ABDULKADİR ÖZTÜRK

RTE, AK PARTİ VE BİZ – 2

Başlıktan da anlaşılacağı gibi rte toplum, rte ak parti ve ak parti toplum ilişkisini anlatacağım.
Yazıma Aliya İzzet Begoviç’in “İslam Deklarasyonu” Kitabından alıntı ile başlayacağım. “İslami düzenin iki temel unsuru vardır:
İslami toplum ve İslami İktidardır.
İlki İslami düzenin içeriği, ikincisi İslami düzenin formudur.
İslami iktidar olmadan İslami toplum tamamlanmamış veya güçsüzdür. İslami iktidar ise İslami toplum olmaksızın ya Ütopya veya Zülümdür.”
Birinci yazımda lider ile toplum ilişkisini anlatmaya çalıştım. Şimdi lider ile Yönetici Kadro ilişkisini anlatmaya çalışacağım.
RTE: Lider
AK PARTİ: Yönetici kadro
Ak parti kurulmadan önce kadrolarının bir kısmı Refah partisi içinde siyaset yapıyorlardı.
Erbakan (rahmetli) liderliği bırakınca Recai Kutan(siyaset), Abdullah Gül(Bürokrasi) ve Bülent Arınç (Toplum) genel başkanlığa aday oldular. İlk turda çoğunluk sağlanamayınca, Bülent Arınç, Abdullah Gül lehine adaylıktan çekildi. İkinci turun sonunda Recai Kutan(siyaset) Lider(Erbakan)’in etkisiyle genel başkan oldu. Yani siyaset kazandı.
Ondan sonra yeni parti süreci görünür oldu veya kurulma aşamaları hızlandırıldı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir parti kuruldu. Partinin üçayağı vardı. RTE,AG ve BA ben bunları söyle kategorize ediyorum.
RTE: Siyaset (yönetici), AG: Bürokrasi, BA: Toplum
Seçimde RTE aday olamayınca belli bir süre AG, başbakanlık yaptı.
RTE başbakan ve genel başkanlığı birlikte yapınca liderliği tamamlanmış oldu.
Bu süreç 2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar devam etti. Bu sefer tekrardan RTE’nin önü kesildi ve Cumhurbaşkanı adayı ol(a)madı.
Bu süreç başlangıcı ve yaşanan olaylarla öncekine göre daha zor ve uzun geçti.
2014’de cumhurbaşkanını halk seçince RTE tekrardan hem cumhurbaşkanı hemde genel başkanlığı birlikte yürüterek tekrardan liderliğini pekiştirdi.
Turgut Özal tecrübesinden faydalanarak bu zorlu süreci başarıyla atlattı.
Buraya kadar olan gelişmeler normal ve doğal değildi lakin sonuçları itibariyle normaldi. Zaten olması gereken RTE lider, AG bürokrasi ve BA toplum görevini yapmasıydı.
Bürokrasi ülkeyi yönetecekse siyasete ne gerek var: Bülent Ulusu Hükümeti tecrübesi yaşamış ülkeyiz. O zamanlar halka ülkeyi teknokrat hükümet yönetiyor avamı tabirle okumuş çocuklar bunlar deniyordu. Halbuki yönetim siyaset işidir. İdare bürokrasi işidir. Bürokrasi direndi bunu RTE seçimlerde halkın desteğini alarak bu direnci kırdı. Normalde yönetici kadro ile lider arasındaki ilişkinin nasıl olması konuşulması gerekirken ülkeyi kimin yönetmesi gerektiği durumu yaşandı. Bunu bir anektot olarak geçeli. Gelelim liser ile yönetici kadro ilişkisine, toplumunu bir yönetici kadro yönlendiririr iş siyaset aşamasına gelince liser ortaya çıkar. Bundan sonra lider yönetici kadro ayrımı başlar. Lider ile yönetici kadro ayrımının keskin olmaması ve liderin sorgulanabilir olabilmesi gerektiğinden İslam (bizim) yönetim tasavvurumuzda istişare kavramı öne çıkar. Bütün neslenin orjini bu kavramdır. Yani lider-kadro ilişkisi bu kavramının işlenmesi veya nasıl işletildiği ile alakalıdır. İştişare kavramının kurumsallaştırılması yapılamaz, sinamik bir kavramdır. Şartlar ve olaylar karşısında veya zaman silimlerinde farklı algılanış ve uygulanışlar gösterebilir. İşte bu dinamiklik avantaj olduğu gibi lider kadro ilişkisini de olumsuz etkileyebilir.
Bunun örneğini reşit halifelerin seçilme yöntemlerinin farklılıklarında görüyoruz.
Bugün günümüzde cumhuriyet yönetimi ve demokrasi usulleri sonucunda seçimlerin varlığı ile lider ile yönetici kadro ilişkisinde halk hakem görevi görüyor. Bunun en bariz örneği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AG’nin aday ol(a)mamasıdır. Seçim halka bırakılmasaydı AG cumhurbaşkanı idi.
Yani anlaşılan lider-yönetici kadro ilişkisinin kontrolünün halkta olması geçici çözümdür ve zatende sürdürülebilir değildir. Normalde yönetici kadro içinde gelecekteki siyaseti belirleyenler, bürokrasiyi bilenler ve toplumsal ilişkileri iyi olanlardan teşekkül etmelidir. AK Parti ilk dönemde bu üç özellikteki insanlardan kurulu idi. Şimdiki sürecin sancılı olmasının nedenlerinden en önemlisi böyle kadroların yokluğu ve azlığından ziyade bir orantısızlık veya yenilenememe vardır. Yoksa şahıs olarak bakarsak Ak Parti içindekilerden devlete liderlik yapanlar, devleti yönetenler ve toplumu yönlendiren insanlar vardır. Bunların kalitesinden ziyade yıpranmışlık ve eskimişlik var. Bu süreci iyi yönetecek ve zorluğu aşmak öncelikli olarak liderin görevidir. Lider bunu aşamazsa liderliği sorgulanır ve farklı bir kriz ortaya çıkar. Temennim odur ki RTE bu krizi aşabilecek feraset, dirayet ve cesarettedir.
Selametle… Akö

RTE, AK PARTİ VE BİZ – 2

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin