BEŞİR İSLAMOĞLU

İSA NEBİNİN MUCİZELERİ-1 (mucize-7)

Mucize ile ilgili 1. yazımızda, “Allah dışında kainatta var olan bütün varlıkların, olguların ve olayların birer ayet/mucize olduğu”, 2.yazımızda da “mucizelerin ilahi/tabiat kanunlarına aykırı olmadığı”, 3.yazımızda İbrahim, 4.yazımızda Musa, 5. Yazımızda Yunus, 6.yazımızda Süleyman ile ilgili mucizeleri ele almıştık. Şimdi de İsa nebi ile ilgili mucizeleri ele alacağız.

Tekraren belirteyim ki nebilerin kıssaları ve mucizeleri ile ilgili yazdıklarım -ki benzerlerini başkaları da dile getirmektedir- benim çıkarımlarımdır; elbette hatalı olabilir. Mutlak doğruyu sadece Allah bilir. Bizim vazifemiz, Allah’ın kevni ve yazılı ayetlerini anlamaya çalışmaktır. Eleştiriler yapılacaksa, delilli, mantıklı ve insana yakışır bir üslupla yapılmalıdır.

Yine belirtmek isterim ki Kur’an’da mucize kavramı kullanılmaz; ancak kevni veya yazılı bütün ayetler mucizedir. Yani Rabbimizden gelen her bir oluş ve her bir söz mucizedir; zira insan gücünü aşmaktadır. Kainattaki sistem (mucizeler), bütünüyle kurallıdır ve determinizm ilkesine göre çalışmaktadır. Bilim adamları kainattaki sistemi (mucizeleri) çözerek insanların yararına sunmaktadırlar. İnternet ağı, telefon, televizyon gibi veri ve bilgi sağlayan icatlar gibi

İsa as’a gelince; tefsir geleneğinde İsa as ile ilgili şu mucizeler dile getirilir: Ölüleri diriltmek, çamurdan yapılmış kuşu diriltmek, beşikte iken konuşmak, körlerin gözünü açmak, cüzzamlıları tedavi etmek, evlerde yenilen ve saklanan yiyecekleri haber vermek, Havvariler için gökten sofra indirmek.

İsa as’ı doğru anlamak için önce, “beşikte iken konuşma” diye ifade edilen konuşmayı doğru anlamak gerekir; zira “düğüm” buradadır. Kur’an’dan öğrendiğimize göre, Meryem, İsa’ya hamile kalınca, uzak bir yere çekildi. Doğum yaptı ve sonra ğulamını (oğlunu) alıp kavmine geldi. Meryem’in, bekar bir kadın iken, oğluyla halka dönmüş olması, doğal olarak tepkilere neden oldu. Yahudiler, onu suçlamaya başladılar. Meryem de konuşmama kararı aldı ve İsa’yı gösterdi. Onlar da “beşikteki bir sabi ile nasıl konuşuruz” dediler. (19/29)

“Beşikteki bir çocuk” şeklinde verilen anlam, ayetlerin bağlamına uygun düşmemektedir; zira 29-34. ayetleri birlikte okunduğu takdirde, beşikteki bir çocuğun değil, elçilik görevi almış yetişkin bir gencin konuşması olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır. 29-34. ayetler şöyle devam etmektedir:

“Meryem çocuğu gösterince, onlar da ‘beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz’ dediler. (Bunun üzerine) İsa, (şöyle konuştu:) ‘Ben Allah’ın kuluyum. Allah bana kitabı verdi ve beni nebi yaptı. Beni her yerde mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana salatı ve zekatı tavsiye etti. Ayrıca anama iyi davranmamı istedi ve beni azgın bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün, selam banadır.’ İşte, hakkında tartıştıkları Meryem oğlu İsa ile ilgili doğru söz budur.”

Önce şu temel ilkeyi hatırlatalım: Kur’an’da anlatılan kıssaların, saat, gün, ay, yıl olarak düzenli detayları verilmez. Kıssanın bir bölümü ile diğer bölümleri arasında aylar-yıllar geçerek verilir; zira Kur’an’ın amacı detay vermek değil, mesaj vermektir. Mesela, 19/11. Ayette, Zekeriya’ya bir oğul müjdesi verilir. Devamındaki 12.ayette ise, “Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl” dendi.” Yahya’nın doğumu, çocukluğu ve gençliği anlatılmadan direk nebilik verildiği safhaya geçilmiştir. Meryem için de aynı durum söz konusudur. Meryem’in, doğum yapıp, oğlunu yetişkin bir duruma getirme süreci Kur’an tarafından belirtilmemiştir. Kur’an’ın bu yöntemini dikkate almayanlar, İsa’nın beşikte iken konuştuğunu zan ederler.

Kabul etmek gerekir ki İsa, beşikte konuşmuş olsaydı, öncelikle Hristiyanların kutsal kitaplarında bu durum yer alırdı ki o kaynaklarda bu durum yer almaz. Diğer taraftan, İsa, beşikte konuşmuş olsaydı, annesini suçlayan Yahudilerin, dehşete düşerek suçlamalarını geri almaları ve iman etmeleri gerekirdi. Ayetlerde bunu gösteren bir emare olmadığına göre, “fi’l-mehdi ve kehla” deyiminin kinayeli bir anlatım olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. İşin özü, Yahudiler, kendi peygamberlerinden sonra bir peygamber kabule yanaşmadıkları için, “dünkü çocuk” diyerek onur meselesi yaptılar ve İsa as’ın elçiliğini kabule yanaşmadılar. Daha sonra da öldürmeye çalıştılar. Allah, İsa nebiyi onlardan kurtardı.

O halde, evli olmayan Meryem’in doğum yapmış olmasını ve İsa’nın bir sabi olarak konuşmasını, -ön yargılarımızdan uzaklaşarak- değerlendirdiğimizde, kural/sistem dışı bir durumun söz konusu olmadığını rahatlıkla kavramış olacağız. Bilindiği gibi, her doğum, bir mucizedir. Meryem bakire olarak doğum yapınca, mucize üstüne mucize oldu; ancak biyologlar, bekar kadınlar dahil, doğum mucizelerinin nasıl oluştuğunu bilimsel olarak izah etmektedirler.

İsa as’ın mucizelerine devam edeceğiz inşallah…

Selam ve muhabbetlerimle…

İSA NEBİNİN MUCİZELERİ-1 (mucize-7)

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin