BEŞİR İSLAMOĞLU

İSA NEBİ’NİN AKIBETİ-2 (mucize-10)

Geçen hafta İsa Nebi ile ilgili mucizeleri -iki yazıda- ele aldıktan sonra, bir yazıda da çok merak edilen akıbetinden söz etmiştim. Şimdi de ikinci bir yazıyla akıbetini tamamlayalım.

Bir önceki yazıda belirttiğimiz gibi, “İsa yerine ona benzeyen birini çarmıha gerdirerek öldürdüler” iddiası doğru olmadığı gibi, “çarmıhtan yaralı olarak kurtarıldığını” iddia etmek de doğru görünmemektedir; zira onu çarmıha germediklerini Kur’an açıkça belirtmektedir.

Peki, ne oldu? Medine’de, Yahudi ve Hristiyanlar arasında, İsa ile ilgili yalan-yanlış bilgiler ileri sürülünce, Allah, Muhammed as’a İsa’nın akıbeti ile ilgili gerçek bilgileri vermiş oldu. Buyurdu ki “ “Meryem oğlu İsa’yı öldürdük” dediler. Oysa onu ne çarmıha gerdiler ne de öldürdüler; ancak öldürdüklerini zan ettiler… Allah, onu kendine yükseltti.”

Bu ayet, İsa’nın onlar tarafından öldürülmediğinin kanıtıdır. Allah, -bütün insanları kendi katına aldıkları gibi- İsa’yı kendi katına aldı. Kendi katına almış olması, “diri olarak göğe kaldırması” değildir. Her insan gibi vefat ederek Allah’a dönmesi demektir. Müminler olarak, bütün nebilerin, Allah katında yüksek derecelerde olacaklarına inanıyoruz. Tıpkı, Muhammed as’ın makam-ı mahmuda (övgüye layık bir konuma) yükseltildiği gibi. (17/79)

Kur’an’ın nüzul yöntemini dikkate almayanlar, “onu öldürmediler… Allah, onu kendi katına aldı” ayetini, “Allah, hemen o anda kendi katına aldı” şeklinde anlamaktadırlar. Oysa Allah, altı asır sonra özetle İsa hakkında bilgi vermektedir. “Öldürdük” dediklerinden ne kadar sonra, kendi katına aldığı bilinmemektedir.

Bazı efsanelere göre, İsa öldükten sonra tekrar dirilmiş, şu an göklerde bekletilmektedir. Ahir zamanda yeryüzüne inecek ve dünyayı adaletle yönetecektir. Bu iddialar, absürt iddialardır ve Allah’ın yasalarına aykırıdır. İlahi yasalara göre her insan, bir kere doğar, yaşar, ölür ve ahiret günü dirilerek Allah’a hesap verir. Reenkarnasyona da geçit yoktur.

Evet, İsa’nın “kıyametten önce geleceği” iddiası, batıldır. İlahi yasalara aykırıdır. Ölen hiçbir insanın, Ahiret gününden önce dirilmesi söz konusu değildir. 43/61 ayetini delil olarak gösterenler yanılmaktadırlar. Bu ayet, kesin olarak saatin (kıyametin) vuku bulacağını bildirmektedir. Oradaki zamir, ister Kur’an’ı, ister İsa’yı işaret etsin, sonuç değişmez. Her iki durumda da söylenen şey, kıyametin kesin bir bilgi olduğudur.

İsa as’ın vefat ettiğini şu ayet açıkça bildirmektedir:

“Allah, Ey Meryem oğlu İsa! ‘Beni ve annemi Allah’ın yanı sıra iki ilah edinin’ diye sen mi İnsanlara söyledin…

İsa, sadece bana emrettiklerini ona söyledim. İçlerinde bulunduğum süre zarfında durumlarına şahitlik ettim. Beni vefat ettirince, onların üzerinde gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeye şahitsin.” (5/116, 117)

Hem Yahudilere ve hem de Hristiyanlara göre İsa çarmıhta ölmüştü; ancak Hristiyanlara göre İsa, mezara konulduğunda henüz ölmemişti. Üç gün süreyle kapalı mezarda iki Esseni rahip tarafından tedavi edilerek sağlığına kavuşturulmuştur. Mezardan çıkartıldığında halen ellerinde ve ayaklarında çivi izleri vardı. Tedaviden sadece Yuhanna, Petrus ve Meryem haberdardı. (Yuhanna)

Yine rivayetlere göre, Pavlus, Şam yolunda İsa’yı dirilmiş olarak görmüş ve bu durumu büyük bir mucize olarak kabul etmiştir. Onu bir daha göremeyince, dirildikten 40 gün sonra göğe çekildiğini efsaneleştirmiştir. Ona göre, kıyamet gününe yakın yeryüzüne inip krallığı tesis edecek, kötüleri cezalandıracak ve iyilere de cennet bahşedecektir.

Bilindiği gibi, Hristiyanlık akidesini çoğunlukla Pavlus oluşturmuştur. Pavlus’a göre, Adem günah işledi ve bu günah bütün insanlara bulaştı. İsa da bu ezeli günah karşılığında, hayatını ortaya koyarak bedel/kefaret ödemiştir. Pavlus, İsa’nın çarmığa gerdirilerek öldürüldüğü unutulmasın diye, ölümünü haç üzerinde temsil ettirerek Hristiyanların gönüllerine nakşettirmiştir.

İsa as’nın, çarmıh hadisesinden sonra nerede, ne kadar yaşadığı konusunda ihtilaf edilmiştir, kesin bir bilgi yoktur. Kimilerine göre Filistin bölgesinde (Masada kalesinde), kimilerine göre Roma’da, kimilerine göre Keşmir’de yaşayıp ölmüştür. Resmi inciller dışındaki Tibet incili, İsa’nın hayatını Hindistan ve Keşmir’de geçirdiğini dile getirmektedir.

Hülasa; İsa as’ı çarmıh cezasına -Allah’ın yardımıyla- çarptıramadıkları ve dolayısıyla öldüremedikleri Kur’an tarafından açık olarak belirtilmektedir. Anlaşılan odur ki bu hadiseden sonra, İsa ve havarileri Romalıların iktidarında olan topraklarda yaşama imkanı bulamadıkları için -geçmiş nebiler gibi- hicret etmek zorunda kalmışlardır. Gittikleri bölgede (Mısır veya Şam’da) vefat edene kadar uzun yıllar elçilik/tebliğ faaliyetlerini sürdürmüştür. Allah, İsa’dan 600 sene sonra yaşamış olan Muhammed as’a, onun nerede ve ne kadar yaşadığının bilgisini vermez. Sadece Medine’de İsa ve annesi hakkında söylenen yanlışları düzelterek bilgi verir. (Mutlak gerçeği sadece Allah bilir.)

Muhammed as’ın mucizeleri ile devam edeceğiz inşallah…

Selam ve sağlık dileklerimle…

İSA NEBİ’NİN AKIBETİ-2 (mucize-10)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin