Prof. Dr. Ertuğrul KURTOĞLU

Stres ve Kalp Hastalıkları

Malatya İlimiz büyük bir deprem afetini atlattı ve maalesef halen artçı sarsıntılarla da bu felaketi an be an yaşamaya devam ediyoruz. Bu süreçte yakınını, evini, işyerini kaybedenler oldu. Yıllardır yaşadığı yeri terk edip başka illerde kendilerine yeni bir yaşam kuranlarımız oldu. Bu da ister istemez gencinden yaşlısına hepimizi aşırı stres yüklü bireyler yaptı. Bu aşırı stres psikolojik rahatsızlıkların yanında bir takım bedensel hastalıkların da ortaya çıkmasına neden oldu. Gerçekten de depremden önce herhangi bir kalp hastalığı olmayan birçok insanın depremden günler-haftalar sonra göç ettikleri illerde kalp krizleri geçirdiklerini sonradan tekrar Malatya’ya geldiklerinde kendilerinden öğrendik. Peki stres bu denli hastalıkları tetikler mi?Kısa ve ani olarak ortaya çıkan stres, kandaki stres hormonu da olarak bilinen kortizol ve adrenalinin böbrek üstü bezlerinden salgılanmasını arttırmaktadır. Bu hormon vücuttaki kan şekerini, kan yağlarını, nabzı ve kan basıncını yükseltmekte, atardamarların kasılmasına ve zihnin odaklanmasına neden olmaktadır. Aslında bu durum fizyolojiktir yani normal beklenen bir durum olup kişiyi olası tehlikelerle başa çıkabilmesi için vücudunu hazırlamaktadır. Ancak uzun dönem stresde durum daha farklı bir boyut kazanmaktadır; artan adrenalin gibi diğer hormonlar, kan şekeri, kan yağları, kasılmış atardamarlar ve yükselmiş tansiyon basıncı birtakım hastalıklara da davetiye çıkarmaktadır. Örnek vermek gerekirse, artmış kan basıncı nedeniyle beyin kanamaları ve beyne pıhtı atmaları oluşabilir. Atardamarların kasılmasına bağlı kalp krizleri ve strese bağlı artan adrenalinden dolayı kalp ritim bozuklukları meydana gelebilir. Peki ne yapmalı?

Aşırı stres hali (sinirlilik, mutsuzluk, umutsuzluk) halen devam ediyorsa veya azalmakla birlikte hayatımızı etkiliyorsa mutlaka psikiyatriye muayene olmak gerekli, antidepresan ilaç kullanımı gerekebilir. Burada bir noktayı özellikle belirtmek istiyorum. Antidepresan ilaçların bağımlılık yaptığına dair yanlış bir düşünce var. Bağımlılık yapan ilaçlar yeşil veya kırmızı reçete ile verilmektedir. Antidepresan ilaçlar ise normal reçete ile yazılmaktadır, dolayısıyla bağımlılık potansiyelleri yoktur. Bazı hastalarımız psikiyatri muayenesini kendilerine reva görmeyebilir bu durumla sıklıkla karşılaşabiliyoruz. Nöroloji bölümüne de muayene olabilirler.

Hipertansiyon (yüksek tansiyon) hastalığı varsa arada kendimiz tansiyonlarımızı mutlaka kontrol edelim. Aşırı stres tansiyonu yükselttiğinden dolayı ilaçlar yeterli gelmeyebilir. Büyük tansiyon değeri 140 mmHg, küçük tansiyon 90 mmHg altında olması gereklidir.

Diyabeti (şeker hastalığı) olan hastalarımız da mutlaka kan şekerlerini kontrol ettirsinler. Kontrolsüz diyabetin kanser kadar sinsi bir hastalık olduğunu akıldan çıkarmayalım.

Mevcut kalp hastalığı olanlar (stent, bypass) ilaçlarını bırakmamalı, ilaçlarına devam etmelidir. Kaygılı hastalarımız muayene görünme aralıklarını sıklaştırabilirler.

Sigara kalp hastalıklarının baş sorumlularından biridir. Maalesef çoğu depremzedenin elinde görmeye başladık. Göğüs hastalıkları bünyesinde sigara bırakma poliklinikleri var, mutlaka yardım almaya çalışalım.

Son söz olarak kalp krizlerinin altında sıklıkla aşırı stres, hipertansiyon, diyabet ve sigara yatmaktadır. Bunları ortadan kaldırdığımız oranda, kalp krizi riskini de o oranda azaltmış olacağız. Depremzedeler olarak hepimize geçmiş olsun, vefat edenlere Allah rahmetini arttırsın. En büyük varlığımız sağlığımız, kıymetini bilelim ve kendimiz, geride kalanlarımız ve ilimiz için bunu unutmayalım.

Prof. Dr. Ertuğrul KURTOĞLU

Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi

Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı

Stres ve Kalp Hastalıkları

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin