NEVZAT ÜLGER

EKONOMİ YOĞUNLAŞMIŞ SİYASETTİR

İşin doğrusu iktisadi alan tamamen siyasi bir alandır. Kaldı ki; “ekonomi, yoğunlaşmış politikadır” yaklaşımı da iktisat-siyaset yaklaşımını ifade eder.

Biraz daha kayıtlı ekonomi, biraz daha adil gelir dağılımı, bu ülkeyi birkaç basamak ileri fırlatır.

Dünyanın herhangi bir ülkesinde nüfusun % 15-20 kadarı sürekli sosyal güvenlik ödemesi alıyorsa burada önemli bir uygulama ve amaç problemi var demektir.

Gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde hükümetler, üretimi ve yatırım alanlarını artırmaktan ziyade, sosyal fonları artırmak için vergileri artırmış ve faizle borçlanmayı öncelemiştir. Bu arada finans kuruluşlarının karlarını artırmak için de bireysel kredileri sürekli cazip hale getirerek yoksulluğu gizleme yoluna gitmektedirler.

İnsanların hukuktan ve uygulanan ekonomiden ümitli olmaları gerekir.

Hakkını bizzat veya birileri eliyle almak yoluna gidebilecek vatandaşların, yasal yolları düşünmeleri için mahkemeler daha süratli işlemelidir.

Hukukun üstünlüğü yalnız retorik olmakla kalmayıp uygulama alanında görünür olmalıdır.

Hukukun tam işletilemediği ortamlarda “mafya ve çetelerin” oluşacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

Yargı bireysel özgürlükleri korumak adına, herkese güven verecek şekilde hukuku tam işler hale getirmelidir.

Devleti devlet yapan en önemli işlevin adalet olduğu, kişilere ve gruplara göre değişmeyeceği gerçeği hem vatandaşlar için hem de yöneticiler için içselleştirilmiş bir ilke olmalıdır. Bunun için yetkili merciler yeni zaman ve zeminin doğurduğu hukuki boşlukları evrensel ilkeler çerçevesinde hukukun ruhuna uygun olarak düzenlemeleri gecikmeden yapmalıdır.

Servetin elde edilme şekli ve milli hasılanın dağılımı hiç şüphesiz ki önce kişiyi sonra devleti ilgilendirir ama bu işlemin yapılıp yapılmamasından doğacak sonucun muhataplarının vatandaşlar olduğu hep göz önünde olmalıdır.

İşsizliğin ana nedeni, “fiziki ve beşeri kaynakları atıl bırakarak yatırım seviyesini yavaşlatan sermaye faizidir” demenin hiçbir sakıncası yok. Yatırımcı, faize çalışmak durumunda kaldığı için, birçok önemli proje uygulamasına girişimde bulunmuyor.

Üretim yoluyla ekonomiyi büyütme en rasyonel ve ekonominin olmazsa olmaz kuralı olduğu halde ülkede üretim ekonomisi küçülürse; bütçe açıkları ve enflasyon yükselir, varlıklarla gelirler yatırımcılar yerine rantiyeye aktarılarak ekonomik adaletsizlik meydana çıkar.

Servetin önemli bir kısmı üretilen değerlerden değil, servet ganimetinden geliyor diye düşünenler var bu toplumda. (Ucuz kredi, arsa tahsisi, vergi afları, kanun dışı gelirler, kuraldışı ihaleler, nüfuz ganimetleri, dolaylı vergi (namert vergisi), yasa dışı istihdamlar, vs.)

Büyümeyi ve istihdamı destekleyecek yatırımların olması için vergi gelirlerinin daha çok dolaylı değil direkt vergilerden oluşması gerekir. Tüketimin az olduğu toplumlarda üretimin de yeterli olmayacağı unutulmamalıdır. Bu anlamda son ücret uygulamaları ülkemizdeki durgunluğu önemli ölçüde engellemiştir.

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra enflasyonla işsizlik arasında bağ kurarak işsizliği artırır diye enflasyonu yıllarca yüksek tuttular. Yıllarca IMF’ye faiz ödedik. Ne öldürdüler ne gelişmemize müsaade ettiler. Borçlunun duacısı alacaklılardır. Bu ilişkiye 2010 yılında son verilmemiş olsaydı bu iş daha çok devam ederdi.

Şimdilerde hızı kesilmekle birlikte “Neoklasik” anlayışı hakim kılmak anlamında 12 Eylül darbesini yaptırdılar. Yetmedi, 1996-97 yıllarında yürürlüğe konulan denk bütçe ile “Havuz Sistemi”ni; iç ve dış borçlanmayı durdurduğu için, faiz lobisi ve rantiye sınıfı ile D-8 oluşumuna tepki veren uluslararası sömürgeci güçler dönemin hükümetini “postmodern darbe” ile alaşağı ettiler.

28 Şubat darbesinden sonra bankalardan kredi kullanmış olan iş insanlarının mali işlemlerini rahatlatmak anlamında 26 tane bankayı batırdılar. Kullanılan banka kredilerine “görev zararı” notu düşürülerek hesapları kapattılar. Zararın 360 milyar dolar olduğunu söyleyenler oldu. 2002 yılından sonra rahatlama sağlanabildi.

Ben şahsen Türkiye’de beşeri sermayenin hatırı sayılır bir gelişme gösterdiğine inanıyorum. Nitekim son 70 yılda bu ülkenin aldığı mesafe hiç de küçümsenemez

EKONOMİ YOĞUNLAŞMIŞ SİYASETTİR

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin