HABİB KARAÇORLU

ASIL TİYATROCULAR KİMLER?

7 Ekimden bu yana Gazze topraklarında devam eden Siyonist zulüm genişleyerek tüm bölgeye yayılmaya başladı. Gazze’de amacına bir türlü ulaşamayan işgalci ve soykırımcı terörist İsrail, 1 Nisan’da Suriye’nin başkenti Şam’daki İran konsolosluğuna bir hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıda ikisi general olmak üzere yedi İran Devrim Muhafızı mensubu ve altı Suriye vatandaşı ölmüştü. Bu saldırı sonrasında İran, İsrail’i sert bir yanıt vermekle tehdit etti ve nitekim 13 Nisan Cumartesi gecesi İran kamikaze İHA’lar ve balistik füzelerle doğrudan İsrail’e hava saldırısı başlattı. İsrail’in hava üslerini ve askeri birimlerini hedef alan İHA’lar ve füzelerin çoğunluğu ABD, İngiltere ve Fransa’nın hava güçleri tarafından düşürüldü.  Düşürülemeyen füzeler iki hava üssünde önemli hasarlar meydana getirdi.

13 Nisan gecesinde bütün bu gelişmeleri ele alan ülkemizin ulusal TV kanallarındaki yorumcuların bakış açısı ve yorumları tam ibretlik ve komik idi. Altı aydan fazla bir süredir Filistin’in Gazze bölgesinde insanlığı dehşete düşüren bir katliam gerçekleştiren Siyonist işgalcilerle ilgili doğru dürüst bir eleştiri yapmamış, mazlum Filistin’in haklı davasını savunmamış olan, adı;  gazeteci, akademisyen, uzman, falan, filan emeklisi onlarca kalemşör, bir anda nedense İran düşmanı kesildiler. İran’ın üç yüz civarında İHA ve füzeyle İsrail’e karşı misilleme amaçlı hava saldırısını alaya aldılar. İran’ın anlaşmalı bir şekilde İsrail’e saldırı düzenlediğini, İsrail’in bundan çok memnun olduğunu, karlı çıktığını ifade ettiler. Sonuç olarak işgalci, katil İsrail’i mazlum, kendisini savunan İran’ı zalim gösterme hokkabazlığını çok güzel şekilde sergilemiş oldular.

Aksa Tufanı operasyonu nasıl birçok Müslüman ülkede maskeleri düşürdüyse, İran’ın İsrail’e yaptığı hava saldırısı da yine birçok münafığın maskesini düşürmüş oldu. 7 Ekim tarihinin bir milat olduğunu ve Orta Doğu bölgesi ve dünyada birçok şeyi değiştireceğini daha önce burada ifade etmiştik. Adına İsrail denilen organize terör merkeziyle “normalleşme” başlatan bölgemizdeki birçok ülke 7 Ekimden sonra geri adım atmak zorunda kalmış, halkının baskısıyla İsrail’le ilişkilerine ayar vermek zorunda kalmıştı. İran’ın  İsrail’e 13 Nisanda gerçekleştirdiği hava saldırısı da yine bir milat olacak ve birçok değişikliği beraberinde getirecektir. Hava saldırısının ortaya koyduğu bir sürü gerçek vardır. Bunların başında, yıllardan beri gücünü olduğundan çok çok fazla gösteren İsrail’in savunma konusunda ne kadar çok zaafiyet içinde olduğu anlaşılmıştır. İran’ın gönderdiği 300 patlayıcıyı imha için ABD, İngiltere ve Fransa’nın gemilerinden ve bölgedeki üslerinden 300 uçak kaldırdığından bahsediliyor. Aynı şekilde Ürdün’ün de kendi hava sahasından geçen bazı İHA ve füzeleri düşürdüğü anlatılıyor. Türkiye’deki NATO’ya bağlı Malatya/Kürecik  radar üssünden de gerekli istihbaratın NATO ülkelerine iletildiği de söz konusu.

Yukarıda izaha çalıştığımız durumları ele alıp konuşmak yerine İran’ı karalama çabasında olan besleme medya kuruluşları ve onların kalemşorları İran’ın tiyatro oynadığından söz ederek aslında kendilerinin ne denli usta bir oyuncu oldukların ortaya koymuş oldular. Gazze’deki soy kırım devam ederken, bombardımanlarla bebekler, çocuklar ve anneler katledilirken, zalim işgalciler Gazze halkının elektriğini, suyunu kesmiş, uyguladığı ablukayla onları açlığa mahkûm etmiş iken, bunları hiç ağzına almayıp, gündem yapmayıp, aylarca yerel seçimler üzerine boş konuşmalar yapanlar, gerçek oyuncular ve soytarılardır.

Akı kara, karayı ak, Hakkı batıl, batılı Hakk göstermeyi çok iyi beceren, halkın ve Hakkın yanında olmak yerine gücün ve menfaatin yanında yer alanlar oynadıkları tiyatrolarda o kadar çok maske ve rol değiştiriyorlar ki onları kolayca tanımanızda mümkün olmuyor. Dinden, tarihten, bilimden, kültürden, ekonomiden, siyasetten ve dünya gerçeklerinden habersiz olan bu zevat kendilerine ezberletilmiş olan bazı klişe düşünce ve ifadelerle kamuoyunun gözünü boyamaya ve kendilerini besleyen efendilerinin ya da sahiplerinin arzu ve emellerini topluma dikte etmeye çalışıyorlar.

Türkiye’den İsrail’e yük taşıyan gemilerle ilgili şu ana kadar bırakın bir eleştiri yapmayı doğru dürüst bir yorum bile yapmayanlar, HAMAS’ın, İran’ın, Lübnan’ın ve Yemen’in Siyonist işgalci katillere karşı verdikleri mücadeleyi hep küçümsediler, alaya aldılar ve eleştirdiler. Tabi, onlara göre ABD ve himayesi altındaki İsrail çok güçlüydü ve güçlü olduğu için de haklıydı. Çıkar ve menfaatlerimiz gereği onların yanlarında yer almamız gerekirdi. Nitekim bütün savaşları hep onlar kazanıyorlardı. ABD Afganistan’dan çekildiğinde de onun imajını kurtarmak için ne yalanlar ortaya atmış, ne gerçekleri alt üst eden kurgular yapmışlardı. Maalesef birçoğumuz da bu yalan ve iftiraları yutmuş, Taliban’a farklı gözle bakmıştık. Aynı film fırıldaklar Birinci ve İkinci Körfez savaşlarında da çevrilmiş, dünya kamuoyu yanıltılmıştı.

Siyonizm’in küresel yayın kuruluşlarının içteki uzantıları olan ülkemizdeki çeşitli medya organları; televizyon kanalları, gazeteler ve sosyal medya aygıtları görevlerini ustaca yerine getirip efendilerinin ve sahiplerinin sesi olarak bizi hipnotize etmeye, narkozlamaya, uyutmaya ve yanıltmaya devam ediyorlar. Bu konuda Yüce Rabbimizin Hucurat Suresi 6. Ayet-i Kerimedeki buyruğunu bir kez daha hatırlayalım: “Ey iman edenler, bir fasık size bir haber getirdiğinde onu iyice araştırın, yoksa bilmeden bir topluluğa zarar verirsiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”

Rabbimiz bizi Hakkı Hakk bilip Hakka ittiba eden, batılı da batıl bilip ondan imtina eden kullarından eylesin, fasık ve münafıkların şerlerinden bizi emin eylesin. Âmin.

 

ASIL TİYATROCULAR KİMLER?

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin