KİBİR VE GURUR

Zaman herşeyi çok iyi gösteriyor ve insanları daha iyi tanıma fırsatımız oluyor.

Bazı insanlar, Kamu Kurumunda işe girmek için el ve ayak öperler.

Tabi, işe girdikten sonrada adamını bulup bir makam sahibi olmak için on takla atarlar. Sonra zaman geçtiğinde yanına gitmek istersin,bir KİBİR, bir GURUR, sanki dünyayı bu yaratmış!

Bulunduğumuz makam ve mevki bizi insanları hakir görmeye sebep olmasın.

Ve şunu iyi bilelim ki: düşmez kalkmaz tek Allah’tır.

Bugün sen bu durumda isen bil ki bu Allah’ın rahmetiyle hâsıl olmuştur, sen hakkettin diye değil!

Bugün seni bu duruma getiren yarın seni beğenmediğin kişinin konumuna getirmeye, onu da senin konumuna getirmeye Kâdirdir.

Bunu böyle bil ve gereğince yaşa.

Arkadaşlar, ne oldum değil ne olacağız diye düşünün derim.

Kibir kendini “Ben” kelimesi ile belli eder.

Kendimizi tanımlamak için vazgeçilemez, ama aşırıya kaçtığında ise oldukça olumsuz şeyler barındıran ilginç bir kelimedir “Ben”.

Ne kadar nefsimizden arınırsak, bu kelimeyi o kadar az kullanmaktayız. Ya da bunun tersi “ben” kelimesini ne kadar az kullanırsak nefsimizden arınmamız o kadar kolay olmaktadır.

Gurur sözcüğü kendi ile iftihar etme ve kendini beğenme ön planda olmakla birlikte, bu sözcüğün kibir ile eş değer kullanılması söz konusu olabilmektedir. Baktığımız zaman gurur duygusunun aşırı hale gelmesi kibir duygusunu doğurmaktadır.

Şimdi bugün yazdığımız, KİBİR ve GURUR ile ilgili çok anlamlı yaşanmış bir olayı yazarak yazımı sonlandıracağım…

Şeyh Abdülkadir Geylani bir gün Bağdat’ın eski sokaklarında talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında sızmış, üstü başı perişan bir sarhoş durdurur onu Ve ona;

–“Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir? diye sorar.

Hazreti şeyh’te gülümser ve:

— Evet Kâdirdir der.

Sarhoş ikinci kez:

— Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir? Diye sorar.

Hazreti şeyh yine gülümser ve:

— Evet Kâdirdir der.

Adam üçüncü kez sorar:

— Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?

Hazreti şeyh bu sefer ağlar ve secdeye kapanır ve üç sefer: Kâdirdir Kâdirdir Kâdirdir, der.

Sonra talebelerine o sarhoşu götürüp yıkamalarını ve o sarhoşa ikram etmelerini emreder.

Bu değişik diyaloğa şahit olan talebeler hiç bir şey anlamaz ve hazreti şeyh’e sarhoşun neyi sorduğunu ve onun verdiği cevapların manasını sorarlar.

Hazreti şeyh’te şöyle açıklar:

— Birincide bana, Allah beni affetmeye Kâdir midir değil midir dedi, bende kâdirdir dedim.

İkincide bana Allah beni senin yerine koymaya kâdir midir dedi, bende evet kâdirdir dedim.

Üçüncü de bana, seni benim yerime koymaya Kâdir midir dedi, bende korkumdan ağladım ve Kâdirdir Kâdirdir Kâdirdir, dedim.

Ve secdeye kapanıp Allah’a hidayet nimetini benden almasın ve âfiyetini üzerime daim kılsın diye dua ettim, dedi.

Evet…

Değerli okurlarımız,

Rabbim cümlemizi kendisine layık kul, Habibi’ne layık ümmet eylesin.

Saygılarımla…

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
KİBİR VE GURUR

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin