BEŞİR İSLAMOĞLU

MUHAMMED AS’IN MUCİZELERİ-3 (mucize-13)

Başta da belirttiğimiz gibi, Muhammed as’a ikram edilen en büyük mucize, Kur’an’dır. Kur’an dışında Muhammed Nebi’ye, başka mucizeler de verilmiştir; ancak geçmişteki nebilere verilen mucizelerden kısmen de olsa farklı olmaktadır; zira konjonktür ve kültür değişmiştir.

Kabul etmek gerekir ki bir toplumda sihir yaygın ise, o topluma gönderilen nebi ona göre donatılır. Bir toplumda cinciler, müneccimler ve kahinler hakim ise, oraya gönderilen nebi de ona göre donatılır.

Muhammed as döneminde putperestlik, kölelik, kabilecilik (savaşları), güç yarışları, imtiyazlık, Darun-nedve otoritesi gibi ciddi sorunlar bulunmaktaydı. Muhammed Nebi de bu sorunları çözmek için gönderildi. O, bu sorunları çözmeye çalışırken Rabbinden büyük destek ve yardım (mucizeler) gördü.

Evet, Kur’an dışında Muhammed as’a “destek ve yardım” anlamında, Allah katından pek çok mucize (olağanüstü imkan) verildi. Mekke’de küçük bir ailede (Hatice ve Ali ile)  başlayan tebliğ hareketi, on üç yıllık kısa bir zaman zarfında kartopu gibi büyüyerek, Mekke’ye sığmaz oldu. Resulullah’ın tebliğ hareketi öylesine yayıldı ki Mekke oligarşisinin temellerini sarstı. Bunun üzerine Müslümanlara yönelik ağır baskılar, yaptırımlar uygulamaya çalıştılar. Allah, duruma müdahale ederek, elçisini ve inananları onların ellerinden kurtarmak için Medine yolunu gösterdi.

Allah’ın inayetiyle Medine’den Resulullah’a bir heyet gelerek “Akabe’de bir sözleşme” gerçekleştirdi. Bu sözleşme ile Resulullah ve beraberindeki müminlere Medine’ye hicret etme imkanı sağlandı. Hicret şartları çok ağır olmasına rağmen, Resulullah, İsra (gece yolculuklarıyla) 400 km aşan mesafeyi 8-10 gün gibi kısa sürede kat ederek Medine’ye varmış oldular.

Mekke müşrik konsili, Muhammed Nebi’yi yakalayıp getirene büyük ödüller vereceğini ilan ederken, Allah, elçisine yardım ederek (mucizelerle) onlardan korumuş oldu.

Muhammed as’ın, Medine’ye hicret etmesiyle hayati öneme haiz icraatları oldu. Ensar Muhacir kardeşliği, Müslümanların birlikteliğini sağlamak için mescid ve yanı sıra okul inşa etmesi, Medine halkının huzur ve refahı için “mutabakat sözleşmesi” hazırlaması, “devlet” olmanın” temellerini atması gibi toplum için hayati öneme sahip icraatlarda bulundu. İşte, Muhammed as, Allah’ın kendisine verdiği destekler (salatlar) ve mucizeler sayesinde bu icraatları gerçekleştirmiş oldu.

Yine başta Bedir zaferi, Hudeybiye mutabakatı ve Mekke fethi olmak üzere diğer savaş ve kalkışmalarda, Allah, Muhammed as’a destek ve yardımını esirgemeyerek önemli zaferler kazandırmıştır.

Ayrıca; Muhammed as’ın, yetim, yoksul ve şaşkınlık içindeyken maddeten ve manen üstün derecelere ulaştırılması, onu öldürmeye kalkanların başarısız olması, yiyecek ve içeceklerin bereketlendirilip beş kişi yerine on kişiye yetmiş olması, tek başına yola çıkarak 23 yıllık kısa bir sürede, ağırlıklı cahil ve bedevi olan Arap toplumunu medeniyete ulaştırmış olması gibi pekçok mucize/ikramlara, yardım ve desteklere sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Bütün bu yardım ve ikramları gören yakın arkadaşları, asla elçiliği konusunda kuşkuya düşmediler ve başka mucize/olağanüstü durumlar istemediler; ancak ön yargılı hareket edip inanmak istemeyenler, onu test etmek için ondan sistem dışı (kanunsuz) mucizeler isteyip durdular. Allah da onlara “Kur’an size yetmez mi” dedi.

“Bize bir mucize gelseydi mutlaka iman ederdik” diye var güçleriyle Allah’a yemin ederler. Onlara de ki mucizelerin tümü Allah katındadır. Onlara (yasa dışı) mucize gelse bile, inanmayacaklardır.” (Enam 109)

Mucize kavramını –yukarıda belirttiğimiz gibi-  destek, yardım ve ikram anlamında kullandığımızda, sadece nebilere has bir ikram ve yardım olmadığı, dolayısıyla tarih boyunca devem ettiğini görürüz. Hatta Allah, mümin-kafir ayırımını yapmadan herkese Rahman ve kerem ismiyle cömertçe verir ve yardım eder. Bu yardımları hayatın akışı içerisinde sürekli görmekteyiz ve yaşamaktayız.

Mesela, zaman zaman görüp şahit olmaktayız ki bir trafik kazasında araba paramparça olduğu halde, içindekiler küçük çiziklerle atlatabilmektedirler.

Yine, bazen birkaç kat yükseklikten düşen bir çocuk, ufak tefek kırıklarla atlatabilmektedir. Dolayısıyla, yardım-destek anlamındaki mucizelerin -sadece bazı nebilere has olmayıp-  tarih boyunca diğer insanlar için de devam ettiğini görürüz.

Allah’ın yardım ve ikramlarını bir statü veya bir özel makam için kullanmak adiliktir. Bazı kimselerin, “Allah nebilere mucize verdi; bize de keramet verdi” diyerek kendilerine bir paye biçmeleri veya şeyh-gavs olduğunu ispatlamaya çalışmaları, cahilliktir, densizliktir.

Herkes haddini bilmeli, kendisine verilen ikram ve yardımların kıymetini bilmeli ve Allah’ın azametini idrak edip, hamd/şükür etmelidir. Bu dünyada birine az, diğerine çok ikram ve yardımda bulunulması, asla “üstünlük” sebebi değildir; bu durum tamamen imtihan olmanın bir gereğidir.

NOT: Mucizeler ile ilgili 13 yazı paylaştık. “özet” başlığı altında son bir yazıyla tamamlayacağız inşallah…

Selam ve sağlık dileklerimle…

MUHAMMED AS’IN MUCİZELERİ-3 (mucize-13)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin