Sayın Başkanım;
Öncelikle 31 Mart seçimlerinin şehrimize sizlere ve ailenize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Sözlerime başlarken Aziz şehrimizin ali menfaatini göz önüne alarak 31 Mart seçimlerini kaybetmeniz dileklerimi samimiyetle ifade etmek isterim…
Sayın Başkanım;
Şu mübarek günlerde vallahi kalbinizi kırmak, sizi üzmek gibi bi niyetim yok… Birlikte uzun süre çalıştığımız her kademeden insan bilir ben doğruya doğru, yanlışa yanlışı şıp diye söyleme alışkanlığına sahibim… Bunun iyi ve kötü tarafları var… Ama mevzu bu değil…
Mevzu sizin liderliğinizde. Ki bu hususta etrafınızı çeperleyen kuru bi kalabalık olduğu kesin… Zira şu beş yıllık hizmet dönemi içerisinde şehri görme, insanları duyma ve dokunarak tanımadan maalesef mahrum kalmışsınız…
Allah göstermesin ama hani olur ya kazara bir kez daha seçilirseniz projelerinizin ilkinde rotasyona gidin. İlk önce etrafınızı iyi bi boşaltarak şehrin yönetilmesinde olması gereken liyakatlı bi ekip kurun… Bu sizin en değerli birinci projeniz olacaktır… Şehre değer katma sürecini başlatmış olursunuz…
Kaldı ki, herkesin her şeyi bilme gibi ne bi kabiliyeti ne de insan üstü yetenekleri olabilir… Ama lider neyi kiminle başaracağını, kriz ortamlarında nasıl davranacağını bilir…
Risk yönetiminden haberdardır…
Hepsinden önemlisi ise, kriz öncesi risk yönetiminin önemine hakimdir…
Zira kriz ortamını göz göre göre hazırlayıp sonrasında bunu yönetme planı ve projeleri yapma liderlik değil, başka bi sıfatla tarif edilir…
Mesela TOKİ tarafından rezerv alanlarda 25 bin konut yapılırken arkada bırakılan 18 mahalleyi düşünemediniz. Elazığspor bulunduğu ligden amatörün bi tık üzerine düşene kadar olaya Fransız kaldınız. Depremler sonrası yaklaşık 7 bin işyeri yok olurken Elazığ ekonomi ve ticaretini ıskaladınız.
Mesela kentsel dönüşüm yerine villa tercihinin neticelerini kestiremediniz.
Bütçe kullanımında keşke ailenizin en azından desteğini talep etseydiniz. Bakın onlar işlerinde başarılı ve işyerinin elektrik faturasını borçlanarak ödemiyorlar.
500 milyon altındaki borcu 5 yılda 5 katrilyon liraya çıkarma hususu ise kesinlikle iki YMM’nin en az bir ay özel denetimle çalışması gereken özel bi durum…
Temel belediye hizmetleri, kültür, sanat, temsil ve trafik… Neye el atsan elinde kalıyor. İşte zamanında düzgün bi “Risk Analizi” yapsaydınız bugün şehir tüm bu sorunlar için “Kriz Yönetimi” için proje yapmak durumunda kalmazdı…
Sayın Başkanım;
Kalbinizi kırmak istemiyorum… Mutlaka iyi bir insansınızdır… Ama başkanlık ve liderlik başka bir boyut…
Bakın; Sizinle yol gitmişliğimiz, okey oynamışlığımız, çim ve halı sahada gazozuna maç yaptığımız, kuzu otardığımız, aynı siyaset kulvarında ülke kurtarmışlığımız, mangal başında oturduğumuz, kireçle duvarlara yasal olmayan slogan yazdığımız, merhum Ali Kaya’nın cümbüş eşliğinde “Lımın ayran” türküsünü sabahın seher yeli yüzümüze vururken dinlemişliğimiz, aşağı mahalleye savaşa giderken kafamızın kırıldığı, salçalı ekmeğimizi bölüştüğümüz, dapakhanede yıkandığımız, Kel Abdi’nin bahçesine daldığımız, Vita kutusundan teneke araba yapmışlığımız, Cüneyt Arkın’ın Önce Vatan filmine gitmişliğimiz, eski stadyuma kaçak yollardan girerken bekçiye enselendiğimiz, Elif Ba’yı kim önce bitirecek yarışımız, son sigarayı bölüştüğümüz, Cemil Turan-Fatih Terim maçı yaptığımız, aynı iş ortamında bulunmuşluğumuz falan olmamıştır…
Bunca lafı kişisel algılamamanız için söyledim… Olay sevip sevmeme veya aynı kuşaktan olma meselesi değil, tamamen temsil ve yönetim becerileriyle ilgili…
Sayın Başkanım;
Allah yalanı sevmez, zerre sevmem ama Sayın Cumhurbaşkanımızın liderlik ve temsil becerilerini de analiz etmemişsiniz… Avanakların alkışlarını, pohpohlamalarını duymayın bu seçimi kazansanız da kaybetseniz de kişisel gelişim eğitimi alın. Çünkü, her zaman lazım…
Neticede 4 bin yıllık kadim bir kültür ve medeniyet şehrinin Şeyh’ül Emiri olarak her platformda bizi temsil ediyorsunuz… Duruşunuz, söylem ve eylemleriniz göğsümüzü kabartır…
Bakın; sanıyorum 79 yılıydı. Siyah beyaz TRT ekranına Elazığ MHP Belediye Başkanı H.Behçet Susmaz çıkmıştı… Elazığ ve Elazığlı imajı vatan, millet ve bayrak sevdasının vücut bulduğu şehir olarak beyinlere mühürlendi… O tarihten bugüne her bir Elazığlı Ülkemizde gittiği her ortamda özel bir değer bulmuştur.
Olayı anlatabildim mi? Mevzu seçim kazanıp koltukta oturmak değil… Şehri taşıyabilmekte…
Sayın Başkanım;
Satırlarıma son verirken, sihirli kelimenin “Şehri Taşıyabilmek” olduğunu bi kez daha takdirinize arz eder; sağlık, sıhhat ve huzur dilerim…