletmek için ne gibi şantajlara başvuracak, ne gibi vaatlerde bulunacak, nelerle korkutacak ve hangi yalanları uyduracak, gizli görüşmelerde bütün bunlar masada devlet başkanlarının önüne konulacak.
Bugün dünyanın gündeminde olan önemli bir konu da doğal afetler, kıtlık, yokluk, kuraklık, iç savaşlar, salgın hastalıklar nedeniyle milyonlarca insanın yerini yurdunu terk ederek başka ülkelere illegal yollardan göç etmeleridir. Göçmen krizi giderek baş edilemeyecek seviyelere tırmanmaktadır. Afrika ve Asya başta olmak üzere ülkesini terk eden milyonlarca insanın Avrupa ve Amerika’nın kapılarını zorladığı bu günlerde “dünya daha kötü günler mi bekliyor?” diye endişeleniyoruz. Evangelizmi bir din haline getiren Biden gibi Siyonist Hıristiyanların amacı da zaten Hazreti İsa’nın gökyüzünden inmesi için Tanrıyı kıyamete zorlamak inancıdır. Elbette Kıyametin zamanını tayin eden ve bilen Allahü Teala’dır.Her ne kadar kıyametin büyük alametleri görülmese de küçük alametlerinin nerdeyse tamamı gerçeklemiş oldu. Sahih hadis kitaplarında geçen Hazreti Peygamber (S.A.V.)’in haber verdiği alametlerin birçoğunu insanlık yaşadı ve geri kalanını yaşamaya devam ediyor. “Resûl-i Ekrem’in (Buhârî, “Ṭalâḳ”, 25, “Riḳāḳ”, 39; Müslim, “Fiten”, 132-135) kıyamet alâmeti olarak zikrettiği rivayet edilen olayların başlıcaları şunlardır: İlmin ortadan kalkıp cehaletin yerleşmesi, sarhoşluk veren içkilerin yaygınlaşması, zinanın alenî hale gelmesi, köle kadının efendisini doğurması, çobanların zenginleşerek bina yapmakta yarışması, zekât verilecek kimse bulunamayacak kadar servetin çoğalması, aynı davayı güden iki büyük topluluğun birbiriyle savaşması, adam öldürme olaylarının ve fitnelerin fazlalaşması …(Buhârî, “Fiten”, 4-5, 22, 24, “ʿItḳ”, 8, “Cihâd”, 95, “Nikâḥ”, 110; Müslim, “ʿİlim”, 8-10; İbn Mâce, “Fiten”, 25-36; Tirmizî, “Fiten”, 35, 42-43).
Kıyamet alametleri olarak yine sahih kaynaklarda şu olaylardan da bahsedilmiştir. Kur’an’ın önemi insanlar tarafından unutulacak, namaz kılınmayacak, emanete riayet edilmeyecek, faiz helâl sayılacak, seviyesiz ve şahsiyetsiz kişiler yönetici olacak, ebeveyne isyan edilip beyler hanımların emrine girecek, toplumlar geçmişlerine lânet okuyacak, akşam mümin olarak yatan kişi sabah kâfir olarak kalkacak, yöneticiler insanlara zulmedecek, şerrinden korkulan kimselere itibar edilecek, ticareti dürüst olmayan gruplar ele geçirecek, mescidler süslenmekle birlikte ibadete önem verilmeyecek, erkekler erkeklerle, kadınlar da kadınlarla yetinecek, kadınlar sosyal konum açısından ön plana çıkarılacak ve erkekler kadınlara benzemeye çalışacak, açıklık yayılacak, hayâsızlık çoğalacak, cihad ve irşad faaliyetleri terkedilecek, sadece din dışı ilimler öğrenilecek, kader inkâr edilecek ve yıldız falına inanılacak, liderliğe elverişli kimseler azalacak, âni ölümler çoğalacak, cahiller, aynı zamanda dürüst olmayan zâhid ve sûfîler türeyecek, akrabalık bağları kesilecek, yalancılar tasdik edilip doğru konuşanlara itibar edilmeyecek, kitapların sayısı artacak, yağmurlar ve yıldırımlar çoğalacak, madenler yok olacak (İbn Kesîr, I, 21, 178-179; Berzencî, s. 70-75; Hammûd b. Abdullah et-Tüveycirî, II, 78, 293; Yûsuf b. Abdullah el-Vâbil, s. 179-235). “ (1)
Yukarıda sayılan alametlerden sizce gerçekleşmeyen kaç tanesi kalmış dersiniz? Birkaçı hariç tamamı maalesef ki gerçekleşti ve hem de bütün bunlar yasal bir kılıfa sokularak devletin himayesinde gerçekleştirildi. Son üç asırda Avrupa ve Amerika’nın dayatmalarıyla İslam âlemi o kadar çok tanzimat, ıslahat ve inkılâp hareketlerine maruz kaldı ki, en sonunda aslından uzaklaşıp ne Müslüman olarak kaldı, ne de tam bir dönüşüm gösterip Hıristiyan olabildi. Rabbim yeniden uyanarak aslımıza dönmeyi, dinimizi en güzel şekilde yaşamayı, ilahi nizama teslim olmayı nasip eylesin. Âmin.
(1)TDV İslam Ansiklopedisi
