NE KADAR GÜVENDEYİZ?

İnsanın üzerinde var olduğu günden beri iyilerle kötülerin mücadelesine sahne olan dünyamız giderek yaşanması daha da zorlaşan bir mekâna dönüşmekte maalesef. Yüce Rabbimizin ekolojik olarak mükemmel bir dengede yaratmış olduğu dünya ve bu dengenin sağlayıcısı tüm biyolojik türler çok büyük bir tehdit altında yaşam mücadelesi vermekte, hayat zincirinin halkaları hızlı bir şekilde birer birer kopmaya devam etmekte. Dünyada var olan tüm imkânları kendi çıkar ve saltanatları için sömüren, tabiatı alabildiğine tahrip eden, kurdukları ekonomik sistem ve tuzaklarla tüm maddi kaynakları kendi lehlerine ve buna karşılık yoksulların ise aleyhine çeviren küresel kapitalist güçlerin nerede ve ne zaman duracakları da asla belli değildir. Aç gözlü ve ihtiras sahibi kapitalistlerin giderek tükenen dünyamız için tek yaptıkları şey, bu durumdan da nasıl bir rant elde edebileceklerinin hesabını yapmaktır.

Uluslararası bir vakıf olan Dünya Ekonomi Forumu, Küresel Riskler Raporu’nun bu yılki çalışmasını yayımladı. Neredeyse her türlü alandan toplamda 1.183 uzmanın katılımıyla gerçekleştirilen anketin sonuçları, önümüzdeki 10 yıl içinde görülmesi beklenen en ciddi 10 riski açıkladı. Her yıl İsviçre’nin Davos şehrinde bir araya gelen ve dünyadaki küresel ve ekonomik sorunları tartışan işadamları ve liderlerin mevcut problemleri tesbit etmekten başka bir şey yapmamaları ise en ciddi risklerin başında gelmekte. Olan biteni izlemekten başka bir faaliyet göstermeyen yetkili ve etkili çevreler her zaman olduğu gibi fedakârlığı, alt ve orta tabakadaki kitlelerden, mazlum halklardan ve finansman olarak kamu kurumlarından beklemekteler.

Küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği ve buna paralel biyoçeşitliliğin yok olması dünyayı tehdit eden en büyük risklerin başında gelirken bu konuda Türkiye’de yaşanması güç olarak nitelendirilen bazı hava olaylarının artık senelik bir şekilde yaşanmaya başlaması bunun en gözle görülür örneklerinden biridir. Öte yandan 2019 yılında yayımlanan veriler bile son 50 yılda karasal türlerde %38, deniz türlerinde %36’lık kayıp yaşandığını gösteriyor. İklim krizine karşı acilen harekete geçilmezse, önümüzdeki 10 yıl fazlasıyla korkunç geçecek.

Küresel iklim değişikliği ve krizinin yanında toplumları tehdit eden daha birçok problem var ki, bu tehditlerin başında sosyal uyum erozyonu olarak ifade edilen sivil toplumun çöküşü gelmektedir. Toplumun içerisinde bulunduğu ekonomik koşullar, eşitsizlikler ve daha birçok benzer etken sosyal uyum erozyonuna neden olabilir. Gerek doğuda ve gerekse batıda toplumlar artan ekonomik eşitsizlik ve dengesizlikler karşısında patlama noktasına gelmiş, bunun ilk belirtileri olarak Kovid-19 salgını öncesinde birçok ülkede başlayan sivil itaatsizlik ve protesto gösterileri salgının araya girmesiyle kesintiye uğramıştı. Güney Amerika’dan Orta doğuya, Uzak Doğudan Güney Avrupa’ya kadar birçok ülkede yeniden başlayan eylemlerin artarak devam etmesi bekleniyor. Borç batağındaki devletlerin krizlerin faturasını halka ödetme çabaları iktidarları devirirken aynı zamanda siyasi krizlerin de ortaya çıkmasına neden oluyor. İngiltere’deki ekonomik krizden kaynaklı hükümet krizi bir yıl içerisinde iki başbakanı götürürken üçüncüsünün ilk kez farklı bir etnik kimlikten seçilmesine neden oldu.

Geçim krizlerini tetikleyen bulaşıcı hastalıkların önümüzdeki yıllarda da devam etmesi bekleniyor. Kovid-19 salgını tam olarak bitmeden ortaya çıkan Maymun Çiçeği hastalığı da bayağı ürkütücü bir boyutta ilerlemeye devam ediyor. Küresel kapitalizmin biyolojik bir silah olarak dünyadaki nüfus artışının önüne geçmek için hazırladığı bu sinsi projelerin de nerede biteceği yine meçhuller arasında. Bir yandan doğal afetlerin ve iklim sorununun, bir yandan savaşların ve öteki yandan da bütün bunlara bağlı gıda krizinin yaşandığı dünyamızın daha da büyük krizlere sürüklenmesi an meselesi. Sekiz aydan beri devam eden Rusya-Ukrayna savaşının her an bölgeye sıçrayıp yeni bir dünya savaşına dönüşme riski devam ediyor. ABD’nin savaşı uzatmak için AB ülkelerini de arkasına alarak Rusya’ya uyguladığı ambargolar ve Rusya’nın karşı ambargoları sıcak bir savaşı sürekli tetikliyor.

Toplum ve bireylerin tükenişine neden olan uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıkların giderek yaygınlaşması da ne denli bir güvenlik sorunu içerisinde bulunduğumuzu gösteriyor. Dünya uyuşturucu ticaretinin akıl almaz bir şekilde büyümesi gelecek nesillerin büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. Yıllık 400 milyar dolara ulaşan uyuşturucu piyasası çocuk ve gençleri tuzağına çekmek için bin bir hileye başvuruyor.  Birleşmiş Milletler’in (BM) hazırladığı raporda, en fazla uyuşturucu ele geçirilen ülkelerin İran ve Türkiye olduğu kaydedildi. Afganistan ve civarında üretilen uyuşturucunun Avrupa’ya nakli için bu iki ülkeyi geçiş güzergahı olarak tercih edilmesi beraberinde pazar olma riskini de taşımakta. Uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklar yanın da bireysel silahlanma da toplumsal bir risk olarak kapımızı çalmış durumda. En ufak bir tartışmada silahına sarılanların işlediği cinayetlerin sayısı da her geçen gün artmakta ne yazık ki.

Yukarıda özetlemeye çalıştığımız dünyanın içinde bulunduğu ahval ile ilgili daha binlerce problem sıralamak mümkün, ancak daha fazla moralimiz bozulmadan şunu kısaca belirtelim ki, bütün bunlardan kurtuluşun çaresi Yüce Yaradınımızın bize Hayat Kitabı olarak gönderdiği İlahi kelamına sarılmak ve ona uymaktan başka bir yol yoktur. Nitekim Kur’an-ı Hâkim’in Asr Suresinde: – Asr´a yemin olsun ki, insan mutlaka bir ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. Diye buyrulmaktadır. Daha fazla hüsrana uğramadan Rabbimize sıdkı bütünle dönelim, kulluk vazifemizi hakkıyla yerine getirelim, güzel ve yararlı işler yapıp olumsuz ve azgın işleri bırakalım. Birbirimize sabrı ve Hakkı tavsiye edelim, doğruluktan ve adaletten ayrılmayalım. Rabbim bizi salih kullarından eylesin, şeytanın ve ordusunun tuzaklarından muhafaza buyursun. Amin.

 

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
NE KADAR GÜVENDEYİZ?

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin