BEŞİR İSLAMOĞLU

ALLAH’A OLAN İNANCIMIZ, ALLAHIN TALİMATLARINA UYDUĞUMUZ KADARDIR

Hakikat şudur ki ontolojik anlamda Müslümanların Allah ile ilgili bir sorunları yoktur. “Müslümanım” diyen her insan, -hatta müşrikler- adı Allah olan bir varlığa inanır; ancak inandıkları Allah’ın talimatlarıyla ilgili ciddi sorunları vardır. “Allah vardır” demek başka, mesajlarına uymak başka bir iştir. Dolayısıyla insanların Allah’a olan inançları, Allah’ın talimatlarına uyduğu kadardır. Esas olan husus, “Allah’ı hakkıyla tanıyıp talimatlarına uymaktır.” (6/91)

Allah’ın talimatları, Allah’ın kitabında apaçık yer almıştır. Müslümanca bir yaşam, ancak Allah’ın talimatlarına uymakla mümkün olacaktır; zira Allah, Rabbinizden size indirilen talimatlara uyun” demektedir.

Tarih boyunca “amel imandan bir cüz müdür” gibi felsefi ve kelami tartışmaların hiç kimseye bir yararı olmamış, olmayacaktır. Dolayısıyla, Allah’a inandığını iddia eden biri, Allah’ın talimatlarına kulak vermek ve “semi’na ve eta’na” diyerek emri yerine getirmekle mükelleftir.

Peki, Allah insanlardan neyi, niçin istemektedir?

Özetle Allah, insanların barış ve huzur içerisinde yaşayıp cenneti kazanmalarını istemektedir. Bunun için de her alanda adaletli olmalarını, hakkı gözetmelerini, ölçü ve tartıda dürüst olmalarını, emanetleri ehil olanlara vermelerini, birlikte iş yapınca istişareyi esas almalarını istemektedir.

Yine; iyilik yapmalarını, yapılan iyilikleri başa kakmamalarını, düşkünleri ve yakınları gözetmelerini, ahde vefalı olmalarını, kötülüğü iyilikle savmalarını, nimetleri başkalarıyla paylaşarak şükretmelerini, birbirlerini Allah yoluna hikmetle güzel öğütle çağırmalarını, hayırlarda yarışmalarını, helal yiyeceklerden yemelerini, ırzlarını/namuslarını korumalarını, evlenme durumuna gelenleri evlendirmelerini istemektedir.

Diğer taraftan; zulüm etmemelerini, zalimlere eğilim göstermemelerini, yeryüzünde bozgunculuk yapmamalarını,  hiç kimsenin malını haksız yere yememelerini, rüşvete bulaşmamalarını, yalan sözden uzak durmalarını, uydurma haramlar icat etmemelerini, dünya hayatının aldattığı kişilerden, şirkten uzak durmalarını, aracılar üzerinden Allah’a ulaşmaya çalışmamalarını ve sadece Allah’tan istemelerini emretmektedir.

Ayrıca; kibirlenip böbürlenerek insanları aşağılamamalarını, her türlü zararlı işlerden (içkiden, uyuşturucu maddelerden, kumardan, putlardan, şans oyunlarından) uzak durmalarını, “düşmanlık” üzere yardımlaşmamalarını, yapmayacakları, yapamayacakları işlerin sözünü vermemelerini, birbirlerini çekiştirmemelerini, zandan ve önyargılardan kaçınmalarını emretmektedir.

Hülasa; Allah’a olan inancımız, -bir kısmını zikrettiğimiz- Allah’ın talimatlarına uyduğumuz kadardır. Allah’ın 100 talimatı olduğunu düşünelim; kaç tanesini bilinçli bir şekilde yerine getiriyorsak, imanımız o kadardır ve kurtuluşumuz da ona bağlıdır. Dolayısıyla, “ben Allah’a inanıyorum, Müslümanım” demenin tek başına kurtuluş sebebi olamayacağını unutmamak gerekir.

“Ne sizin temennilerinizle (cennete girme söz konusu olabilir), ne de Kitap Ehli’nin temennileriyle… Kim bir kötülük işlerse, cezalandırılır ve o zaman kendisini Allah’a karşı koruyacak ne bir dost, ne de yardım edecek bir kimse bulabilir. Bunun yanında –kadın olsun, erkek olsun- kim Allah’ın güzel gördüğü ameller işlerse cennete girecektir. Kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyecektir.” (Nisa 123, 124)

Selam ve muhabbetlerimle…

ALLAH’A OLAN İNANCIMIZ, ALLAHIN TALİMATLARINA UYDUĞUMUZ KADARDIR

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin