YAŞAR KURŞUN

YALAN, DOLAN İLE MAKAMA GELENLER!

Tek bildiğim şey var insan olmaktır,

İnsanca yaşayıp dürüst kalmaktır.

İyi bir insanın, anlı açık, yüzü ak ölmektir.

İnsan ölse bile, ölmez dürüstlük.

 

İnsanın kalbinde silinmez yazı.

İçten ürer insanda dürüstlük özü.

Erkeği, bayanı fark etmez kızı.

Sonradan insana gelmez dürüstlük.

 

Arasan dürüstü binde bir çıkar.

Dürüst olmayanlar yuvalar yıkar.

Cahiller dünyaya hepten kör bakar.

Var ise özünde solmaz dürüstlük.

 

Hep dürüstler dokuz köyden kovulur.

Yalancılar yalanıyla boğulur.

Şak şakçılar tarafından övülür.

Dürüstleri mutlu kılmaz dürüstlük.

 

Alçaklı yüksekli dünyanın işi.

Körle yatar isen kalkarsın şaşı.

Bildiğin dürüstlük her şeyin başı.

İnsan ölse bile ölmez dürüstlük.

 

Doğruluktur yalancının ayanı.

İster erkek olsun ister bayanı.

Can çıksa dünyadan gitse de canı.

Bilinen bu asla ölmez dürüstlük.

 

Hep kendine eder dürüst olmayan.

Veysel der; Dünyada var mı ölmeyen.

İnsanın özünde tek den solmayan.

Hep kalır dünyada ölmez dürüstlük.

Evet, günümüzde olması gereken insanlığı çok samimi ve gerçek bir şekilde dile getirmiş, Veysel Şimşek abimiz.

Bende bu haftaki yazımıza böyle anlamlı güzel şiir ile başladım ve günümüzde bazı insanların belirli makamlara geldiğinde nasıl değiştiğini yazmaya çalışacağım…

Bazı mevkilere sevmediğim insanların bu makama nasıl gelmiş dediğimi harbiden düşünürüm ve biliyorum birçok kişilerde benimle aynı fikirdeler ve “Nasıl gelirler bu makama böyle yalaka ve görevini bilmeyen insanlar diye aynısını söylediklerini duyar gibiyim.”

Yeteneği veya insanlar ile iletişimi iyi olmayan sözde yetkili kişiler bazı ortamlarda şıp diye kendini belirtiyorlar!

Böyle insanların bu önemli mevkilere nasıl geldiklerini araştırdığın zaman çoğunun yalan, dolan, entrika, her türlü ahlak dışı davranışı sergileyip bir yerlerin başına oturtulmuş olduğunu görüyoruz ne yazık ki!

Demek ki bu yalan Dünya’nın düzeni böyle gelmiş, böyle de gidecek gibi görünüyor değerli okurlarımız.

Hayat bize ne yaşatırsa yaşatsın, karşımıza ne kadar kötü niyetli insan çıkarırsa çıkarsın, ne kadar canımız acırsa acısın; biz kendimiz olmaktan, vazgeçmeyelim ve nefes aldığımız her saniye için mutlu olmaya çalışalım.

Hiç kimse sanmasın kötülük yapanlara bir şey olmuyor.

Bence kötüler er geç cezasını bu dünyada bulacak, bu dünyada cezasını bulmasa da, mahşeri Kübra’da mutlaka bulacak.

Herkesin yaşattığı her şey günü gelince bir gün kendi sınavı olacak bunu da hiç unutmayalım değerli okurlarımız.

Rabbimizin, İlahi adalet var ve zamanı gelince o ilahi adaleti herkes görecek.

Yaşadığımız bu hayatta, her şey birer imtihan değil mi arkadaşlar?

Cennet öyle kolay kazanılmıyor? Emek, sabır ve çaba gerektiriyor…

Yaktığı canın, kırdığı kalbin farkında olmayan bir çok zavallı insan topluluğu var etrafımızda maalesef!

Sadece kendisini düşünen, kendisi için yaşayan tipleri hepimizde görürüz yakından!

Bu tipler hep hayatımızdalar ve olmaya da devam edecekler ne yazık’ki!

”Mutlu olmak için, umudun varsa vazgeçme! Çünkü; hayat her gün yeniden başlar.

Mide denen o aç gözlü uzva iki lokma daha fazla girsin diye, öne arkaya eğilip, sağa sola yalpalamamalı insan dediğin. Hayatta niçin varsın?

Var oluş gayen nedir?

Bunları sorgulayıp, dik durun ki sizi düşmanınız bile takdir etsin.

Eskilerin dediği gibi; “Toprak altında düz yatmak için, toprak üstünde dik durmak gerek.”

Bu hayatta “Doğruyum diyene, eğrilik eden çok olur maalesef.”

Unutmayalım ölüm gerçeğini!

“İnsan, ölümü hatırladığı müddetçe, kötülük yapmayı, can yakmayı, tuzak kurmayı, yalan söylemeyi ve kıskançlığı terk etmesi gerekir.”

Saygılarımla…

YALAN, DOLAN İLE MAKAMA GELENLER!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin