BEŞİR İSLAMOĞLU

MUHAMMED AS’IN MUCİZELERİ-2 (mucize-12)

İbrahim, Yunus, Musa, Süleyman ve İsa nebilerin mucizelerinden sonra, Muhammed as’ın mucizelerine devam ediyoruz.

Bilindiği gibi, Muhammed as’a ikram edilen en büyük mucize, Kur’an’dır. Bütün nebilerin elçilik kanıtı, kendilerine vahiy/kitap verilmiş olmasıdır. Mucize olan husus, ayetlerin Allah tarafından gönderilmiş olmasıdır. Bunun da ispatı, vahyin veciz, mu’ciz ve mesajının evrensel olmasıdır. Kur’an’ı ön yargılardan uzak, düşünerek okuyan herkes bunu rahatlıkla kavrar. Zaten Allah, Muhammed as’dan olağanüstü/mucizeler isteyenlere, Kur’an’ı referans olarak göstermektedir. (29/ 51)

Başta belirttiğimiz gibi, Allah’ın yarattığı ve yaratmaya devam ettiği her bir oluşum (yer, gök ve içindekiler) mucizedir. Kabul etmek gerekir ki “olağan mucizeleri görmeyenler, olağandışı (akıl erdiremedikleri) mucizeleri göremezler.

“Göklerde ve yerde nice ayetler/mucizeler vardır ki insan yanından geçip gider de onlara dönüp bakmaz bile!” (12/105)

Evet, insanoğlu göklerde ve yeryüzünde her gün müşahede ettiği oluşumları (mucizeleri) alelade kabul ederek üzerinde tefekkür etmez ve hatta onları mucize olarak da görmez. İnsanoğlu, mucize hadisesini bütünüyle olağan/sistem dışı görmek ister. Oysa Allah, sistem dışı (olağanüstü) mucizeler isteyenlere “ret” cevabı vererek kendilerine vahiyle indirilen Kur’an’ı göstermektedir.

“Dediler ki (o elçi ise) ona, Rabbinden ayetler/mucizeler indirilmelidir. De ki: ayetler/mucizeler Allah katındadır. (Benim gücümü aşan şeylerdir) Ben, sadece bir uyarıcıyım. Allah, kendilerine okunan kitabı sana indirmemiz onlara yetmedi mi?” buyurmaktadır. (29/50, 51)

Bu ayetler, sistem (kural) dışı bir durumun söz konusu olmadığını göstermektedir. Allah, sistem dışı mucize isteyenlere, Kitap’ı adres olarak göstermektedir. Yani demek istiyor ki (mealen) ‘gerçekten Muhammed’in nebi olduğundan kuşku duyarak mucize (ayet-işaret) istiyorsanız, Kur’an’ı inceleyin. Bakın bakalım; daha önce her hangi bir kitap görmemiş ve yazmamış olan Muhammed, böyle bir Kitap oluşturabilir mi?” (29/48) Onlara sistem dışı bir mucize gelmiş olsa bile (ki gelmeyecektir), yine de inanmayacaklardır. (6/109)

İnanmayacakları, öne sürdükleri isteklerinden bellidir. “Nitekim demişlerdi ki: Bize yerden kaynak fışkırtmadıkça, ya da hurma ağaçlarıyla ve asmalarla dolu bahçelerin olmadıkça, bahçelerin arkasından ırmaklar akıtmadıkça, göğü paramparça edip üzerimize yıkmadıkça, Allah’ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe, altından bir köşkün olmadıkça, semaya çıkıp oradan okuyacağımız bir kitap indirmedikçe sana inanmayacağız.

(Resulullah; bu isteklerinizi karşılamak benim işim değildir.) “ben, fani bir elçiyim. Onlar, Rabbimin tekelindedir” dedi. (17/90-93)

Bu ayetler, Muhammed as’ın, tabiattaki kevni kanunların dışına çıkıp onların istedikleri anlamda (sistem dışı) mucizeler getirmesinin imkansızlığını belirtmektedir; zira Allah’ın mucizeleri, enfüs ve afaktaki yasal mucizelerdir. Bu mucizeler dışında “nebilerin mucizeleri haktır” diyerek kural dışı mucizeler icat etmek, gerçeği yansıtmamaktadır.

Öyle ise, önceki nebilere “hissi” olarak verildiği kabul edilen mucizeler de (daha önceki yazılarımızda açıkladığımız gibi) tabiat kanunlarına aykırı değildir; tümü yasal mucizelerdir; zira Allah’ın sözleri ile fiilleri arasında paradoks olamaz; ancak o günkü tabiat hakkında bilinenlerle anlaşılması oldukça zordu.

Çağımızda bilim geliştikçe, “hissi” diye nitelenen mucizeler rahatlıkla anlaşılacaktır. Toplum, entelektüel anlamda tekamül ettikçe, duyularla değil, akıl ve vahiy rehberliğinde hareket ederek enfüs ve afaktaki yasal mucizeleri kavrama hususunda zorlanmayacaktır.

Kimi yorumcular, “bizi ayet/mucize göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin onu yalanlamış olmalarıdır” (17/59) ayetini delil getirerek, önceki nebilere özel/hissi mucizeler verildiğini; ancak Muhammed as’a verilmediğini belirtmektedirler. Oysa bu ayet, nebilere verilen alelade (yasalara uygun) mucizeleri değil, hakikati gözleriyle görüp kulaklarıyla işittikleri halde inanmamaları ve ardından gelen uyarıları dikkate almamaları sonucu helak olmalarını kast etmektedir; zira ayetin devamı şöyledir:

“Semud kavmine uyarıcı bir belirti olarak o dişi deveyi verdik; fakat onlar, bunu ciddiye almadılar. Oysa biz, bu tür belirtileri yalnızca korkutup uyarmak amacıyla gönderiyoruz.”

Evet, önceki toplumlar, bütün uyarılara rağmen yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan ve zulmetmekten vaz geçmeyince, Allah onlara “helak etme mucizesi” göndermiş ve mazlumları onlardan kurtarmıştır. İşte 17/59 ayet, artık önceki helak şekillerinin (mucizelerinin) gerçekleşmeyeceğini, daha farklı şekilde zalimlerin cezalandıracağını belirtmiş olmaktadır; zira Muhammed as döneminde insanlık kısmen de olsa tekamül ederek akıl çağına girmiştir. Diyebiliriz ki bu akıl ve bilgi çağında artık, yeni nebilere ihtiyaç kalmadığı gibi, yeni ayetlere de ihtiyaç kalmamıştır. (Mutlak gerçeği sadece Allah bilir.)

Devam edeceğiz inşallah…

Selam ve sağlık dileklerimle…

MUHAMMED AS’IN MUCİZELERİ-2 (mucize-12)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin