BEŞİR İSLAMOĞLU

ALLAH TASAVVURUMUZ, DİN ANLAYIŞIMIZI BELİRLER

Geçen gün bir grup arkadaşla Kur’an’da geçen adem/beşer, iblis/şeytan, melek, cin, cennet-cehennem gibi mevzularda konuştuk, hatta tartıştık. Anladım ki Kur’an ayetlerini doğru anlamamanın önündeki engellerin başında Allah tasavvurumuz gelmektedir.

Allah tasavvuru; kişinin zeka gelişimine, edindiği bilgiye ve hayat tarzına göre Allah’ı zihninde canlandırması ve anlamlandırması demektir. Binaenaleyh, Allah tasavvurumuz, İslamı nasıl anladığımızı ve hayatımıza nasıl yansıttığımızı belirleyen ve şekillendiren etkenlerin başında gelir.

Allah tasavvurumuz nasıl ise, dini hayatımız da ona göre şekillenir. Doğru Allah tasavvuru ve doğru din anlayışı, ancak doğru bilgiyle mümkün olacaktır ki o bilgi de Kur’an’da yer almaktadır.

Ontolojik bir varlık olarak Allah mutlak gaybdır ve mahiyeti asla bilinmez; ancak Allah, Kur’an’da anlatılan sıfatlar üzerinden teşbih yoluyla bilinebilir. Allah’ın kendisini bize tanıtmasında bir sorun yoktur; sorun, bizim Onu nasıl algıladığımızdadır. Allah kendisini sıfatların en güzeliyle tanıtmaktadır. Bu sıfatları ve özellikleri öğrendiğimizde Allah’ın “ne olmadığı” rahatlıkla kavranacaktır.

Nasıl bir Allah’a/Tanrıya inanıyoruz?

Evet, kimilerine göre Allah, göklerde oturan bir padişah, kimilerine göre Allah, yaratılanlarla “bir” olan tek vücut, kimilerine göre Allah, tek başına değil, meleklerle ve ruhani güçlerle işlerini yürüten bir güç/lider, kimilerine göre ahirette şefaat yetkisini başkalarıyla paylaşan bir hükümdardır.

(Oysa Allah, -melekler dahil- hiç kimseye muhtaç değildir ve hiç bir yerde ortaklara ihtiyaç duymaz. “O gün Allah, benim ortaklarım olarak sandıklarınızı haydi çağırın” der. Onlar geldiklerinde, kendilerine cevap veremediler.”) (18/52)

Evet, kimilerine göre Allah bir hazineydi; bilinsin diye insanı yarattı. Kimilerine göre de yeryüzünde dolaşan ve herkese yardım eden bir derviş/hızırdır.

Çobanın biri arkadaşına şöyle demişti: “Eğer bir gün Tanrı benim çadırımın önünden geçerse, ona güzel bir kase süt ikram ederim.

Kimilerine göre tanrı, yaratıp düzene soktuktan sonra işi bırakmış, artık hiçbir müdahalede bulunmamaktadır. Kimilerine göre de evinde oturmuş ziyaretçi kabul etmekte ve kendisine kul/köle olanları ödüllendirmektedir.

Yahudi tasavvuruna göre, tanrı kainatı yaratırken altı gün çalışıp yedinci günde istirahata çekilmiştir. Yine tanrı Yehova Yakup ile güreşerek yenilmiş ve böylece Yakup “İsrail” adını almıştır.

Hristiyan ilahiyatına göre Tanrı, İsa’yı kendine evlat edinmiş göklere kaldırmış, bazı yetkilerle donatmış ve tekrar yeryüzüne göndererek dünyayı onun eliyle ıslah edecektir.

Dedik ya kişiler, zeka gelişimine, edindiği bilgiye ve hayat tarzına göre Allah’ı zihninde canlandırır. Dolayısıyla kimileri sadece Allah’ın adalet ve merhamet sıfatlarını, kimileri de kahhar ve gazap sıfatlarını düşünce sisteminin merkezine alarak Allah tasavvurunu oluşturmuşlardır.

Allah tasavvurumuzun doğru ve kolay anlaşılabilmesi için öncelikle ayetlerin doğru anlaşılması gerekir. Onun için de ayetlerin lafzi manalarından ziyade, istenen mesaj ve maksat üzerinde yoğunlaşmamız gerekir.

Mesela, “Rahman arşa istva etti” (7/54) ve “Arş üzerine hükümran oldu; işleri nizama koydu”(10/3) ayetlerini literal anlamını kurcalamaya gerek yoktur. Bu ve benzeri ayetler Allah’ın, her şeye hükümran olduğu, her şeyi gördüğünü, duyduğunu, bildiğini ve işlerini bir sisteme bağladığını anlatan mecazi ifadelerdir.

Mesela; gıybet etmek, temsili olarak “ölü eti yemek” olarak ifade edilmektedir. (49/12)

Yine Kur’an ayetlerinin kolay ve doğru anlaşılabilmesi için, Kur’an’ın mecaz/kinaye, temsil/mesel yöntemini, ayetlerin siyak ve sibakını (bağlamını), indiği toplumun dil ve kültürünü dikkate almak zorundayız. Bilindiği gibi, ayetlerin inzali tarihsel, mesajı ise evrenseldir. Bu parametreleri dikkate almadan 21. Asrın bilim ve aklıyla hareket edersek, birçok ayeti anlamada güçlük çekeriz.

Kur’an’da “Ashabü’l-karye, (36/13), Davud ve iki hasım (38/21), Adem ve iblis (2/30) gibi kıssalar sembolik değere sahiptirler. Mesela, adem kıssasını temsili bir anlatım olarak kabul etmeyip lafzi ve düz metin olarak kabul edenler, kıssanın maksadını anlayamazlar.

Onlara göre adem kıssası, şeklen ve bilfiil yaşanmıştır. Yani Allah, cenneti var etmiş, sonra adem ve eşini, melekleri, iblisi huzurunda toplatarak bunlarla diyaloga girmiştir. Bu diyalogda iblis kendini üstün görerek ademe secde etmeye yanaşmadığı gibi, Allah ile pazarlığa girerek kıyamete kadar yaşama garantisi aldığına inanmaktadırlar.

Oysaki buradaki anlatım, temsili ve aynı zamanda mecazi bir anlatımdır. Haşa, Allah Ademi, İblisi, melekleri toplayıp onlarla oturup konuşmaz. İblisle pazarlığa girmez. Bu temsilde anlatılmak istenen, insana doğuştan, hem melek/iyilik ve hem de iblis/habis taşıma potansiyelinin verilmiş olmasıdır. İnsan fıtratına bunlar kodlanmıştır. İnsan, akıl ve iradesini kullanarak tercihte bulunacaktır. Tercih yapmak, onun kaderidir.

Yani denilmek istenen şudur ki: Ey insan! Sen değerli bir varlıksın; kendi kıymetini bilirsen, melekler bile sana gıpta/secde eder. Lakin bilesin ki sen melek değilsin. İmtihandasın. İblis/şeytan seni yoldan çıkartmaya çalışacaktır. Uyanık ol. İçindeki şeytani dürtülere değil, vahye kulak ver, aklını doğru kullan ki sonra nedamet duymayasın…

Demek ki Allah tasavvurumuzun doğru olması için, din anlayışımızın doğru olması, din anlayışımızın doğru olması için, Kur’an anlayışımızın doğru olması, Kur’an anlayışımızın doğru olması için de Kur’an’ın maksat ve mesajları üzerinde yoğunlaşmamız zorunludur.

Dolayısıyla, iki de bir önümüze konulan “Kim Kur’an’ı kendi reyiyle tevil ederse, cehennemdeki yerini hazırlasın” rivayetinin, Kur’an’ı anlamayı engelleyen uydurma bir rivayet (Nebi’ye iftira) olduğunun bilmemiz ve dolayısıyla Kur’an anlama çabalarımızı daha da artırmamız gerekir. Şayet bu rivayet doğru olsaydı, hiç kimse Kur’an’ı yorumlayamazdı ve tüm müfessir ve meal yazarları da cehennemlik olurdu.

Selam ve sağlık dileklerimle…

ALLAH TASAVVURUMUZ, DİN ANLAYIŞIMIZI BELİRLER

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin